Duvar yerindedir

AKP gaza basıyor ve basmak zorunda diyorduk ya... Yolun ucundaki duvarı diyorum. O yerinde duruyor. On gün önce Kemal'in soL Portal'da yazdıkları üstünden devam edilmesi gerek. soL analiz, haber ve yorumlarıyla yapıyor bunu. Ne demiştik? IŞİD örtülü ABD operasyonudur. Yeni ve daha iyi düşünülmüş bir 11 Eylül saldırısı. Yapıcı kaos stratejisinin ürünü. 11 Eylül 2001'de televizyonda ikiz kulelere dalan uçakları Hollywood'un hiç beceremediği bir felaket filmi tadında izlerken akıllara neler gelmiyordu ki! Bazı Ortadoğu ülkelerinde Amerikalıların layığını bulduğu düşünülüyor ve kutlamalar yapılıyordu. Bu akılsızlığa sempati duyanlar vardı solda bile. Zaten Ruslar veya Çinliler devlet ciddiyetiyle hareket etmiş ve insan yaşamına değer verdiklerinden değil, ABD'nin ne çevirdiğini sezdikleri için karalar bağlamış olmalılar. Frankenstein teorisi en eleştirel olandı. Amerikalılar bir canavar yaratmışlardı Afganistan'ı kurtaralım derken... IŞİD vakası aslında bilmemkaçıncı 11 Eylül'dür. Çünkü bir açıdan bakarsanız Pearl Harbour nedir ki? İki Okyanusun ötesinde süregiden savaşa girmek için bir gerekçe lazımdı. 1941'de Avrupa'da faşistlerle komünistlerin, Asya'da "birtakım çekik gözlülerin" birbirlerini yedikleri bir harala gürelenin içine çocuklarını göndermeye meraklı bir Amerikan halkı neden olsun? Hani sömürgeci bir geçmişin olsa, niye dışında kalıyoruz diye fokurdayan bir ideolojik enayilik ortamı olabilirdi. ABD öyle değildi. Aynı oyunun bilmemkaçıncı sahnesinde seyirciye bir kez daha “Frankenstein işbaşında” diye hissettirmek bayağı bir marifet. IŞİD kontrolden çıkan canavar değil, aynı yazıda Kemal'in vurguladığı gibi basbayağı bir enstrüman. Enstrüman kontrolden falan çıkmamıştır. Çok yararları görülmüştür! Haziran ayında Bağdat'tan Maliki'nin IŞİD'e karşı destek isteğine ABD'nin ne yanıt verdiğini hatırlıyor musunuz? “Önce istifa et.” Yani Musul'a saldıran katil sürüsü değildi Washington'ın derdi. Kürt petrollerinin Irak'tan koparılmasına taş koyan, Şam'dan Tahran'a uzanan bir aykırı yayın orta noktasında duran Şii yönetim daha büyük tehlikeydi. Bundan da fazlası. Hatırladığımız tartışma gösteriyor, IŞİD Bağdat'ta hükümet değiştirmenin bir aracıydı ABD için. O elde edildi. Ama daha önemlisi, Obama yönetimi boyunca Ortadoğu gündeminde ilk satıra “askerlerin geri çekilmesi” diye yazan ABD, silah kullanma meşruiyetini geri almış oldu. IŞİD'e karşı insani müdahale! Ne kötü senaryo demeyin... Yugoslavya'da iş gördü. Libya'da iş gördü. Irak ve Kürdistan'da mı görmeyecek! Oldu bile. ABD bunca siciline karşın Ortadoğu'ya bomba yağdırarak insanlığı kurtaran bir kahraman olabilmektedir yeniden. IŞİD'in Ezidilere saldırdığı doğrudur. Ama KDP peşmergelerinin IŞİD'in sahaya çıkmasına anlamlı bir süre sessiz kaldıkları da bir o kadar açıktır. Bu çıplak gözleme sevgili Mahmut Alınak'ın haberciliği eklendi: Barzani güçleri, IŞİD katliamından önce Ezidileri silahsızlandırmışlardı! ABD'nin de ne ölçüde IŞİD'i vurduğu ne ölçüde Kerkük bölgesindeki kendi üslerini koruduğu tartışmalıdır. Ama zaten IŞİD, diktatör (!) Esad'a karşı Suriye muhalefetine akıtılan yardımlarla silahlandırılmıştı. AKP'nin insani yardımı vardı ya Hatay'da geceleri elektrik kesintileri yaşanıyor ve konvoylar sınırı kontrolsüz geçiyordu ya... İşte onlardır Ezidileri vuran silahlar. Onulmaz bir acıyla daha yüzleşen Kürtlerin bağımsızlığı hak ettiği yargısı Batı kamuoyunda yayılıyorsa, bunda IŞİD'in katkısı yok mudur? Farklı Kürt siyasetleri ve silahlı güçleri arasında bir cephe birliği kurulmuş olmasa da, bunların, sınırları aşan ve önemsizleştiren bir ulusal bütünlük oluşturdukları kanısı yerleşmemiş midir şu geçtiğimiz aylarda? IŞİD ABD'nin onlarca yıldır bölgede eski statükoyu dağıtmak için aldığı ve herkesi bu yönde zorladığı kararını, Kürt statükosunu değiştirecek reform ve dönüşümleri beslemiştir. PKK'nin ve PYD'nin mazlum Ezidi Kürtlerine yardım eli uzatmaları, teçhizatlandırmaları ve eğitmeleri, Batı basınında bu hareketten ABD'nin yeni müttefiki diye söz edilmesi yeni yolları açmıştır. IŞİD, Şiileri tehdit ederken, zaten Rusya'nın Ukrayna'ya çekilmesiyle eli pek güçsüzleşen İran nasıl devreye girebilir ki? IŞİD Tahran'ı ABD ile müzakereye zorlayan bir faktördür aynı zamanda. Şam yönetiminin IŞİD'in belirlediği coğrafyaya geri dönmeye ne umudu ne enerjisi kaldı. Sahada dengelerin değişmesine büyük katkıda bulunan Hizbullah'ın Suriye topraklarında ancak geçici olabileceği belliyse, bir müzakere kanalının da orada açılacağı beklenmelidir. IŞİD, ABD karşıtlarını masaya zorlayan bir tehdit unsurudur. Ve bütün bunlar daha teşkilatlı bir bütünün parçasıdır. IŞİD Arap Baharı'nın damga vurduğu yıllardan sonra emperyalist politikada yeni bir dönemin kurdelasını kesti. Geçenlerde soL'un haberinden hareket eden Gaziantep Baro Başkan Yardımcısı dostumuz Avukat Bektaş Şarklı, Gaziantep Emniyeti'ne ilde IŞİD örgütlenmesini sordu, bilgi edinme hakkı çerçevesinde. Emniyet “devlet sırrı” demiş, söyleyemeyiz. Yukarıdaki tabloda herhangi bir sır yok. Ama aynı tabloda devlet de yok. Arap Baharı ve Suriye politikalarının bakiyesi Türkiyeli bir El Kaide, Türkiyeli bir IŞİD'dir. AKP duvara doğru gaza basmaya devam etmektedir.