Yeni Ortaçağ’ın yumurta kafaları

Yumurta Kafa otururken duvarda,

Yuvarlanıp düşüvermiş aşağıya

Kralın tüm atları ve adamları,

Bir daha toplayamamış Yumurta Kafa’yı. 

Bu, İngiliz dilindeki en bilinen tekerlemelerden bir tanesi. “Yumurta Kafa”nın orijinali Humpty Dumpty.

Tekerlemenin kökeni, tam olarak ne zaman ortaya çıktığı, politik bir bağlamı olup olmadığı ya da tarihsel bir olaya atıf yapıp yapmadığı bilinmiyor. Ama bu konuda türlü rivayetler mevcut.

En ünlü iki rivayetten birine göre Yumurta Kafa, Tudor hanedanının gaspçı kralı Üçüncü Richard. Shakespeare ünlü oyununda gaspçı kralı bodur, kambur bir zorba olarak resmediyor. “Humpty”nin buradan geldiğini ileri sürenler var. Ordusu daha kalabalık olmasına karşın kaybedip canından olduğu Bosworth Savaşı’nda bindiği atın adınınsa “Duvar” olduğu rivayet ediliyor. 

Bir diğer popüler rivayetse 1648 İngiliz İç Savaşı sırasında Colchester Kuşatmasında, kenti savunan kraliyet yanlılarının kullandığı toplardan birine “Humpty Dumpty” lakabının verildiği. Rivayete göre surlar üzerine yerleştirilen “Humpty Dumpty”, parlamentarist birliklere epeyce kayıp verdirdikten sonra yere düşmüş ve kralın tüm adamları ve atlılarının çabasına rağmen yeniden yerine konulamayınca kentin kapıları parlamentaristlere açılmış.

Bu hikayelerin gerçekle bir bağı olup olmadığını söylemek zor. Muhtemelen yok. Ama tekerleme hayli eski; büyük ihtimal Ortaçağ İngiltere’sinden geliyor. 

İçinde yaşadığımız Yeni Ortaçağ’daysa sağda solda duvarların yükseldiğini ve bu duvarların üzerine çıkıp aşağı düşüveren Yumurta Kafaların eksik olmadığını sadece rivayet etmiyor, bizzat tecrübe ediyoruz. Demek ki Yeni Ortaçağ sadece duvarlarıyla değil Yumurta Kafalarıyla da geldi. 

Bu hafta bunlardan ikisinin duvarla imtihanını izledik örneğin. 

Meksika sınırına duvar örmek, bunlardan birincisinin, ABD Başkanı’nın, seçimlerdeki en popüler vaadiydi. Yalnızca duvar vaat etmiyor, duvarın parasını da Meksikalılardan alacağını söylüyordu. 

Ancak iki gün önce özel kalemi John Kelly, Demokrat Partili vekillere Trump’ın duvarla ilgili vaatlerinin “eksik bilgiye dayandığını” söyledi. Kelly sonra da Washington Post’a “parasını Meksika’nın ödediği bir duvar olmayabilir” dedi. 

Bir hafta kadar önce de Başkan’ın danışmanlarından Kellyanne Conway, Trump’ın sınırda fiziksel bir duvarı gereksiz kılabilecek nehirler ve dağlar gibi bazı coğrafi engellerin bulunduğunu yeni öğrendiğini söylemişti. 

Anlaşılan Kelly’nin bahsettiği “eksik bilgi”, Bay Başkan’ın coğrafyasıyla alakalıymış. 

Yumurta Kafa, tabii ki bu duruma Twitter hesabından tepkisini gösterip, “Duvar duvardır, onu tasarladığım ilk günden bu yana ne değişti ne de başkalaştı” diye yazdı ve bu müthiş icadının parasını Meksika’ya ödeteceği konusundaki ısrarını sürdürdü. Ama duvardan düştü bir kere, artık toparlamaları zor.

Duvardan düşüp bir daha toparlanamayacak olanlardan diğeriyse bizim başımızda. 

O da sınıra duvarını yaptı, çıktı tepesine oradan Emevi Camii’ne baktı.

Afrin’e yönelik büyük operasyon için gün sayar, nereden nasıl vuracağımıza ilişkin derin stratejiler içinde boğulurken, pek kimsenin ilgisini çekmeyen bir haber düştü, Beyefendi’nin deyişiyle, evimizin içine kadar giren internetlere: Afrin’e yapılacak operasyon için on iki noktadaki sınır duvarları kaldırılıyor deniyordu. 

Sahi bu duvar niye yapılmıştı? 

Dışarıdan içeriye giremesinler diye. 

Giren girmiş zaten, üstelik şimdilerde daha çok içeriden dışarıya çıkmak gerekiyor. 

Uçmak da çözüm değil. Amerikan uçakları bizim buralardan rahat havalanıyor ama bizimkilerin uçabilmesi için önce Ruslardan izin almak gerekiyor. 

Bari şu Sincanlı Başkan, “Reis, Gökçek’in Ankara’ya koyduğu kapıları sınıra taşıyalım da operasyona gidecek kapımız olsun” deseydi. 

Peki Nâzım ne demişti? O duvar, duvarınız...