Sözcü ÖSO bayrağına dolandı

“Sınırımıza PKK bayrağının dikilmesine göz yumdular. Kına yakın!”

Sözcü’nün dünkü manşeti bu. Alt tarafta yan yana iki kare fotoğraf görüyoruz. Soldakinde Ceylanpınar’ın hemen karşısında bulunan Resulayn’da (Serekaniye), sınır kapısında dalgalanan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bayrağı var. Sağdakindeyse aynı yere YPG’nin bayrağı çekilmiş. Sözcü, soldaki fotoğrafın üzerine şunu yazmış: Perşembe günü Özgür Suriye Ordusu bayrağı vardı. Sağdaki fotoğrafın üzerine de şunu: Cuma günü bölücü PKK sınırımıza paçavrayı astı. Fotoğraf altı yazı da şöyle: Vicdan sızlatan tablo.

Muhtemelen bu manşeti hazırlayanların da çok iyi bildikleri birkaç olguyu da hatırlatalım: Üç gün öncesine kadar Serekaniye’ye ve sınır kapısına El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi ve Irak ve Levant İslam Devleti güçleri hakimdi. Cihatçılarla Kürtlerin oluşturduğu YPG arasındaki çatışmayı YPG kazandı ve sınır kapısını ele geçirdi. Sınıra diktikleri bayrak da YPG’nin bayrağı.

Bunun bir önemi yok ama doğru düzgün gazetecilik yapılacaksa, bunu da bir kenara not etmek gerek. Yani Sözcü, YPG’nin omurgasını PYD’nin oluşturduğunu, PYD’nin de PKK’nin Suriye kolu olduğunu veri olarak kabul ediyor. İyi, etsin. Ama hiç değilse haberin ayrıntısında o bayrağın PKK bayrağı olmadığını da söylesin.

Dediğim gibi bu, meselenin belki de en önemsiz boyutu.

Daha önemlisi şu: Sözcü, açıkça sınır kapısına çekilen ÖSO bayrağını meşrulaştırıyor. ÖSO bayrağının inip, YPG bayrağının göndere çekilmesine “vicdan sızlatan tablo” demek başka anlama gelmez. Haberin iç sayfadaki devamı da bu fotoğraftan ibarettir. Yani Sözcü’ye göre El Kaide ve ÖSO çeteleri, PKK’den daha “meşru”dur. Bu nedenle birinin sembolü “bayrak”, diğerininki “paçavra” oluveriyor birinin “bayrağı” gönderden inince “vicdanlar yaralanıyor”. Özetle Sözcü, kendisine göre “kötüler” arasında bir meşruiyet sıralaması yapma ihtiyacı görüyor ve bu durumda tercihinin kimden yana olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Bu mantıkla hazırlanmış bir manşetin, Davutoğlu’nun ya da Şamil Tayyar’ın önceki gün söylediklerine neden sahip çıkmadığıysa açıklanamaz. Zira AKP’nin muhteşem ikilisi, “PYD, Esed’in son kozu. Sınırın PYD tarafından kontrol edilmesine izin vermeyiz” yollu konuştular farklı yerlerde. Sınırın El Kaide tarafından kontrol edilmesineyse bir itirazları olmadığı açık. Onlar da ÖSO çetelerini, Kaideci fanatikleri meşru görüyor. Yani ÖSO bayrağının gönderden inmesi onların da “vicdanını sızlatıyor”.

Haziran Direnişi’yle birlikte medya, halk nezdinde karpuz gibi yarıldı. Bir tarafta “Ak-sever”ler öteki tarafta “halkın basını” var.
Ayrışma iyi olmasına iyi ama Sözcü, bu genellikte bir ayrımın ne denli naif olduğunu bir kez daha göstermiş oldu dünkü manşetiyle. Çünkü Türkiye’ye, bölgeye ve dünyaya emekçi sınıfların tarihsel çıkarlarını merkeze alarak bakmayanlar, yeni Osmanlıcılığın “Büyük Türkiye”sine bir ucundan yakalanıveriyor. Böylece “kına yakın” dedikleri AKP’yle birlikte kendilerini ÖSO bayrağına dolanmış buluyorlar.

Ne diyelim, ÖSO bayrağı göndere geri çekilirse, kınayı hep birlikte yakarsınız!