Böyle muhalefete can kurban

Tayyip Erdoğan'ın bazı söyledikleri doğrudur. Zaten bu yazının başlığı da başbakanın son grup toplantısı konuşmasından bir alıntıdır.

Kılıçdaroğlu'nun benim en “etkilendiğim” demeçlerinden bir tanesi, “10 bin satacak kitabı 100 bin sattıracaklar” yaklaşımında Gül'e hak verdiği konuşmasıydı. Yakın tarihli bir diğeri Erdoğan'ın Libya operasyonu için başlangıçta NATO'ya karşı çıkmasını eleştirmesiydi. Baykal'ın “ulan” lafı ise Erdoğan'ın Mersinli çiftçi Kemal Öncel'e savurduğu unutulmaz hakaretin üstüne yıllar sonra sünger çekmeye yaramış olmalıdır.

Doğrudur, böyle muhalefete can kurbandır. AKP'nin, kendisiyle çeşit çeşit sağcılıkta yarışan ve hep şapa oturan bir ana muhalefeti vardır.

Lakin CHP örneğinden çok daha nitelikli muhalefet destekleri de var. Bugün iki tanesini hatırlatmak istiyorum.

Birincisi Tüsiad'dır. Geleneksel büyük sermayenin liberal demokrat temsilcisi kimliğiyle, takunyalı yeşil sermayenin ve AKP yobazlığının karşısında konumlandığı varsayılan Tüsiad bir süre önce hakkındaki rivayetleri üstü örtük biçimde yırtıp atmış bulunuyor. Bayan başkan Boyner'in dile getirdiği anayasa yaklaşımı, AKP'nin arayıp da bulamayacağı bir destek anlamına geliyordu. Boyner'e göre anayasanın “cumhuriyet” dışındaki hükümlerinin tamamı değişebilirdi!

Gerçi daha sonra bu önermenin konuyu havale ettikleri uzmanlara ait olduğu şeklinde anlaşılmaz bir özür üretilmiş olsa da, cumhuriyet dışında nelerin değiştirilebileceğine ilişkin ilk akla gelenler yeterince açıklayıcı ve anlaşılır olacaktır: Demokratiklik, hukuksallık, laiklik, sosyallik, bağımsızlık...

Geleneksel büyük sermayemizin bu konuları sırtında yük saydığını biz hayli zamandır dile getiriyorduk. Tezimiz bir iddia olmaktan çıkmış bulunuyor. Herhangi bir AKP'linin aynı sözleri sarf ettiği gizli kamera kaydı ele geçse, memleketi sarsacak bir görüşü Tüsiad ortaya atmıştır.

AKP'ye bundan büyük destek, kırk yıl düşünseniz bulamazsınız. Seçimden sonraki konjonktürde iktidar partisinin bir sözcüsünün sırıtarak “Tüsiad daha fazlasını söylediğinde sesiniz çıkmamıştı ama” diye ortalığı kırıp geçirmesine kimse şaşmamalıdır!

İkincisi BDP İstanbul milletvekili Ufuk Uras'tır. Beş yıldır Meclis'e ufuk kazandıran Uras'ın Salı günü kürsüden, özgürlük istemini dile getirişi AKP'li meslektaşlarını pek keyiflendirmiş olmalıdır. Mecliste kılık kıyafet yasağını protesto için kravatını çıkartıp mikrofona asan Uras'ın hangi kılıklar ve kıyafetler için tünel açtığı herhalde açık. Bu tünelde öncelik türbandadır. Seçimden sonraki konjonktürde iktidar partisinin bir sözcüsünün “biz sosyalist vekilin gösterdiği özgürlük yolundayız, ne gericiliği” derse, yine kimse şaşmamalıdır!

Kuşkusuz memleket saftirik doludur. Ulanı Baykal'ın samimiyetine sayan, orada NATO'nun değil Batı uygarlığının ve demokratik kamuoyunun kastedildiğine inanan, anayasada değiştirilmesi serbest kalacak şeyler deyince aklına Diyanet İşleri ile YÖK'ü getiren, giysilerden de diz üstü etek ile kot pantolonu beğenen çıkabilir. AKP'liler bunlara kasıklarını tutarak güleceklerdir.

Biz AKP'nin her icraatının altında bir bit yeniği aramaya devam edeceğiz. Ne iştir ki, hep haklı çıkıyoruz.

Türkiye'de sabahın köründe sınav kapısında genç insanlar saçlarının arasına kadar aranıyor ve akıl almaz bir aşağılanmaya tabi tutuluyorsa, buna sınavın güvenilirliği diye bakılmamalı, AKP karşıtlığının uyarıcılığına yaslanılmalı ve ver yansın edilmelidir. Kimse merak etmesin, çok değil birkaç gün içinde arama terörünün alçakça yolsuzlukları örtmek ve sindirmek amaçlı olduğunun kokusu çıkacaktır.

Kızların o okula, erkeklerin ötekine yönlendirilmesinin çok büyük rastlantı olduğu akla bile getirilmemeli, konu şeriatçılığa doğrudan bağlanmalıdır. Asla şaşmayacak ve bunun bir pilot uygulama olduğu ortaya çıkacaktır.

Başbakan “NATO'nun ne işi var” diye efelendiğinde, bu emperyalizme direnç hesabına yazılmamalı ve aynı uyarıcıya dayanılmalıdır. Kimsenin kuşkusu olmasın, efeler taş çatlasa bir hafta içinde tam tersini yapacaklardır.

Liste böyle uzatılabilir. Son olarak bir şeye daha güvenilmelidir. Böyle radikal, istikrarlı, cesur, ikirciksiz bir muhalefet çizgisi, artık bizim ülkemizde sosyalizm programından başka herhangi bir sistematiğe eklenemez olmuştur.