Gerçeklere göz yumanlar

Yedi nisan sabahı, ABD’nin Suriye’yi hedef alan füze saldırısı haberleriyle başladık güne. Hep aynı film harmanlanıp sunuluyor. İdlib’de kimyasal silahlar kullanılarak düzenlenen saldırının ardından İtalyan medyası, Batılı birçok medya organı gibi hiçbir kaynak ve belgeye dayanmadan Beşar Esad hükümetini sorumlu gösterdi

Corriere della Sera’dan La Stampa’ya La Repubblica’dan İl Giornale’ye kadar merkez sağ ve solun belli başlı gazetelerinin hedefinde Suriye vardı. İdlib’i konu alan haberlerde RAİ, Rai News, SKY İtalia, Canale 7, Canale 5 gibi kanalların ana haber bültenlerinde milyonlarca İtalyan’a İdlib saldırısının tek sorumlusu Suriye hükümeti diye sunuldu.

Rai 3’ün siyasi hiciv programı Gazebo’yu hazırlayıp sunan gazeteci Diego Bianchi bile, “Esad, İdlib’e düzenlenen saldırının ardında Suriye hükümetinin olmadığını ileri sürse de gelen görüntüler başka bir öykü aktarıyor” diye yorumda bulunarak, kaynaksız bir gazetecilik sergileyerek milyonlarca televizyon izleyicisine İdlib’de yaşananları kendi penceresinden anlattı.        

Donald Trump’ın Suriye’de ansızın giriştiği füze saldırısına gelince hiç de şaşırmadık. Obama’nın ardından ABD’nin Yakındoğu’da yürüttüğü saldırgan siyasete devam eden Trump’a saldırı öncesi uyarılan Avrupa Birliği ülkelerinden de tam destek geldi. İngiltere, Almanya ve Fransa’nın “savaş suçu” işlediği iddiasıyla suçladığı Beşar Esad’a ders verilmesi gerektiğinin altını çizen bu ülkelerin yöneticilerine İtalyan hükümeti de destek vermekte geri kalmadı.

İtalyan siyasetçilerden inciler

Matteo Renzi’nin istifasının ardından İtalya’da başbakanlık koltuğuna oturan deneyimli siyasetçi Gentiloni, “ABD’nin tepkisi, İdlib’de girişilen savaş suçuna bir yanıt diye okunmalı” yorumunda bulundu. Bir zamanlar Abdullah Öcalan’ın İtalya’ya getirilmesine ön ayak olan Massimo d’Alema ise Gentiloni’ye destek vererek, Trump’ın giriştiği füze saldırısının Suriye’nin geleceğiyle ilgili alınacak kararlarda yeni görüşmelere olanak tanıyabilir gibi saçma bir yorumda bulundu.    

İtalyan siyasetçilerin paradoksal yorumları, gerek ulusal gerekse uluslar arası politikada izledikleri miyop yaklaşım, ABD’nin Yakındoğu ülkelerini hedef alan hırçın politikasına boyun bükmesi, Çizme’de siyasete yön verenlerin niteliğini sergiliyor. Bu beceriksiz siyasetçiler tablosuna gerçekleri yansıtmayan haberler yapmakta uzmanlaşan gazeteciler de eklenince fazla söze gerek yok sanırım. 

Tarihin garip bir yanılsaması olsa gerek “İdlib şehrinde Esad hükümetince yapıldığı öne sürülen kimyasal silahlı saldırının ardında gerçekten Suriye hükümeti mi var, bu konuda neden bir soruşturma açılmıyor. Nasıl herkes bu kadar kesin konuşabiliyor” diye soran tek kişi, hükümete muhalefet yapmak adına konuşan faşist eğilimli Fratelli d’İtalia’ya başkanlık eden Georgia Meloni.   

 İtalyan siyasetçilerin ve gazetecilerin büyük bölümünün yaklaşımı ve eğilimini bir an için es geçelim. ABD, Suudi Arabistan, Türkiye ve AB ülkelerinin yetkilileri  İdlib’de düzenlenen saldırıda  Sarin gazı kullanıldığını,Esad hükümetinin insanlık suçu işlediğini iddia etti.

“Sarin gazı? Şüphe duydum”

CNR Moleküler Teknolojiler ve Bilimler Enstitüsü’nde kimyasal silahlar konusunda uzman Matteo Guidotti, ortaya atılan iddialarda “Sarin gazı” konusunda temkinli olunması konusunda bir uyarı yaptı.

Geçmişte Sarin gazına hedef olan kişilerle ilgili filmler izlediğini aktaran Guidotti, “Bu gaza hedef olan kişiler titreme nöbetleri, aşırı terleme, nörolojik rahatsızlıklar gibi rahatsızlıklar sergiliyordu. İdlib’le ilgili yer verilen filmlerde bu tür görüntülere rast gelmedim. En çok  Sarin gazına hedef olduğu öne sürülen kişilere müdahale eden sağlık personelinin eldivensiz ve maskesiz çalışması şüphe uyandırdı. Bu tür saldırılarda personel için öngörülen bazı kurallar zinciri var. Tersi durumda Sarin gazı, sağlık personelinin de zehirlenmesine neden olabilir. Bu nedenle İdlib saldırısıyla ilgili  ekrana gelen filmlerin ne kadar gerçek olduğu konusunda şüphem var.” diye yorumda bulundu.

[email protected]

Suriyeli çocukların gözünden savaş