Suç, ceza, vicdan denklemi

Sosyal medyada dolaşıp duruyor şu sıra, sanki bir hukuk sorunuymuş gibi bakılıyor baklava çalan çocukların mahkûmiyetiyle, ayakkabı kutularından milyonlar çıkanların tahliyesindeki eşitsizliğe. Nitelikte denk sayıp, “suç ve ceza”daki niceliğe takılıyor akıllar ve buradan bir “adaletsizlik” isyanına sıçranıyor.

Bu “vicdani kanaat”le konuya eğilme, önce bir duyarlılık gösterme ve haksızlığı kabullenmeme algısına yol açıyor. Bir yönüyle gerçekten öyle olsa da o isyanın mantıksal ve sosyal sonucuna varmasını, bir noktayı atlayarak önlüyor:
Karnı açlarla gözü açlar arasındaki eşitsizlik denkleminin kaynağını.

Oysa, bu durum, hukuk, adalet skandalından ibaret olsa, sistemi yerinden oynatmadan telafisi mümkün olabilirdi. Diyelim, yargısal vicdan harekete geçer, çocukları olması gerektiği gibi mazur görür ve salıverir, tarihin en büyük yolsuzluğunu yapanları da ağır cezalara çarptırırdı.
Ama toplumsal vicdan, karnı açlarla gözü açlar arasındaki eşitsizliğin, bir “suç ve ceza” orantısının devreye girerek giderilmesiyle yetinebilir miydi?
Ortada aç çocuklar ve tok devletlûlar dururken?

Birinin diğerinin kaçınılmaz sonucu olduğu gerçeğinin üzerinden atlanarak?
Bir adım daha atsak ve bu “gözü aç”ların kutularından ayakkabı çıktığını varsaysak, canı bir dilim baklava çektiğinde onu çalmak zorunda olan çocuklara da hoşgörüyle yaklaşılsa, ne değişirdi?
Açlık ve yoksullukla, mide fesadına uğratacak tokluk yerli yerinde kalırdı.

Denklemi doğru kurma çağrımız bu yüzdendir.
Hukuk değildir ki burada adaletsizliğin kaynağı. Hukuk, toplumsal adaletsizliğin görünen çıktısından ibarettir. Bir sistemi yansıtır. O sistemin gereğini yerine getirir.
O yüzden, vicdan, yalnız davalardaki orantısızlıktan değil, aslolarak sosyal gerçeklikteki orantısızlıktan rahatsız olmalıdır.
Çalıp çırpma, rüşvet, yolsuzluk, buzdağının görünen kısmıdır. Temelinde, bir dilim baklava çalmaya itilen çocuklara sokaklarda rastlamamız vardır.
* * *
Bu konuyla sınırlayarak söyleyelim, önümüzdeki seçimde, “suç ve ceza” orantısının ötesinde bir şey oylanacak. Açlık-tokluk kavramları karşısında insan vicdanı oylanacak.
Yılmaz Güney’in ilk mahkûmiyetini alışına yol açan yazısının konusu, “üç bilinmeyenli eşitsizlik denklemi”ydi.
Bilinmeyen elemanı yoktu denklemin, sadece yerine oturtmak gerekiyordu.

Bu seçim, bunu ne kadar başarabildiğimizi gösterecek.
Partiler arasında bir tercih değil söz konusu olan. Cezalarda orantıyı tutturma, yolsuzluğu dizginleme, çocukların yanağından bir makas alma vaadinde bulunanlar dahil, bu denklemi bozup bozamayacağına bakarak sandığa gitmeli vicdan.

Diyoruz ya, iki partilidir bu seçim diye. Eşitsizlik sisteminin “kalbe karanfil ruhu damlatma” iddialılarıyla birlikte bütün partileri ve bu denklemi ortadan kaldırabilecek tek bir parti arasında geçecek.

Hoşgörüyle bakılıp salıverilen değil, o baklavayı çalmadan yiyebilecek çocukların, Renan Bilek’in dediği gibi, ayakkabı kutularından cd’ler, kitaplar, biblolar çıkanların toplumunu özleyenler, arayanlar, sandık başına bu bilinçle gitmeli.
Seçimlere hayır kurumlarının değil partilerin katılması, bir sosyal örgütlenme hatası olmayıp, apaçık bir gerçekliğe işaret etmektendir.
Partiler nezdinde sistemler oylanacak. Denklemler, eşitsizlikler oylanacak. Vicdan oy kullanacak.

Çocuklara cezayı, yiyici namussuzlara tahliyeyi içi kaldırmayan insanlaradır sözümüz. Yazıklanmakla birine, öfkelenmekle diğerine yetinmeyin. Bir bütünün sebep ve sonucudur kabullenemediğiniz. Şu partiyi, bu partiyi isteyip istemediğinizi değil, bu bütünü reddedip etmediğinizi göstereceksiniz.
Bu seçim, kentlerin, ilçelerin yönetimiyle sınırlı bir yerellikte değildir, adaylarına oy verdiğiniz partiler nezdinde, nasıl bir sistem istediğinizin beyanıdır.

Vicdan, her sandıkta, bütün türevleriyle eşitsizliğin yanında kalanların kapitalizmiyle, barbarlığın önüne insanlık seti çeken sosyalizm karşısında sorgudadır.

Yalnızca bir parti, çocukları açlıktan, toplumu yiyicilerden aynı denklikle kurtarır. Çünkü yalnızca bir parti, bu vicdanları yaralayan sistem bütününün alternatifidir.

Yalnızca bir parti, çocuklara hiç açlık kalmayana kadar aç kalmayı göze alanların bayrağını taşımaktadır…