Barış ve Kürtler

Başka halkların da başına gelmiştir. Öyle ki, “emperyalist barış” kavramı herkes için anlaşılır bir anlama sahip.

Emperyalist barış, eğer sadece sahteliği vurgulamak için kullanılıyor olsaydı, özel olarak icat edilmesine gerek olmazdı. Sahte deyip geçerdik. Bu kadar basit değil ve emperyalist barış, barışın olmadığı bir durum değil, bir barış türüdür.

Savaşmama durumuna “bu barış demeye yetmez” diye yaklaşabilirsiniz. Gerçekten de yetmez. Savaşa karşı güçlü barikatlar örülmesi, mevcut yapının sürekli savaş gerekçesi üretmemesi vs gerekir. Ancak sömürücü toplumsal yapıların ve siyasal rejimlerin hüküm sürdüğü bir dünyada bu barikatlar her zaman titrek olur. Tanım gereği, çağımızdan söz ettiğimize göre kapitalizmin mantığı gereği, emperyalizmin egemenlik arayışından kesinkes vazgeçmesi imkansız olduğu için... savaş, sınıflı toplumların olağan siyaset aracıdır. Dolayısıyla savaşmama halinin kalıcılaşması imkansızdır.

Özetle, emperyalist barış da bir tür barıştır!

Emperyalizmin egemenliğini derinleştiriyorsa, yeniden yapılandırıyor, sıradanlaştırıyorsa...

* * *

Kobanê'nin insani çağrısı, varlığı tehdit altına giren bir halkın yardım çağrısıdır. Bu haykırışın ardındaki politik mesajlar ise başka.

Kobanê Kürtlerin emperyalist barışa mahkum edilmesinin de aracıdır. Dedim ya, savaş bu düzende sıradan bir siyaset aracı diye. Savaş ve hatta katliam emperyalist siyasetin, kimseyi şaşırtmaması gereken ama sonsuz derecede öfkelenmesi kesinlikle gereken bir aracı.

İnsani tehdit karşısında dayanışma... Elbette. İnsansanız eğer, başka türlüsünü düşünemezsiniz. Ortaçağ fikriyatından ama sadece “geri kalmış” islam ülkelerinden değil modern, ileri kapitalist burjuva toplumlarından toplanmış paralı askerlerin karşısında direnen bölge sakinleri. Bu ikisine bakıp “birbirlerini yesinler” diyen insanlıktan çıkmıştır. Türkiye insanlıktan çıkanlar tarafından yönetiliyor, bu yöneticiler toplumu aynı doğrultuda dönüştürmeye uğraşıyor.

Tamam. Ama insani dayanışma nötr değil. Siyaseten sonuçları oluyor.

Bu kapsamda tablo tam olarak bir açmaz! Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

Son olarak Beyaz Saray'ın internet sitesinden YPG'ye silah yardımı için imza kampanyası başlatılmış! 100 bin imza toplandığında Beyaz Saray bir biçimde adım atmak durumundaymış.

Bu, Kürtlere yapılmış bir çağrı tabii. Ama YPG'ye silah gönderilmesinden ziyade Kürtlerin Amerikanlaştırılması çağrısı.

Bu arada Barzani'nin KDP'si silah yardımı yapmak istiyor, Kobanê direnişi savaşçıya değil silaha ihtiyacı olduğunu dile getiriyor, Türk dışişleri aynı tartışmaya giriyor...

Burada amaç katliam tehdidi altındaki Kürtlere insani anlamda yardım eli uzatmak olabilir mi? Böyle düşünen sakalını bıyığını batırır, sarıldığı şey sokmama ihtimali olan bir yılan değildir!

Bu Kürtlere emperyalist barış baskısıdır. Böyle bir baskının mümkün olduğu yerde, biliriz ki işbirlikçi çok olur. Olmasa, o halkın üzerine bir çizik atacaktır emperyalistler. Hiç acımadan, katliamı görünmez kılarak... Örneği çoktur.

Dahası Kobanê çevresindeki IŞİD mevzilerinin emperyalist güçler tarafından bombardımana tutulmasının amacı da Kürtleri kurtarmak falan değil. Besbelli ki, Amerikan koalisyonu ince ayarlı bir müdahale yapıyor ve Kobanê'nin kurtulmasını değil, kuşatmanın ve tehdidin sürmesini hedefliyor. IŞİD kenti düşüremiyor. Ama YPG de kurtaramıyor.

Bu alçak strateji Kürt halkını Amerikancılığa daha fazla mahkum etme politikasıdır.

AKP'nin bu stratejiyle arasındaki örtüşmezlik, başarılı olduğunda ABD nezdindeki değerini başka bir güçle paylaşmak zorunda olmasından kaynaklanıyor. AKP Kürt halkına boyun eğdirmek olmadı, sahip olduğu gücü asgariye indirmek için uğraşıyor. Gözünü kırpmadan 40'a yakın vatandaşını ölüme itiyor, IŞİD'i besliyor, içeride Kürt Hizbullahını salıyor, MHP yardıma koşuyor...

* * *

Emperyalist barış budur. Bir taraf öldürür, diğeri kurtarıcı ilan edilir.

İşin tuhaf tarafı ve üstelik, bugünün emperyalist barışı kimseye savaşmama hali ilan etmemektedir. Tersine halkların hangi orduların üniforması altında ölüme yollanacağı tartışılmaktadır.

Bitirirken bu açmazdan aynı gün içinde farklı yönlere bakan bildiriler yayınlayarak çıkamazsınız. Türkiye'de Kürt siyasi hareketinin yaptığı ise budur. Aynı anda bir yandan “Ortadoğu'da emperyalizm ve gericilik bir bütündür” demek, diğer yandansa “sorunları gidermek için hükümetle işbirliği içinde olacağız” açıklamasını yapmak bunun örneğidir. Zaten zor durumdaki Kürt halkının ihtiyacı bu değildir.