Ciao, Dario Fo…

“Gülmek kutsaldır. Babam Nazizm gelmeden önce her şeyi anlamıştı; ‘gülmek nedir bilmeyen bir toplum, tehlikeli olmaya başlar’ derdi.” Dario Fo’nun paylaştığı bir anıydı bu katıldığı bir toplantıda...

Bir yıldız gibi sessizce kaydı gitti, Fo. Akciğere bağlı sorunlar nedeniyle Milano’da Ospedale Sacco’ya yatırıldı. Fo’nun doktorları sağlık tablosunun birkaç gün içinde tehlikeli boyutta değişmesine bir anlam veremese de 90 yıla sığan bir yaşam karşısında söylenecek çok fazla söz yok belki. Ölümüne dakikalar kala oğlu Jacobo’ya “Haydi eve git dinlen biraz” diyecek, ardından bir şarkı mırıldanacak kadar içindeydi yaşamın.

Nobel ödüllü bu dev adam kimdi? Tiyatrodan edebiyata, sahne sanatlarından resme, güzel sanatların çeşitli dallarından mimariye uzanan bir süreçte sürekli üreten, paylaşan, düşüncelerini paylaşmadığı siyasi yönetimlere, Vatikan’a sözünü esirgemeyen Fo, daldığı her alanda gerçek bir “usta”ydı. Egemen kültürün egemen sınıfa ait olduğu düşüncesine her zaman karşı çıktı.

Dario Fo’nun yaşam öyküsü 24 mart 1926’da Varese’nin bir taşra kasabasında başladı. 1950’lerde üç yıl önce yitirdiği ve büyük bir aşkla bağlandığı Franca Rame’yle uzun soluklu bir sanat yolculuğuna çıktı. İtalya’nın kültür tarihinde Fo&Rame çifti özgün işler üretti. Komedilerden hareket etse de Fo’nun ilgi alanı sürekli müziğe ve  müzikal komedilere. Milano’da Odeon’u Roma’da Sistina’yı dolduran dev yapımlara uzandı.

‘MISTERO BUFFO’NUN BAŞARISI

1960’lı yıllarda İtalyan radyo-televizyonu RAİ’de hazırladığı, siyasi yergi içeren programlar bazı çevreleri rahatsız ettiği için sansüre uğradı. İtalyan televizyon dünyasında siyasi duruşu ve düşünceleri nedeniyle yıllarca hiç kimse öneri getirmedi. Fo&Rame çifti bu dışlanma sürecinin ardından RAİ’nin yeniden yapılanmaya girdiği bir dönemde geri döndü ekranlara. Yıi 1977’ydi. Fo’nun RAİ 2 için hazırladığı “Mistero Buffo” büyük ilgi çekti.

Tiyatroya uğraşısına bakarsak 1960’larda yol almaya başladığı görülüyor Fo’nun. Dario Fo ve eşi Franca Rame, halk için sanat yapmak düşüncesiyle yola çıktılar. Sanatsal yetenekleri ve deneyimlerinin ışığında İtalya’nın her bir köşesine taşıdılar tiyatroyu. Bu süreçte hep yeni arayışların peşi sıra gittiler.

Banliyö semtlerindeki sinemalar, terk edilmiş depolar, harabe konumunda çürümeye yüz tutan binalarda sahneye koydular oyunlarını. Çiftin mizah gücü sınır tanımıyordu. İtalya’da 20. yüzyıl sahne sanatına çok yönlü bir boyut katan bir geleneğin yaratıcısıydı Dario Fo ve Franca rame. İsveç Akademisi’nin verdiği Nobel ödülü, 1997’de Dario Fo’ya verildi . Bu seçimde sanatın hemen her dalında yeteneğini sürekli yenileyen Fo vardı elbette.

Sansür konusuna her zaman duyarlıydı. Fo. “İtalya’da hep rahatsız edici bulunan yazarları sansür ettiler,. Faşistler, Nicolo Machiavelli’nin “La Mandragola” yapıtından sahneye uyarlanan bir oyunu yasakladılar. İnanılır gibi değil.” diye anlatıyordu.

SEYYAR TİYATRONUN ÖNCÜSÜYDÜ

Milano, Dario Fo’nun yaşamının birçok dönemiyle kesişti. RAİ için kaleme aldığı mizahi metinlerle başlayan süreç, sahnelediği ilk tiyatro oyunlarıyla devam etti. Carlo Lizzani’nin yönetmeni olduğu “Lo Svitato” filminin senaryosunu yazdı. Film çok ilgi görmese de savaş sonrası Milano’ya bakan Fo’nun gözlemlerini yansıtan özgün bir yapımdı. Franca Rame’yle birlikte Teatro Parenti bir yana şehrin birçok salonunda yüzlerce yapıta imza attı. Sahneledikleri çılgın oyunlar, salonları tıka basa dolduruyordu. Geleneksel tiyatro sahnelerinden zamanla uzaklaşan Fo&Rame tiyatroyu evlere, fabrikalara, meydanlara, sokaklara götürerek halk için seyyar bir tiyatronun öncülüğünü yaptı.

MILANO'YU HEM SEVDİ HEM ELEŞTİRDİ

1968’i izleyen dönemde Nuova Scena’yı kurdular. Milano Porta Romana’da Colletta caddesindeki endüstriyel bir depoyu tiyatroya dönüştürdüler. “Bir Anarşistin Ölümü” başlığıyla sahnelenen oyun sanat ile siyasetin buluştuğu bir yapımdı. Bu oyuni Fo’nun babası gibi bir demiryolu işçisi olan anarşist Giuseppe Pinelli’nin öyküsünü anlatıyordu. Pinelli Piazza Fonta’nın bombalanmasına karıştığı gerekçesiyle tutuklanıyor ve Milano emniyetinde sorgulanırken üçüncü kattan düşüyordu. Sonraki yıllarda Milano’da Ciak ve Carcano tiyatrolarında oyunlarını sahneleme olanağı buldular. 2012’ye kadar Milano’da kimseden ne bir ses ses çıktı ne bir öneri geldi.  Ta ki 2012’de Palazzo Reale’de ziyarete açılan “Dario Fo a Milano” sergisine kadar...

Dario Fo artık yok. Milano’da Ospedale Sacco’daki odasında şarkı söyleyerek yaşama veda etti. 90 yaşındaydı. Bugün yas ilan edilen Milano, Dario Fo’nun hayatıydı. Bu şehri hem çok sevdi  hem çok eleştirdi. Fo, ateistti. Cenaze töreni, Duomo meydanında  laik bir törenle gerçekleşecek. Ciao, Dario Fo.

asli.kayabal@hotmailcom