Tüm Ölüler Lorca’ydı

Büyük Bir İsmin Küçük Bir Şehirde Ölümü

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - İTALYA Yazıları

İspanyol şair Federico Garcia Lorca’nın öldürülmesinin üzerinden 75 yıl geçmesine karşın Granada’da Alfacar’da işlenen cinayetin üzerindeki sır perdesi kalkmıyor. Lorca’nın en küçük erkek kardeşi Francisco’nun kızı Laura Garcia Lorca, La Repubblica gazetesinin Venerdi ekinde Marco Cicala’nın kendisiyle yaptığı söyleşide “Lorca’nın öldürülmesi küçük bir şehirde işlenen büyük bir cinayetti, ardından karanlık bir efsane doğdu” diye yorumluyor Lorca cinayetini.


İspanyol şair 1936 yılı ağustos ayında Franco’ya bağlı faşist gruplarca kurşuna dizildi. Cinayet Alfacar’da işlendi. Lorca’yla birlikte Dioscoro Galindo Gonzales, Francisco Galadi ve Joaquin Arcollas Cabezas da öldürüldü. Bu karanlık cinayete kurban gidenlerin cesetlerine hiç ulaşılamadı. Lorca’nın cansız bedeni nerede saklı kaldı? Granada’nın arka tarafında esintili Viznar’da cam ağaçlarının altında mıydı? Ya da Alfacar’ın çevresinde terkedilen kuyulara mı terk edilmişti?

Lorca cinayeti konusunda o kadar çok şey yazılıp çizildi ki, en son iki yıl önce bu karanlık ölümlere sahne olan bölgede medyatik bir kazı çalışması başlatıldı. Doktorlar, tarihçiler, coğrafyacılar ve arkeologlardan oluşan bilim insanlarının katıldığı kazı Lorca’nın kemiklerine ulaşmayı hedefliyordu. Her bir alan didik didik kazıldı ama hiçbir sonuç sağlanamadı... Lorca’yla birlikte öldürülenlerden de en küçük bir iz yoktu.

Lorca cinayeti 75 yıldır çözülemezken Granada’da İspanyol şairin adına kurulan Lorca Merkezi’nin öyküsü de bir karabasana dönüştü. Şairin yeğeni Laura Garcia Lorca şöyle özetliyor olan biteni “Lorca Merkezi, 4.500 metrekarelik bir akan üzerine kuruldu. Proje için öngörülen bütçe 22 milyon avroydu. Projenin yöneticileri Meksikalı ve Slovenyalı mimarlardan oluşan bir ekip. Merkezde bir tiyatro, oditoryum, büyük bir sergi salonu, Lorca’ya ait 5 bin elyazma eseri koruma altına alan bir kütüphane, atölye mekanları yer alıyor. Her şey hazır olmasına hazır ama merkez bir türlü hizmete açılmıyor. Resmi açılış 2010 yazında gerçekleşecekti ama olmadı. Neden? Lorca Merkezi için ayrılan bütçenin yüzde 25’ini Endülüs yerel yönetimi karşıladı. Geri kalan yüzde 75’lik destek de Avrupa Birliği’nden geldi. Ancak AB’den gelen fonları öngörülen zaman dilimi içinde değerlendiremedik, Arkeolojik engeller işlerin ağır yürümesine neden oldu. Merkezin kapılarını açabilmesi için bazı özel izinler ve 5 milyon avroya gerek var” şeklinde açıkladı.

Bir söylentiye göre Lorca Merkezi’ndeki işlerin durma noktasına gelmesinde şairin ailesinin Lorca’nın mezarının aranması için olur vermesi de etkili oldu. Ancak Lorca ailesinin Zapatero hükümetinin girişimiyle başlatılan mezar arama işine sıcak bakmadığı hatta karşı olduğu da aktarılıyor.

Laura Lorca, “Federico’nun kemikleri nerede olursa olsun kendisiyle birlikte öldürülen başkalarının yanında sonsuz uykusunda. Bütün ölüler eşittir. Neden birinin kemikleri öne çıksın da ötekiler unutulsun?" diyor.

Şair Lorca ile birlikte kurşuna dizilerek öldürülen öteki üç Franco karşıtının aileleri kazı çalışmaları devam etsin istese de 2009’da başlatılan kazı çalışmaları durduruldu, Gelecek seçimleri merkez sağ kazanınca Lorca cinayetini aydınlatmak için yapılan kazı da rafa kaldırılacak.

‘Mezar açmak, yarayı kapatmak gibi’
Yeğen Laura Garcia’ya göre Federico Garcia Lorca’nın nerede gömüldüğünü aramaktansa arşivlerde araştırma yaparak yeni bazı ipuçlarına ulaşmak daha mantıklı. “Ben kişisel olarak bir mezarı açmanın bir yarayı kapatmak anlamına geldiğini düşünüyorum” diyor Laura Lorca.

Amcasının adını taşıyan Lorca Merkezi’nin yöneticisi yeğen Laura, daha önce sanatçı ve gazeteciydi. Laura Federico’nun en küçük erkek kardeşi Francisco’nun kızı. Federico Lorca yazdığı tüm yazıları okuması için önce kardeşi Francisco’ya veriyordu, Savaş sonrası dönemde Francisco ABD’ye göç etti, Laura 1954’de New York’ta dünyaya geldi.

Laura Lorca, Federico Lorca hakkında evde çok fazla konuşulmadığını anlatıyor, “Lorca hakkında çok az konuşulurdu ama konu olduğunda da büyük bir hüzün kaplardı herkesi. Eşcinselliği konuşulmazdı, anne babam eşcinsellere karşı olduğu için değil elbette , ama başka bir kuşağın temsilcileri olduklarından cinsellikle ilgili konular konuşulmazdı.”

İspanyol şair Lorca ile Granada şehri arasındaki ilişki konusunda söz yine Laura Lorca’da, “Granada, Lorca’nın sıkça gidip geri döndüğü bir kentti, Ölümünden önceki son gidişi dışında… Ailesini ziyaret etmek için gitmişti. Ama faşist yönetim onu tatilde takip etti ve yaşamına son verdi. Lorca’nın tutkusu ve ölümü konusunda yüzlerce kitap yazıldı, En son çıkan kitap, araştırmacı Miguel Caballero Perez’in yazdığı ‘Federico Garcia Lorca’nın Yaşamının Son Onüç Saat”. Bu kitapta Perez Lorca’nın 13-16 ağustos 1936 günleri arasında tutuklandığını yazıyor.”

16 ağustos 1936 gecesi. Bir grup Franco yanlısı Lorca’yı cinayetlerin işlendiği Viznar ile Alfacar kasabaları arasındaki bölgeye götürüyor. Franko yanlısı dostları olduğu bilinen Rosales ailesinin evinde saklanan Lorca’yı kim ele verdi? Lorca götürülürken üzerinde pijama ve bohem bir şekilde bağladığı bir kravat vardı,

Yeğen Laura Lorca, “Siyasi bir cinayetti” demekle yetiniyor, “İspanyol taşrasında, küçük bir kentte büyük bir isim öldürüldü.”

1950’li yılların başlarında İspanyol edebiyatı araştırmacısı İngiliz Gerald Brenan, “İspanya’nın Çehresi” adli kitabında cinayetin işlendiği kasabalar konusunda ilk bilgileri verirken bu yerleşimlerde sırlar ve şüphelerin örttüğü perdeyi aralamaya çalıştı. Lorca ve üç Franco karşıtının kurşuna dizildiği kasabalar, bugün de kaderlerine terk edilmiş durumda. Marco Cicala’nın gözlemlediği gibi “Afrika’dan esen sıcak rüzgarda öğle üzeri sokakta dolaşan kimse yok. Bir tek iplere asılı çamaşırlar ve sirke sinekleri göze çarpıyor,”

Lorca ve üç Franco karşıtının kurşuna dizilerek öldürülmelerinin anısına Alfacar’daki anıt mezarın üzerine ise şu not düşülmüş, “Tüm Ölüler Lorca’ydı/18 Ağustos 2002”