Cehalete çözüm: Yüksek sesle kitap okumak!..

İtalyanlar kitap okumayı pek sevmiyor. Avrupa’da en az kitap okunan ülkelerden biri Çizme. Televizyonun karşısına kurulup saatlerce dizi seyretmeyi, Sanremo müzik festivalini izlemeyi öykü, roman okumaya tercih ediyorlar. Çeşitli kanallarda gözümün takıldığı bilgi yarışmalarında birçok gencin Norveç’in başkentini söylemeyecek düzeyde genel kültürden yoksun olmaları da sorunun başka bir boyutu...

Kitap, bir obje olarak ilgilerini çekiyor İtalyanların. Ama okumak pek umurlarında değil. Televizyon karşısında zaman geçirenler, okuma alışkanlığı edinmedikleri için çoğu kez okudukları metni de anlamıyor. Sonuçta cehalet alıp başını gidiyor.  

Matematikçi Pier Giorgio Odifreddi, geçtiğimiz yıl İtalya’da toplumun yüzde 95’i aptal diye yazmıştı. Aptallığı bir yana bırakırsak, kitap okumamak, sunulan metni anlamamak, yorum yapamamak ülkede bilgi eksikliğinin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor.  

'OKUMAK İÇİN MİLANO PAKTI'

Bu sorunun yetişkin nüfusla sınırlı olduğunu sanmayın, gençler ve çocuklar arasında da kitap okuma alışkanlığı tehlike çanları çalıyor. Bu tehlikeyi göz ardı etmeyen Milano belediyesi, “Okumak İçin Milano Paktı” başlıklı bir projeyi hayata geçirmeye başladı.

Bu proje kitap sevgisi ve okuma alışkanlığını yaymayı öngörüyor. Milano belediyesi kamu kurumları ve gönüllü vatandaş işbirliğiyle okuma uğraşını cehaletle mücadelede stratejik bir kaynak görüyor.

Kitap ve yayın dünyasının başkenti Milano, nisan ayında düzenlenecek uluslararası boyuttaki ilk kitap fuarı “Tempo di Libri"ye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Milano belediyesine ulaşan raporlarda 2014’de kitap okurlarının önemli bir ölçüde düştüğü gözlendi. Bu düşüş 2000’lerde başladı denilse de okur kaybı 2010’da doruk noktasına ulaştı. Son bir yılda bir kitap okuduğunu söyleyenler yüzde 41,4 düzeyinde. Bu rakam 2012'de yüzde 46, 2013’de ise yüzde 43’le ifade ediliyordu.

DÖRT YILDA 2,6 MİLYON OKUR KAYBI

Kitap okuma alışkanlığını yitirenler arasında çocuklar ve gençler baş sırada. 2013’te 6-10 yaş grubunda kitap okuyan çocukların kotası yüzde 49,3 iken 2014’de bu rakam yüzde 44,6’ya geriledi. 11-14 yaş grubunda 2013 yılı kotası yüzde 57,2 iken 2014’de yüzde 53,2 ile ifade edildi. 20-24 yaş grubu genç okurlar arasında 2013 yılı kotası yüzde 49,8 iken 2014’de bu rakam yüzde 45,6 diye tanımlandı. Yayım dünyasının sözcülerine bakılırsa sabit okurlar temelde kalıcı olsalar da geri kalan okurlar bütünüyle çöktü. Sözün kısası İtalya, 2010-2014 yılları arasında 2,6 milyon okur kaybetti, bu da toplam okurların yaklaşık yüzde 10’u.

Okurların kan kaybına uğradığı İtalya’da taze kan arayışına giren Milano belediyesi okuma alışkanlığını yaymak için kolları sıvadı. Bu kültürel reform, gönüllü vatandaşlar ve kurumlar işbirliğiyle kitap alma ve okuma alışkınlığını 7’den 70’e her kesimden okura ulaştırmayı hedefliyor. Yüksek sesle kitap okuma grupları, bir tek ana ve ilköğretim okullarıyla sınırlı değil, reform, kitap alışkanlığını hastaneler, cezaevleri, görme özürlüler, yaşlılar, mültecilerin konuk edildiği merkezler gibi toplumun çeşitli kesimlerine ulaştırmayı tasarlıyor.

Kitap okumayı seven vatandaşara çağrıda bulunan Milano belediyesi, ücretsiz düzenlediği kurslarda yüksek sesle kitap okuma tekniğini öğreterek adım attı. Bu yönde ilk girişim 2003’de İspanya’da gerçekleştirildi. Kültürel cehalete karşı başlatılan bu uygulama İspanya’da başarılı sonuçlar verdi. İtalya’da Milano’dan önce İspanyol modelini örnek alan girişimler, Biella, Ravenna, Nuoro, Lecce ve Siracusa’da atıldı. 

400 GÖNÜLLÜ, KİTAP OKUYOR

Milano’da kitap okuma alışkanlığını yaymayı gözeten proje kütüphaneler, yayınevleri, kitaplıklar, yazarlar, okurlar, okullar, dernekler, üniversiteler ve vakıfları buluşturuyor. Hem bireysel hem toplumsal düzeyde bilgisiz bir topluma son demek için yaşama geçirilen proje 400 gönüllünün katkısıyla cehalete son vermeyi hedefliyor.

Güç bir dönemden geçen Türkiye’de de bilgisiz topluma hayır demek için benzer bir kültürel proje yaşama geçirilebilir. Yüksek sesle okuma alışkanlığı ana ve ilköğretim okullarından cezaevlerine, hastanelerden üniversitelere, görme özürlülere ve yaşlıların konuk edildiği merkezlere taşınabilir.

Akademisyenlerin görevden uzaklaştırıldığı, polisin saldırısına uğradığı, yerlerde sürüklendiği bir Türkiye’de bu projeyi uygulamak güç olsa da cehaletin önünün bilgi toplumu yaratmakla kesileceğine inanıyorum. Bu yönde gönüllü vatandaşlardan yayınevlerine derneklerden kütüphanelere ve ülkenin ve çocukların geleceğini düşünen herkese önemli bir görev düşüyor.

 

[email protected]