Çok azlar

Herhangi bir organizasyonda merkezi “komuta” ile uygulama noktaları arasındaki mesafenin kısalması iki farklı olgunun göstergesi olabilir. Birincisi; ilgili topluluk çok az kişiden oluşmaktadır. İkinci seçenek ise söz konusu topluluğun son derece militan bir örgüt psikolojisine ve çalışma tarzına sahip olmasıdır.

İkincisi yerine göre güç katar. Birincisi zaafın açık edilmesidir.

***

Birkaç ay önce damadın e-maillerinden Boğaziçi Üniversitesinde bir “karşıt gruplar” vakasına dair mesaj çıkmıştı. Kampüste boy gösteren ve öğrencilerin isyan ettiği gerici çetenin başındaki şahıs doğrudan damada mesaj gönderip durumu anlatıyor, şikayetlerini dile getiriyordu.

Geçen gün cenazeye saldıranları bizzat gidip yerinde korumaya almak, resim çektirip moral vermek, hatta argüman üretmek doğrudan doğruya İçişleri Bakanına düştü.

Daha önceleri Erdoğan, vur emrini bizzat verdiğini bir miting meydanında gaza gelip abartarak ifade etmiş değildir. Hakikaten o emretmiştir.

Bir genel müdür bizzat kendi elleriyle ayakkabı kutularını doldurmuş olmalıdır, vs. vs.

***

AKP militan, kararlı ve çok çalışkan bir yapı mıdır?

Bir zamanlar solda bir geyik vardı. “Hocam adamlar acayip çalışıyorlar, kapı kapı geziyorlar…” Geyikçiler farkında mıydı, bilmiyorum; ama AKP’nin başarısının sırrını militanlıkla açıklamak bir hayranlık beslemek anlamına geliyordu.

Bu dil AKP’nin bir CIA projesi olduğunu, “laik” tekelci sermayenin de desteğini aldığını, bütün gerici birikimi kovuklarından çıkarttığını, inanılmaz bir rant dağıtım mekanizmasının üstüne oturduğunu gizliyordu.

"Bu kadar destekle militanlık yapmak kolaydır" demeliydi sol duyuya sahip olanlar. Doğrudur, sıkı çalıştılar. Ücretlerini de bol keseden aldılar.

***

“Militan bir düzen partisi” eşyanın tabiatına aykırıdır aslında. Ancak Türkiye’nin son on beş yılında yaşandığı gibi, düzenin kendisini olduğu gibi muhafaza etmeye değil de, radikal biçimde dönüştürmeye gereksinim duyduğu dönemeçlerde klasik düzen partileri işe yaramaz.

CHP, AP, öncelerden DP, AKP’nin öncülü milli görüş partileri, -hatta alabildiğine hareketli ve saldırgan olsa bile, kendisine stepne veya taşeron rolünden fazlası düşmeyeceğini gayet iyi bilen- MHP… o tür radikal işlere uymaz. Düzen genel olarak radikalliğin serbestleşmesinden endişe duyar ve öyle bir ihtiyaç hasıl olduğunda paşalar boşluğu doldurur. Uymazlardı… doldururlardı…

AKP, iç ve dış bütünlüğü içinde sermayenin bayağı köklü bir kararının sonucunda oluşmuştur. Böyle bir kararın çıkması ve onaylanması için AKP’yi oluşturan kadrolar dengeleri çok da zorlamışlardır. Ama düzen partisinin militanlığı bu kadardır. Daha fazla efsane üretmeye gerek yok.

Öyle ki, orayı burayı basan, cenazeyi topraktan çıkaran, sağda solda kadınlara ideolojik taciz uygulayan, vali atamasından okul açılışına her yeri zikir alemine çevirmeye çalışan yobaz sürüsü “bu iş bitti”yi sezdiğinde kaçacak yer aramaya hep hazırdır.

***

Eksik kalmasın; bir de “can havliyle militanlık” diye bir şey var. Durduğu an çökeceğini ve hayatının geri kalanını itibarsız bir hapislikte geçireceğini bilenler, “elinden geleni ardına koymama zorunluluğunu” gayet iyi hissediyorlar!