CHP Kadrolarının Kişilik Testi

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu geçiyor CHP’nin başına. Kamer Genç’ten Rahşan Ecevit’e, kırgın ve küskünlerden farklı partilerin Kılıçdaroğluseverlerine kadar yayılan bir bahar temizliği sonrası keyfi var bu cenahta. soL yazarları, sosyalistlerin arasında bile bazı hayırhah tutumlara yol açan bu süreci, değişik yönleriyle ve sınıf bakış açısıyla değerlendirdiler ve şişirilen bu balonun havasını aldılarsa da, bu, genel yaklaşımın halen bu minvalde olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmiyor tabii. Partilerin programlarına değil, liderlerine göre konumlanılmasının bu kadar yaygın olduğu bir ülkede, siyasal olgunlaşma ürünü analizler yapılmasını, yapılanların değerlendirilebilmesini beklememek lazım.

Yalnız, Kılıçdaroğlu’nun temsilciliğine soyunduğu ekonomi ve siyaset hattının niteliğine ilişkin “emekten yana olacak, sosyal devletçi olacak, işsizliği çözecek” türü kof ve altı boş söylemlerin, “hangi programla, hangi sosyal tabana dayanarak” gibi sorulara teğet bile geçmeden, sadece kişiliğine referanslarla ortaya atıldığı koşullarda, Baykal’ın tasfiyesiyle sonuçlanan gelişmelerdeki “insanlar” faktörüne de bir değinmek kaçınılmaz oluyor. Madem tali ve esas bu kadar umursanmaz olmuş, biz de öyle yapalım bir de.

Kılıçdaroğlu ve CHP kurmayları, nasıl bir kişilik sınavından geçtiler? Hatırlayalım: CHP Kongresi’ne günler kala, Deniz Baykal ile Nesrin Baytok’un yer aldığı iddia edilen bir video kaydı, internete düştü. İlk açıklamalar, bu “ahlaksız komployu” kınadıkları ve genel başkanlarının arkasında dimdik durdukları yönündeydi. Baykal istifa kararı aldığında, gözyaşlarına boğuldu o kadrolar. “Gitme!” dediler. Gençler açlık grevine kalkıştı. Sonra bunların azaldığını gördük. Baykal, istifayı bir güvenoyu tazeleme aracı olarak kullanma ve yeniden göreve çağrılma beklentisindeyken, gördü ki, kazın ayağı öyle değil. Tayyip Erdoğan’ın, “sen içindeki Brütüs’lere, timsah gözyaşı dökenlere bak” diyebileceği bir manzarayla sarsıldı. Alkışlar tezahüratlarla, Baykal çiziliverdi ve Kılıçdaroğluculuk aldı yürüdü. Baykal’a da, evin artık işe yaramaz büyüklerine yapıldığı türden bir “hürmetle meşgale” rolü biçildi.

Burada bir kişilik testi var. Bir siyaset tarzı dışavurumu var. Önemli olan, Baykal, Kılıçdaroğlu filan değil. Burada, Türkiye’nin kaderi üzerinde etkili olacağı söylenen bir partinin, profili var.

Basitçe akıl yürütelim. Görüntüler piyasaya sürüldüğünde, ilk tepki, iktidar kanadının Baykal üzerinden CHP’yi yıpratma tezgâhı olduğundan hareket ediyordu. Doğrusu ya, Erdoğan’ın, yatıp kalkıp varlığına duacı olduğu, bulunmaz nimet dediği bir muhalifi neden tasfiye etmek isteyeceği sorusu da akıllara gelmiyor değildi. CHP etkisizleştirilmek isteniyorsa, bunun Baykal’dan daha münasip bir aracı olabilir miydi? Genel Başkan’ın bir “ahlak zafiyeti”yle vurulmasıyla, CHP’nin duman edileceği gibi naif bir varsayımdan yola çıkılmış olabilir miydi? “Komplo”nun adresi iktidar olarak kalsa da, bu sorular da ufak ufak zihinlerde dolanır olmuştu. Sonrasında, tek tük “istifa etmeli” mırıltılarının, istifanın gerçekleşmesinin sevinçle karşılanır oluşuyla, “sallantılı”ların değil, genelin arzusunu yansıttığı görüldü. İktidar odaklı bir “komplo”nun başarıya ulaşmasını kabul müydü bu? “Genel başkanımıza karşı ahlaksız saldırı” diye kükreyenler, ne çabuk teslim bayrağı çekmişlerdi öyle?

İşin, “iktidar komplosu”na karşı yere serilinmesi noktasında, CHP kurmaylarının kişilik testinin verdiği sonuç bu.

Sonra, bir “derin CHP” tezgâhından bahsedilir oldu bunlar yaşandıkça. Baykal’ın iç muhaliflerinin, partiye bir değişim gerektiğini söyleyenlerin, başvurduğu bir yöntemdi belki de bu görüntülerin servis edilmesi. Garibim Baykal, istifa ettiği andan başlayarak öyle bir siliniverdi ve Kılıçdaroğlu öyle bir hazır kıta beklediğini gösterdi ki, Kılıçdaroğlu kongrede genel başkan adayı olacağını açıklar açıklamaz öyle bir destek silsilesi geldi ki, bu olasılık, “iktidar komplosu”ndan çok daha güçlü bir argümana dönüştü.

Kendi genel başkanlarına karşı, “ahlaksız saldırı”nın faili olabilecekleri olasılığına hiç de uzak durmayan CHP kadrolarının, bu noktadaki kişilik testinin sonucu da bu.

İktidar partisinden ya da kendi partilerinden tezgâhlanmış olsun, sonuçta Baykal’ın partiden tasfiyesiyle sonuçlanan bir durum var ortada diyelim, bunun üzerinde duralım kadrolar açısından. Girişte söylediğimiz havadan görüldüğü gibi, “hayırlara vesile” olmuştur bu video ve istifa. Şimdi CHP oylarını yükseltebilir, daha “emekten yana” filan bir çizgi izleyebilir. Baykal yükünden kurtulmuştur nihayet parti.

Kişilik testinden, iktidar oyununu kabullenmek ya da oyunu sahnelemek gibi şeylerden çok daha zayıf bir puan alacakları nokta da budur kadroların. “Lider sultası” karşısında sesini çıkaramamak, Baykal eliyle inşa edilen politikalara itiraz edememek, parti içinde muhalefet yürütememekle malul olduklarının ilanıdır. Ortalığa çıkmaları için, böyle görüntülere, bir tezgâha, bir istifaya muhtaç olduklarının ilanı.

Kişiliksizliklerini sergilemesi açısından CHP önderlerinin test sonucu budur.

Şimdi, böyle bir partinin başına geçen böyle bir liderin, “temiz, dürüst, emeğe saygılı” siyaset inşa etmesini izleyeceğiz. Nasıl bir ekonomik ve siyasi programın uygulayıcısı olacakları üzerinde çok duruldu. Bu da, bunları nasıl kişiliklerle yürütecekleri açısından bakış olsun...

Kılıçdaroğlu, bugün CHP Genel Başkanı olacak. Kişilik özellikleri samimiyet, dürüstlük, halka yakınlık olarak tanımlanıyor. Doğru olabilir, şahsen sempatik de geliyor, ne yalan söyleyeyim. Ama, ahlak ve siyaset tarzı da sınıfsaldır. CHP’den kir akarken, Kılıçdaroğlu misk-ü amber koksa ne yazar. Rotası belli geminin kaptanı... Faşizmi Hitler’in “kötü adam”lığıyla açıklayanlar, Kılıçdaroğlu’yla da sosyal demokrasiyi aklayabilirler, işin burasına aklımız ermez. Sadece, bir tekil örnekte karakterlerini sergileyenlerin partisinin başına gelebildiğini söyler, geçeriz.

Son olarak, değinmeden geçmeyelim. CHP’nin emek karşıtı, sermaye ve emperyalizme bağımlı yapısı net olarak bilinmekteyken, sistemin stabilizasyonu görevi açıkken, partinin başına geçen bir isimle çok şeyin değişeceği hayali kuranlar için söyleyelim: CHP, yeniden tanımlanmış misyonuyla, gelenin gideni aratacağı bir rotaya giriyor. Tasfiye edilen sadece Baykal değil, bütün yozlaştırılmışlığına, terk edilmişliğine karşın, bir imaj olarak üzerinde kalmış “kuruluş dönemi” öğeleri olacaktır. “Tutucu, kalıpçı” dedikleri yönlerin törpülenmesinden, “daha çağdaş” olmaktan kasıt budur. Maalesef, “ülkeyi saran” bu sevinç yumağının sebebi de budur.