Türk-İş Başkanı’na 
açık mektup

Sayın Türk-İş Başkanı, Ergün Atalay

Takdir edersiniz ki, kıdem tazminatı üzerine söylenen her söz işçilerin gündemine giriyor. Hele hele bu, ülkenin en büyük işçi konfederasyonunun başkanından geliyorsa, daha fazla dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz gün Karaman’da bir otelde yaptığınız konuşma ajanslara yansıdı. Vali ve Belediye Başkanı’nın da katıldığı bu toplantıda konfederasyonunuzun temsilcilerine, konuyla ilgili son gelişmeler hakkında bilgi vermişsiniz.

Vali ve belediye başkanından beklemiyorum ama galiba toplantıya katılan sendikacılar da ne kadar önemli, hatta tarihi açıklamalar yaptığınızı fark etmemiş. Ben fark ettim. İzninizle bu tanıklığımı sizinle ve bu mektubu okuyan işçilerle, kimi ayrıntılara girerek paylaşmak istiyorum.

Efendim, demişsiniz ki, “Üçlü Danışma Kurulu toplantısında Bakanlık bize bir sunum yaptı. Bu, Bakanlığın kendi hazırladığı sunum değildi. Taraflardan aldığı problemlerle 23 maddeyi alt alta sıralayan bir sunumdu.”

O sunum şu anda önümde duruyor. Kapağında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı logosu var. İçinde ise taşeronluk, kiralık işçilik, uzaktan çalışma ve kıdem tazminatı konusunda mevcut durum ile Bakanlık önerilerinin karşılaştırmalı tabloları bulunuyor.

Sizden Bakan’a, bu sunuma Bakanlık raporu süsünü kimlerin verdiğini yüz yüze geleceğiniz ilk toplantıda sormanızı rica ediyorum. Sorun ki Bakan peşine düşsün bu üçkağıtçıların!

Yalnız küçük bir problem daha var. Size verilen sunumda, mevcut yasada var olan taşeron işçi çalıştırmayı sınırlandıran şartlar kaldırılıp asıl işin her bölümünde taşeron işçi çalıştırmaya olanak veren bir düzenleme Bakanlık önerisi olarak yer almış. Bakan’ın gözünden kaçtıysa, siz mutlaka kendisine durumu düzeltmesi için izah edin.

Sayın Atalay,

Açıklamanızda “Sayın Bakan, bizzat kendi ağzından kıdem tazminatı ile ilgili bir olumsuzluk olmadığını ifade etti” demişsiniz. İşverenler “kıdem tazminatı yükü azaltılsın” diye tepinip duruyorlar ya, Bakan da tam tersine bu hakkın genişletilmesi için çabalıyor demek ki! Siz Sayın Bakan’ı bu ısrarının arkasında durması için mutlaka daha fazla cesaretlendirin.

Efendim, kıdem tazminatına ilişkin “Bununla ilgili nokta kadar bir problem yok. Herkes düzenli bir şekilde işine baksın, çalışmasına devam etsin” demişsiniz. Sanıyorum Bakanlığın konuyla ilgili bugüne kadar ilettiği taslakları uzmanlarınıza incelettiniz ve “nokta kadar probleme” rastlamadınız.

Çok tutarlı bir çizginiz olduğunu ifade etmeme lütfen izin verin. Benzer çağrıyı, milyonlarca yurttaşın AKP faşizmine karşı sokaklara döküldüğü Haziran ayında da yapmış, insanların evlerine dönmeleri konusunda gazetelere ilan vermiştiniz. Ülkenin huzuru, işçilerin güveni her zaman sizin gündeminizde zaten.

Duymuşsunuzdur, “kıdem tazminatı elden gidiyor” diye DİSK, #Direnİşçi kampanyası başlattı. Vardiya çıkışlarında hep birlikte yürüyüp duruyoruz. Durum dediğiniz gibiyse, mesai çıkışı zaten yorgun olunuyor, bir de bu yüzden yüklenmeyelim işçilere.

Sayın Başkan

Türk-İş için kıdem tazminatının tasfiyesine yönelik her türlü girişimin genel grev nedeni olduğunu sizin de yönetime seçildiğiniz genel kurul kararlarından biliyoruz. Konuşmanızda “Bırakın 29 günü 5 saat noktasında bile razı değiliz” demişsiniz ya, fondan bahsetmiyorsunuz ama bizim genel grev kararının fonu da içerdiğinden şüphemiz olmamalı değil mi? Size gerçekten güveniyoruz!

Son olarak, kamuoyunun ilk defa sizden öğrendiği bir bilgi için teşekkür etmek istiyorum. Taşeron uygulamasının iyi niyetle başlatıldığını söylemişsiniz. Madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda ölen binlerce taşeron işçisinin başlangıçta var olan iyi niyetin sona ermesinin kurbanı olduklarını hiç düşünmemiştik. Zaten arkasından eklemişsiniz, “herhalde daha ucuz işgücü için yaptılar” diye. Böylece ucuz işgücü için atılan bir adımın, “iyi niyetli” olabileceğini de öğrenmiş olduk.

Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan. İyi ki Kumlu’nun yerine gelmişsiniz.