Kafası kıyak çünkü...

Alper Birdal'ın “Kafası kıyak çünkü...” başlıklı yazısı 28 Nisan 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Tayyip Efendi dün MÜSİAD Genel Kurulu’nda konuştu. Diline yine alkolü doladı bir ara ve şunları söyledi: “Üniversite kampüsünün içinde alkollü içki satılıyor. Böyle bir şey olur mu? Ondan sonra elinde bilgisayar olacağına alkolü alan öğrenci arkadaşına döner bıçağı ile saldırıyor. Kafası kıyak çünkü...”

Üniversitelerde satırları, döner bıçaklarını, sopaları son olarak Dicle Üniversitesi’nde, ardından İstanbul Üniversitesi’nde gördük. İslamcı toramanların sopayla, döner bıçağıyla solcu öğrencilere karşı akına gitmeden önce ne içtiklerini bilemem ama onun alkol olmadığına eminim.

Diğer yandan Tayyip Bey haklı kendisi gibi onların da kafası epey kıyak.

Zira kıyak kafalar çoğunlukla meyhaneden çıkmıyor. Oradan da çıkar, doğrudur. Ama genellikle topluma değil, kendisine ve yakın çevresine zarar verir. Çoğu zaman da zararsızdır. Ama camiden, mescitten, tekkeden, ocaktan çıkan kıyak kafaların sadece kendilerini zehirlediklerini söylemenin imkanı yok.

Üstelik her üniversite kampüsünün içerisinde içki satılmaz -bildiğim kadarıyla hiçbirinde satılmaz ya neyse- ama artık her üniversite kampüsünün içerisinde bunlardan bir tanesi var. Ne diyordu geçenlerde Diyanet İşleri Başkanı: Cami ve üniversite birbirine yakışan kurumlardır, her üniversiteye bir cami lazım. Yani AKP rejimi bu “kıyak kafalardan” daha fazla istiyor... Şehir şehir geziyorlar, her gün yeni bir tanesini açıyorlar. Üstelik öğrencilerle de yetinmiyorlar, hocalar da kıyak olsun istiyorlar.

Tayyip Efendi, mütedeyyin patronlara hitabına şöyle devam ediyor: “Anayasa’nın 58’inci maddesinde bize bu görev verildi. Alkolle mücadele devletin, parlamentonun görevidir.”

Pek güzel...

Devlete alkolle mücadele görevi verildiyse devlet neden yıllarca alkol üretti diye soracağım ama “işte sattık, satamadığımızı kapattık” diye yanıt verir, bir de üstüne “onlar hep statükocuların...” diye nutuk atarlar. O yüzden sormayacağım. Zaten sorulacak daha önemli sorular var.
Maksat kafaların kıyak olmasıyla mücadele etmekse, Anayasa’nın hatırlanacak daha bir sürü maddesi var. Dedik ya meyhaneden çıkan kıyak kafadan topluma zarar gelmez, tekkeden çıkandan gelir. Bira yerine ayran içenler her zaman çok sağlıklı olmuyor zira. O zaman Tayyip Efendi, 58’inci maddeye gelmeden önceki maddelerle ilgili ne yapmış, önce ondan bir bahsediversin.

Aslında etmiş de...

Şöyle demiş örneğin: “Bu ülkede, son derece detay konularda, yasaklamalar, kısıtlamalar, zulümler konusunda teşvik edici açıklamalar yapanların, son süreçte dut yemiş bülbüle döndüklerini de görüyorsunuz. İmam hatip okullarının, meslek liselerinin kapatılması konusunda sergiledikleri çabanın yüzde birini bu süreç için sergilemiyorlar. Kılık kıyafet yasaklarını desteklemek için yaptıklarının yüzde birini bu süreçte yapmıyorlar. Oysa bu sürecin sonunda kazanan millet olacak. Bu sürecin sonunda kazanan 76 milyon olacak. Bu sürecin sonunda kazanan, bu toprakların işvereni olacak.”
Şimdi oldu!

İnsanların içkisine karışan, her üniversiteye bir cami açmayı devlet politikası haline getiren, tekkeleri yeniden açtırmayı tartışan iktidarın başındaki zata göre bütün bunlara karşı çıkanlar “son derece detay konularla” uğraşıyor.

Önceki maddeler de teferruat demek ki ama 58’inci madde önemli. Aman yeni Anayasa’ya da koruyun, atlamayın.

Sonunu da pek güzel getirmiş Tayyip Bey: Bu sürecin sonunda kazanan bu toprakların patronları olacak.

Açıkça söyleyememiş, “benim derdim gençlerin kafasının kıyak olmasıyla değil, herkesin kafasının benimki gibi kıyak olmamasıyla” diye. Olsun ki, bu toprakların patronları kazansın.