THY’yi Davutoğlu’na bağlayın

11 Mayıs günü Reyhanlı’da ellinin üzerinde yurttaşın hayatını kaybetmesine, yüzlercesinin de yaralanmasına neden olan bombalı terör, hafızalardaki yerini koruyor. Yurttaşlar, ÖSO’cu teröristlerin harekât üssü haline gelen Hatay’da bombalara yanıtı, “hükümet istifa” sloganı ile vermişti.

Reyhanlı’da bombaların patladığı sırada, THY’de grev uygulamasına günler kalmıştı. Grevden bir gün önce bu köşeden THY işçilerine şu cümlelerle seslenilmişti: “Yarın grev var. Ya korkuya teslim olacaksınız, ya da öfkenizi örgütleyeceksiniz. Haklı taleplerinize Reyhanlı’da patlayan bombalara duyduğunuz öfke eklensin ve o öfke yarın grev olsun! AKP Hatay’da kaybetti, THY’de de kaybetsin…”

Bu satırlar yazılırken Haziran ayı yaklaşıyordu önce Hatay’da, sonra tüm ülkede bardak artık doluyordu. THY’de de böyleydi.

Nasıl olmasın ki? Apronda deve kesiliyor, etek boyuna, ruj rengine müdahale ediliyor, yolcunun içkisine karışılmaya başlanıyordu. “Uçuş emniyeti yerde başlar” ilkesi çöpe atılıyor, yer hizmetlerinde ve bakım-onarım işlerinde mevcutların yanına yeni şirketler kuruluyor, bu şirketlerde çalışanlar düşük ücretlere, güvencesiz ve yorucu çalışmaya mahkum ediliyordu. Meclis’te adrese teslim yasa yapılıyor, havacılık işkolunda grev yasaklanıyor, tepki gösteren işçiler işten çıkarılıyordu. Düzenleme kadük kalınca grev kırıcılığı hazırlıkları yapılıyor, uçuş güvenliği hiçe sayılarak eksik, deneyimsiz ve yarı zamanlı uçuş ekibiyle uçmanın yolları aranıyordu.

Grev, bardağı taşıran damla olabilir, AKP Hatay’da olduğu gibi THY’de de kaybedebilirdi… Öfke greve dönüşmedi. Grevin etkisi daha ilk günden sınırlı kaldı. (Nedenleri bir başka yazının konusudur ve mutlaka üzerinde durulmalıdır)
Başarısız grev AKP’nin THY’yi kaybetmesinin önüne geçti. En azından şimdilik…

***

THY, AKP için sadece piyasa değeri yüksek kârlı bir kuruluş olması açısından önem taşımıyor. Şirket son yıllarda AKP tarafından bir “dış politika enstrümanı” olarak kullanılıyor. Birçok havayolu şirketi temkinli davranıp uçuşlarını askıya alırken, en güvensiz havalimanlarına ilk uçuşları THY’nin yapması bu çerçevede değerlendirilmeli. Somali’ye, Kabil’e, Trablus’a, Bağdat’a ve daha birçok riskli havalimanına, bölgelerin en karışık olduğu dönemlerde yapılan uçuşların yolcu taşımacılığının ötesinde politik bir anlamı oldu.

Ve THY aynı zamanda son derece tehlikeli bir dış politika enstrümanına dönüştürüldü. Beyrut’ta iki THY pilotunun kaçırılması, artık bu tehlikeyi gizlenemez hale getirdi.

AKP, dış politikasında bir bütün olarak ne kadar hesapsızsa, THY’yi kullanırken de, onu yönetirken de bir o kadar hesapsız davranıyor.
“Böyle bir konuyla karşı karşıya kalabileceğimizi düşünmedik. Çünkü bize spesifik bir tehdit yoktu. Ülkeler arası politik bir protesto olarak algıladık bunu. Ama THY’ye yönelik herhangi bir tehdit almadık bugüne kadar…”

Bu sözleri, pilotlar kaçırıldıktan saatler sonra artık açıklama yapmak zorunda kalan THY yönetim kurulu başkanı Hamdi Topçu söylüyor.

Sen şirketi hükümetin oyuncağı yap, sonra bunu beklemiyorduk de! Topçu ne bekliyordu? Pegasus pilotları mı kaçırılmalıydı?

2012 yılının Mayıs ayında ÖSO’cu teröristler tarafından kaçırılan 11 Lübnanlı’nın serbest bırakılması için AKP Hükümeti’nden aracılık talep eden ve istediği sonucu alamayan aileler, önce Beyrut Türk Büyükelçiliği’nin kapısında oturma eylemi yaptılar. Sonra THY ofisi önünde protesto gösterileri düzenlendi. Son olarak da UNIFIL Barış Gücü’ne bağlı Türk askeri birliğinin görev yaptığı üssün önünde kalabalık eylem gerçekleştirildi.

Herhangi bir tehdit almamışlar!

Ne olmalıydı? Biri Beyrut’ta THY ofisinin içine el bombası mı atmalıydı?

Şayet AKP, THY’yi bu misyonla kullanmayı sürdürecekse, şirketi Dışişleri Bakanlığı’na, doğrudan Davutoğlu’na bağlamalıdır. Zira hesapsız dış politika bir süredir duvara toslayıp durmaktadır, buna bir de hesapsız yönetici dertleri eklenmemiş olur!

***

AKP hükümetinin bölge halklarına düşmanlığının faturası bu sefer THY pilotlarına çıktı. Bu faturaya karşı THY emekçileri havayolucalisanlari.org sitesinden duyurdukları bir açıklamayla ses verdiler. Şimdi havayolu çalışanlarının, AKP’ye karşı yükselttikleri bu ses daha da büyür de, bu fatura ve olası yeni faturalar sorumlularına aynen iade olur.

[email protected]