Esneyen Türkiye

Çok kısa bir zaman dilimine çok şey sığdı. Türkiye Suriye’ye hava saldırısı düzenledi. “IŞİD hedef alınmadı” demek mümkün değil. Çünkü TSK bir Amerikan operasyonunu icra etmiş bulunuyor ve bombalar AKP’nin “ABD koalisyonuna giriş belgesi” yerine geçiyor.

Ama asıl… Niye orada dursun ki AKP? Madem başka ülke sınırları içinde silah kullanmak resmen tanındı ve kabul gördü, neden PKK ile ilişkilere, yani şu “çözüm süreci” denklemine yeniden sınır ötesi hava ve/veya kara operasyonu parametresi ilave edilmesin? Bu bir koz, el güçlendiriyor.

Bir müdahaleye karşı çıkmayıp diğerine isyan edeceksiniz… Buna çifte standart dendiğini unuttuk mu?

Yoksa Ankara hükümetinin Süleyman Şah’ın varsayımsal cesedinden kalanlara ölesiye bağlı olduğunu düşünen mi var? AKP’nin Eşme ruhu diye yelkenlerini şişirip Suriye’ye girip çıkması, IŞİD ve PKK’ye bomba yağdırmasının ön hazırlığıdır. Süleyman Şahın ululuğunun manası budur.

O halde barışı savunurken doğru dürüst savunacaksınız. Orada destek, burada itiraz… Türkiye solunun bir tuhaf kısmı Eşme’de kafayı kuma soktu. Öyle olmuyor. Zaten kafayı kuma sokunca bombalardan da korunmuş olunmuyor.

Türkiye’nin gerilimi göstere göstere, adım adım geldi ve Suruç’ta iş kaosa döndü. Ülkeler bir dizi kriterle ayrıştırılabilir. Türkiye kaosla yönetilecek bir ülke değildir. Hadi temkinli davranayım ve “şimdilik” diye ekleyeyim.

Bir teze göre ülkemiz kaosun hiç eksik olmadığı, Lübnan’ın bazı kentlerinin, Afganistan’ın, Pakistan’ın yer aldığı lige düşüyor… Doğrultunun bu olduğu yalan değilse de, bu dönüşümün tamamlandığı söylenemez. Henüz iç savaş, bölünme ve dağılma noktasında değiliz.

Yani şimdilik göründüğü kadarıyla kaos geçecek... Türkiye terbiye olduktan sonra. Bu düzenin içinde, söz konusu durumdan dönüş olmadığı gibi, kaos uğrağında memleket gerçekten küme de düşebilir. Yukarıdaki anlamda olmasa da, başka bir anlamda düştü bile.

Kaosun geçiciliğini işleyen bir yazı yazmaya niyetlendiğimde henüz KCK sözcüsü “süreç yeniden başlayabilir” dememişti.

Demek konu sürecin nasıl devam edeceğiyle ilgiliymiş! Demek ki terbiye işlemi çalışmış, Türkiye’yi esnetmiş...

Türkiye’de hükümet partisi seçim kaybediyor, ama düşmüyor. Türkiye savaşa giriyor, yer yerinden oynamıyor, milliyetçilik tepe yapmıyor, iç savaş çıkmıyor. 32 genç ölüyor, ülkenin bir kısmının üzülmesi yetiyor. Artık her gün insan ölüyor, ama hayat devam ediyor. Her yerde bomba ihbarı, Türkiye sadece korkuyor. İhbar diye meydanlar kapanıyor, hayat duruyor, insanlar korkularla yaşamaya hızla alışıyor. Korkudan kurtulmak için siyasetten kaçıyorlar.

Amerikan koalisyonuna müracaat işlemini tamamlayıp takdirnamesini alan AKP, yine de, bu atmosfer içinde en fazla terbiyeye muhtaç taraf. Yoksa durduk yerde niye uluslararası bir soruşturma açılsın bizim savaş kışkırtıcı ve organizatörleri hakkında?

 Türkiye döve öldüre sokulduğu kaotik ortamdan dövüle öldürüle çıkacak. Bu arada bayağı esnemiş olacak. Boyun eğecek anlayacağınız. Bütün dokularıyla, bütün organlarıyla…

AKP Türkiye’si kendince ehliyetli değil, tamamen aciz bir rejimdir. Suriye’de bula bula ÖSO denen artık ne idüğü belirsizleşmiş grupları topçu ateşiyle desteklemeyi bulan bir hükümetten söz ediyoruz!

 
Aczin efelenmeyle örtülmesi mümkündür. Ama efelenmenin de bir sınırı olmalıdır. IŞİD’in o kadar da kötü olmadığı anlamına gelen görüş ve uygulamalar emperyalistlerin tekelindedir. AKP ise kardeş bellediği gericileri öldürmeyi öğrenecek. Masada birlikte oturduğunu da, evinde konuk ettiğini de…

Yeter ki ABD’nin imzasını taşıyan senaryodaki rol dağılımına uygun davranılsın. “Tamam tamam İncirlik sizin olsun.”

Kuşkusuz her yöne esnetemezsiniz bir toplumu. Türkiye sağa ve depolitizasyona doğru esneyecekse, solu besleyen damarlarda tıkanma kaçınılmazdır. Sağa esneme, solu kırar. Ya da solu kırmadan sağa doğru esneyemezler.

Örneğin sekülarizm, CHP’nin başlattığı ve seçim döneminde HDP’nin doruğa taşıdığı ideolojik söylem sayesinde enerjisini yitirmiş bulunuyor. Sekülarizm ile özgürlükçülük arasındaki köprü yıkıldığında ilk akla gelen üç toplumsal dinamiğin  duraklayacağı kesindir: gençlik, beyaz yakalılar, alevi hareketi… Seçim sonrasında, şu son günlerde IŞİD karşıtlığına bir ilerici, laik yükselişin eşlik etmemesi yalnızca polisiye baskılara bağlanamaz. AKP’nin polisiye baskısı CHP ve HDP’nin laikliğin içini boşaltmalarının tamamlayıcısıdır.

Emperyalizm ve gericilik Türkiye’yi böyle esnetebildiyse, burada soldaki uykulu esneme halinin payı az değildir.

Bunun tersi de doğru. Esneyen Türkiye’nin çıkışı diri bir soldan geçer. Dirileşen bir sol, çıkışın garantisi değildir. Ama onsuz hiçbir şey olmaz.