'Bor pazarı'nı yeniden kuruyorlar

Geçtiğimiz haftalarda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklamalarıyla hükümetin gündeminde, Türkiye'nin en önemli zenginliklerinden olan borlarda yeni bir özelleştirme girişiminin olduğu ortaya çıktı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan uygun görüşü alınırsa, bor faaliyetlerini yürüten Eti Maden'e ait sülfirik ve borik asit fabrikalarının özelleştirileceği açıklandı.

Türkiye bir savaşın kıyısına getirilmiş ve seçim takvimi işlemeye başlamışken, hükümetin borları özel sektöre açmak için ince hesaplar peşinde koşmasının tek bir anlamı olabilir.

AKP hükümeti, iktidar olduğu günden beri yerli ve yabancı sermayeye diyet ödüyor, iktidarını özelleştirmeler, kamu-özel işbirliği projeleri ve “yapısal reformlar” yoluyla sermayeye aktardığı kaynaklar aracılığıyla konsolide ediyor.

Hal böyle olunca, kamuoyunun son derece hassas olduğu bor zenginliklerinin yerli ve yabancı sermayeye devredilmesi konusunda dahi niyetlerinden vazgeçmiyor.

AKP'nin 2002 yılında yayınladığı seçim beyannamesinde, kamu elindeki tüm madenlerin aşamalı olarak özelleştirileceği yazıyordu. Bor gibi stratejik nitelikteki madenlerde ise “farklı” özelleştirme metotlarının uygulanacağı belirtiliyordu. Kısacası, borlarda özelleştirme AKP'nin 12 yıl önce girdiği ilk seçimlerde öne çıkan vaatlerinden birisidir.

2015 yılındaki genel seçimler öncesi, AKP bu vaadini tazelemeye hazırlanıyor. Fakat Maliye Bakanı tarafından açıklanan özelleştirme planına, kağıt üzerinde dahi olsa, hiçbir geçerli gerekçe uydurumazlar.

Borları değil, Eti Maden'in işlettiği borikasit ve sülfirikasit fabrikalarını özelleştirdiklerini iddia edecekler. Borlarda önceki özelleştirme girişimlerinde olduğu gibi, bor madenlerinin ruhsatının devlette kalacağı ve bor kimyasalları üretimini yine devletin yapacağını söyleyecekler. Fakat bor madenlerinin işletilmesi ve bor kimyasalları üretiminde, hammadde güvenilirliğinin çok önemli olduğu biliniyor. Asit fabrikalarının özel sektöre devredilmesi, borlarda hammadde üretiminin bir kısmının sermayeye açılması anlamına gelecek ve borlarda özelleştirmenin ilk adımı olacak.

Bor madenlerini işleten ve bor kimyasallarını üreten kamu kuruluşu Eti Maden, halen dünya bor rezervlerinin yüzde 72'sini elinde bulunduruyor. Bor üretim kapasitesinin de yaklaşık yüzde 40'ına sahip. Dünyada pazar payı ise yüzde 47 düzeyinde. Eti Maden, rezerv, üretim kapasitesi ve pazar payında açık ara dünya lideri.

Eti Maden'in dünya pazarında, özelleştirme dışında herhangi bir “strateji” ile geriletilemeyecek bu konumu başta dev maden tekelleri olmak üzere, yabancı sermayeyi fazlasıyla rahatsız ediyor. Öte yandan, başta yandaşlar olmak üzere yerli sermaye grupları da bu garanti pastadan pay istiyorlar.

Eti Maden'in bor üretim kapasitesi ve pazar payında en büyük rakibi, İngiltere-Avustralya merkezli Rio Tinto'nun iştiraki Rio Tinto Borax. Avustralya merkezli BHP Billiton ise Türkiye'deki bor rezervlerine olan ilgisini hiç gizlemiyor.

16 Haziran 2005 tarihinde Avustralya'da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ve Avustralya Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma”da potansiyel yatırımcı olarak BHP Billiton şirketinin Türkiye'nin İzmir bölgesindeki boratların madenciliği, işlenmesi, zenginleştirilmesi ve pazarlanmasına ilişkin uzun vadeli planları olduğu belirtiliyor. İki ülke arasında çeşitli başlıklarda işbirliğini içeren bu anlaşma, 2009 yılında TBMM'de kabul edilmiş ve yürürlüğe girmişti.

Görüldüğü gibi, dünyanın en büyük madencilik tekeli BHP Billiton ile üçüncü sıradaki Rio Tinto'nun Türkiye'deki bor madenleri ile ilgili gelişmeleri yalnızca izlediklerini düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır.

AKP hükümetinin borlara ilişkin niyetleri ile yerli-yabancı sermayenin istekleri çakışınca, takvimden hiç düşmeyen bir özelleştirme gündemi ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdı.

Nitekim, bor madenlerinin aranması ve işletilmesinin devlet eliyle yapılmasını düzenleyen 2840 Sayılı Kanun'un ilgili maddesini 2012 yılında değiştirmeye çalıştılar. Borda hizmet alımının önünü açmak istediler, düzenlemeyi hedefledikleri gibi çıkarmayı başaramadılar.

Şimdi Eti Maden'e ait Bandırma ve Emet'teki asit fabrikalarını özelleştirmeye hazırlanıyorlar. Ancak, borların özelleştirilmesinde benimsenen ince stratejinin, başta Eti Maden işçisi olmak üzere hiç kimseyi bu adıma ikna etmeye yetmeyeceğini biliyoruz. Karşılarında halkı bulacaklar.