Çürüme değil çöküş

soL Portal'dan küçük bir seçki:

Bir ortaokulda öğrencilere kına kıyafeti, gelinlik ve damatlık giydirilerek, öğretmenler tarafından para takılıyor.

Bir AKP sözcüsü Ensar Vakfının 'Fetö’nün saldırısına uğradığını ve başarıyla atlattığını söylüyor.

Eşinden ayrılıp şehir değiştiren bir kadın işçi, oğlu tarafından öldürülüyor.

İmam hatip ortaokulunda müdür öğrencileri öğle namazına gitmedikleri için dövüyor.

Metroda 17 yaşındaki kız 58 yaşındaki tacizcisini polise teslim ediyor.

Cuma namazından dönen doktor, adı Çayan olan hastaya bakmayı reddediyor.

Maç kazanan judocu kadın sporcu, yendiği rakibinin babası tarafından darp ediliyor…

***

soL seçkisine kişisel yaşamından ekler yapamayacak olanınız var mı? Komşunuzun küçük çocuğu okula giderken başka çocuklar tarafından tehditle soyulmaya kalkışılmadı mı? Tanıdığınız biri işyerinde Cuma’ya gitmesi için baskı görmedi mi hiç? Yakınlarınızın taciz yaşadığına da mı tanık olmadınız? Hastaneye girdiği hastalıktan değil de, hastanede başka bir nedenle ölen birinin hikayesini dinlemediniz mi? Bir arkadaşınız daha geçen gün mobbing gördüğünden şikâyet etmedi mi size gözleri dolarak? Haksızlık sokakta, alışverişte, trafikte üstünüze yağmıyor mu ikide bir? Kentsel dönüşüm gören bir semtte yaşamıyorsanız bile, mutlaka tanıdığınız vardır; geçit vermeyen sokaklar, kaza geçiren işçiler, kilitlenen trafik. Bunları yaşamadınız mı? Kredi kartınızı siz ödeyebiliyorsanız, mutlaka ödeyemeyen bir yakınınızın yardım çığlığı kulağınıza çalınmıştır. Depresyon nedir, nasıl bir şeydir, hâlâ bilmiyor musunuz?

Hayır mı?

***

Bu sorulara olumsuz yanıt verenler Türkiye’nin mutlu azınlığıdır. Yalnız, bu azınlıktan olanlar yalana, aklına yönelik hakarete, aşağılamaya maruz kalmamak için pazara çıkmasalar, televizyon açmasalar iyi olur. Mutluluk çok kırılgan bir şey oldu günümüzde. İnsanlığın önemli bir bölümü, Türkiye’de ise kendisini güçlü ve çoğunluk hisseden zanneden yobaz ahlaksız kalabalık, mutluluk görüntülerini yok etmeye ant içmişe benziyor.

Türkiye gerginlik, depresyon, gündelik çatışma hali, cinnet, mutsuzluk ve acı çekme rekorlarının kırıldığı bir toplumdur. Türkiye toplumu basbayağı hastalanmış durumdadır.

Düzen siyaseti her zaman yalana dayanır. “Dün dündür bugün bugün” deyimini sözlüklere geçiren Süleyman Demirel’di. Onun yetiştirdiği, şimdi Erdoğan’a sokulup ikbal arayan kadın adam öldürmeyi övmekten çekinmemişti. Düzen solu da bundan farklı değildi. Belediyeler hep soyuldu. Devlet dairesinde rüşvet ve kayırma olağan mekanizmaydı. Karakolda, askerde, okulda sıradan vatandaşa, öğrenciye dayak atılmasının haber değeri yoktu.

Ancak bütün bunlar ayıptı. İçinin kirini dışa vuran siyasetçi, işkenceci, hırsız, okul müdürü veya koca, hileli tartan pazarcı, rüşvet bekleyen memur kötü insan diye bellenirdi. Gerçi “gemisini yürüten kaptandır” veya “yalandan kim ölmüş” deyimlerinin atasözü zannedildiği bir toplum olabiliriz, ama yine de insanlığın büyük çoğunluğu gibi Türkiye’nin de iyilik-kötülük kriterleri vardı. Erdemler ve ayıplar vardı.

Artık yok!

***

Arafat hayattayken, savaşın şiddetlendiği, Filistin yöneticilerinin ablukaya alındığı bir sıra, İsrail Filistinlilerin televizyonlarına el koyup porno film yayınına girişmişti. Daha yeni İsrailli bir subayı, Filistinli satıcının meyvelerini çalarken gösteren kamera kaydı yayınlandı.

İsrail toplumu komada olabilir, ama dünyanın da iyi durumda olduğunu söyleyemiyoruz.

Bu tabloya çürüme diyemiyorum. Çürüdü ve çöktü.

Bana sorarsanız çürüten kapitalizmdir. Buna inanmayan varsa, en azından kapitalizmin çürümeye ve çöküşe çare bulamadığını, tersine yangına benzin döküp durduğunu reddedemez.

***

Çözüm yukarıdaki iç karartıcı tabloyu birbirimize anlatıp durmakla bulunmaz. Paylaşmak iyi gelir tabii ki. Ama toplumsal bir durum söz konusuysa, bu, kişisel sıkıntılar için olduğu kadar geçerli olmuyor. Çözümsüz paylaşım alışmayı kolaylaştırıp tam tersi sonuç verebiliyor. İnsanlıktan çıkanların sayısı bu yolla da artabilir. Kötülüğün örgütlenip yayılmasına katkı konulmuş olabilir pekâlâ.

Çürüten kapitalizm. Çözüm bulamayan da o. Çöken neden insan olsun?

Öyle ki, çürüme olgusu ve kapitalist dünyanın çöküşü büyük bir yarılmayı tetikledi. Kötülük yayıldıkça, iyiler sürüden ayrılıyor. Ve çoğalıyorlar. Çözüm hiç karmaşık değil. Çözüm örgütlenmek. Çoğalıyoruz. Örgütleniyoruz. Kapitalizmi çökerteceğiz.

Yoksa bu dünyada yaşanmaz, demiyorum. Mutlaka çökerteceğiz.