2012 için

Haziran seçimleri, Arap dünyasındaki trajik gelişmeler, malum soruşturmaların geldiği aşama, büyüme rekoru dahil biriken kriz işaretleri ve başka faktörlerle birlikte oluşan “2011 karanlığı”na uyumlu son ek Uludere'dir. Resmi açıklamada köylüleri öldürmemenin ortaya çıkartabileceği terör riskine işaret edilerek katliam aklanmış bulunuyor. Bir hükümet böylesi bir eylemi zaten daha fazla sahiplenemezdi. Bu tutum yılbaşında da sürdü ve yakın tarihin en ağır vakalarından birinin toplumun eğlencesini bozmaması için devlet ve medya, belli ki aldıkları kararı titizlikle uyguladılar...

2011'in nasıl bittiği belli. Meselemiz artık 2012'dir.

Bana sorarsanız, şimdiye dek genel bir yükseliş grafiği çizen AKP için hem içerde hem dışarda uzun bir listeyi dolduracak kadar tıkanma başlığı sinyal vermektedir.

2012 Suriye hakkında en azından bir stratejinin geliştirileceği yıl olacaktır. Ankara'nın Libya'da gösterdiği “ben olmadan nereye gidiyorsunuz” telaşına İngiliz basınının Suriye sayfası açıldığında sergilediği AKP'yi arkadan itme veya “o halde buyrun” jestinin bir strateji oluşturmaya yetmediği anlaşılmış bulunuyor. Suriye'ye uygulanacak baskının Türkiye içine açıklanabilmesi, rasyonalize edilmesi, meşrulaştırılması önemli bir noktadır. 2011 bu konuda yeterli bir birikim olmadığını göstermiş ve 2012'ye sorun devretmiştir.

Üstelik şimdi konu Irak'ta nükseden parçalanma eğilimlerinin ve İran'da zamanın sıkıştırmasının baskısı altında ele alınmak zorundadır...

Suriye düğümünü çözecek en önemli parametrenin Kürt sorunundan devşirilebileceği açık olmalıdır. Yaşananlar ve söylenenlerden sonra Suriye-PKK bağına ilişkin her spekülasyonun savaş kışkırtıcılığına bağlanacağını bilecek durumdayız. AKP'nin elinde başka önemli bir koz bulunmadığını da görebiliyoruz. Ancak terör bahanesiyle bölgesel savaşa kapıyı açarak ortaya dökülecek sorunların içinden 2012'de de çıkılamayacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Yılın ilk günü verilen işarete bakılırsa ta 12 Eylül 2010'dan beri ertelenen Anayasa tartışmaları geri gelecek. Bu gecikmenin önemli nedenlerinden bir tanesi başta Kürt temsilcileri olmak üzere olası muhatapların altındaki sandalyeleri çekmek ve masaya yalnızca boy boy AKP'li ve AKP'cinin oturmasını sağlamaktı. Bu hedefe, anayasası henüz yazılmadan yeni rejimin mümkün olduğunda çok yol kat etmesiyle yaklaşılabilirdi. Gelinen noktanın yeterli olup olmadığı yakında ortaya çıkar. Kuşkusuz, kendilerini anayasa yapıcılığına hazırlarken önemsizleştirilen kemalist ve Kürt muhalefetlerinin bir kez daha masada yer tutma yarışına girmeleri en büyük tuzak olacak. Ama her ne olursa olsun, Anayasa gündeminin de hazır bir yanıtı yoktur.

2011'de AKP'nin baskısına maruz kalan kesimlerin çok genişlediği görüldü. Bu bir yol kazası değil, iradi bir tutumdur. AKP darbeci ve bölücü diye damgaladığı mağdurlarını sol liberal, sol ulusalcı, legal Kürt, devrimci demokrat vb alanlara doğru frensiz biçimde genişletti. Her türden liberal kesimi gözeten bir ittifak arayışını terk etmeyi tercih ederek yaptı bunu...

İttifakın eksilmesi ancak öz güçlerde muazzam bir artışla telafi edilebilir. AKP'nin vazgeçtiği destek kaynaklarını İkinci Cumhuriyetin yeni zaferlerinden giderip gideremeyeceği koskoca bir soru işareti olarak yeni yıla devroldu. Bu başlıkta da iktidarın çok rahat olduğunu kimse iddia edemez.

Türkiye'de bir işçi hareketinin var olmadığının görüldüğü ve mevcut statükonun içinden kısa yoldan türetilemeyeceğinin yeniden keşfedildiği (Türk-İş kongresini kast ediyorum) bir yıl geçirdik. Ancak dünya büyüme rekorunun törenlerle kutlanmasından bir hafta sonra gelecek yıl için bunun yarısına bile ulaşılmamasının hedef diye ilan edilmesi trajikomik bir durumdur. Büyüme oranının yarının altına ineceği, aslında ağır bir krizin ilanıdır.

Kriz ile işçi hareketi arasında, sanıldığından çok daha dolambaçlı olsa da bir bağ var. Bağın düz ve kısa olmayışını araya sosyalist politikayı ve örgütlenmeyi yerleştirme zorunluluğuyla bütünleştirebiliriz. Sorumuz şudur: 2012'de böyle bir hamle yapılırsa AKP'nin zekat ve sadaka ezberi yetecek midir?

Bu yazı yalnızca 2011'den daha iyi bir yeni yıl dilemek için yeterli gerekçemiz olduğunu anlatmak için yazılmıştır.