Bir diğer egemen ideoloji olarak pragmatizm

Kendine yontmak da diyoruz Türkçede. Pragmatizmden alınan çıkabilir, ama alınan veya alınacak olan, çıkarcılığın, faydacılığın daha nazik ifade edilmesinin mümkün olup olmadığını birkaç saniye düşünsün, öyle karar versin.

“Bir diğer” diye yazdım yukarıda. Zira birkaç gün önce soL dergide lafı konformizmden açmıştık...

Egemen ideolojimiz boldur ve sosyalizm tarafından baskılanmadıkları sürece bol olmaya da devam edeceğe benzerler.

Pragmatizm... Kitleler düzeyinde kesinlikle karşılığı var. Yüz veya bin yıllık köyüne, hükümet kalkıp mahalle tabelası asmış, köylünün gıkı pek az çıkmış. Köylü öyle olunca, gördük ki, bu saçma sapan kararın alındığı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin muhalifleri de, Ekim başındaki savaş tezkeresine karşı çıktıkları kadar bile dostların alışverişte görmesini önemsemediler. Mantık basitti: Köy köylükten çıkınca imara açılması pek rahatlayacaktı. Para gelecekti!

Paranın önemli bir bölümünün yalan olduğunu kanıtlayarak yanlışı düzeltemezsiniz. Az da olsa bir kısmı gerçektir ve köyün ortak, kamusal alanları, bu arada ziraat, hayvancılık gibi faaliyetlere tahsis edilmiş varlıkları yağmaya açıldığında bazı köylüler para görecektir. Göremeyecek olanlara umud yeter de artar bile!

O kadar para gelmez derseniz, konunun ilgilisi pazarlığa oturur. Aynı kentsel dönüşümün yerleşim alanlarındaki pratiklerinde olduğu gibi. Bu bir mücadeleyse, büyük kentlerde büyük kalabalıklar örgütlenmekte, dernekleşmekte ve yağmacıyla pazarlığa tutuşmaktadır.

Bu mücadeleyi kazansan ne olur, kaybetsen ne olur... Sonuçta her durumda kazanan pragmatizm, kaybeden halk, ülke, insan; bu sözcüklere eşlik erdemler, değerler...

Pragmatizmin siyasette karşılığı var. Bambaşka, ama aşina olduğunuz bir örnek vereyim: “Anti-emperyalistiz, ama emperyalizmin düzenlemelerinden payımıza düşeni neden almayalım?”

Bunun en güncel örneği Kürt siyaseti tarafından ortaya konuyor olabilir. Ama yalnız değiller. Birtakım Kemalistler de emperyalistlerin Erdoğan'ın musluğunu kapatmasını beklemiyor mu? Hâlâ kimi demokratlar var memlekette; ve AB'nin demokratik normlarının AKP'nin önünü keseceğine inanmak istiyorlar. Sorsanız, emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını vermekle övünürler. Sorsanız, emperyalizmden demokratikleşme beklemenin yanlış olduğunu reddetmeyeceklerdir çoğunlukla...

Yeri gelmişken, emperyalizm konusunda ısrarlı ve iddialı zannedilen, oysa sadece ilkeli sözler telaffuz ettiğimizde karşımıza çıkartılan iki “şaka”nın artık tekrarlanmamasını rica edeyim: Birincisi, Sovyet devrimi ve sosyalizmle bağlantılı bir kategori. Lenin'in Alman emperyalizmi sayesinde ülkeye dönüp devrim yaptığı karalamasını ne çok duyduk son zamanlarda! Lenin'i Alman ajanı olarak resmeden bu akılsızlığın nesini tartışabiliriz ki? O yoldan geldikten birkaç ay sonra Finlandiya'ya kaçmıştı. Bunu neden hatırlayan yok? Beylerin gönlü olacak diye Lenin Japonya üstünden mi Petrograd'a gelseydi!

Sovyet paketinin içinde Stalin'in emperyalistlerle masaya oturmuşluğu da var. Bıraktım Stalin'i; 20 milyonun üstünde insanını kaybeden ve faşizmi Avrupa'da perişan eden bir halka böyle saygısızlık nasıl yapılır!

İkinci şakadaysa TKP adının AB sayesinde alındığı iddia edilir... Zaten Suphiler Mustafa Kemal'in icazetiyle yola çıkmışlardı. '46 sendikaları Amerikan demokrasisinin faiziydi. TİP 27 Mayısçılar sayesinde kurulmuştu...

Eee, yeter artık! Bu memlekette ilkeli solculuğun iş göremeyeceğine inanabilir ve “benim elime ne geçecek” manasında kasaba tüccarı ağzıyla hayatınızı sürdürebilirsiniz. İyi de, herkesin size benzediğini nereden çıkarttınız!

Sol geçinen veya solun ilkeli davranabileceği olasılığını yadsıyarak kendini aklayanların pragmatizmi, aynı zamanda solun düzenin ideoloji ve psikolojisine eklemlenmesinin bir yoludur. Bu ideoloji ve psikoloji AKP'cilikte ideal formunu ve edepsizliğin doruğunu buldu. Pragmatik solcu (!) AKP'ye oy veren milyonlar tarafından anlaşılmayı arzuluyor olabilir...

Cami artık müteahhide para kazandırmanın veya belirli bir bölgeyi imara açmanın aracına dönüşmüşse, ilkeli solcu, dinin toplum ve siyaset üstündeki basıncını boşa düşürmenin imkanını görür bu gelişmede. Pragmatik solcuysa burada cemevlerini düşünmeye başlar!

Sosyalizm sağıyla soluyla yayılan ahlaki bozulmayı baskılayacak biricik güç kaynağı. Riyakarlığı, yalanı, kendini bilmezliği, sakil faydacılıkları bastırmak için, bizim egemen ideoloji falan olmamız da gerekmiyor. Bir iki adım attığımızda, emin olun hepsi kendine çeki düzen vermek zorunda kalacak. Sadece bir iki adımda, egemen sistemleri su kaynatmaya başlayacak...