Sendikaya üye olmayan işten atılır!

İleri demokrasideyiz. Artık öyle patronlarımız var ki, sendikaya üye olanı değil olmayan işçiyi işten çıkarıyorlar.

Hep tersini duymaya alıştığımız ülkemiz için biraz tuhaf geldi değil mi? Daha açık yazar, patronun, üye olmayanı işten çıkardığı bu sendikanın adının Türk Metal olduğunu söylersek, Türkiye’de sendikaları az buçuk takip edenler “haaa, o zaman tamam” diyecektir.

Yine de olayın ayrıntılarına geçmeden uzun bir parantez açıp, adı geçen sendikanın bu ülkede işçi sınıfı üzerindeki misyonuna değinelim ki, fabrikada yaşananlar daha iyi anlaşılabilsin.

***

Türkiye’de sendikacılık, 12 Eylül faşist darbesinin ardından sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırıldı. Türk Metal, bizzat sermaye eliyle ve devlet gözetiminde sendikal şebeke oluşturmada olağanüstü bir örnektir ve dünya üzerinde böylesi pek nadirdir.

Cunta yönetiminin yaptığı yeni sendikal yasaların sağladığı olanakları kullanan Türk Metal’in, onlarca fabrikada tek bir üyelik yapmadan yetki aldığını pek az işçi bilir. Sadece bu bile Türkiye sermaye sınıfının işçi hareketini zapturapt altına almak için başvurduğu yöntemlerde ne derece sınır tanımadığını gösterir.

Bu döneme ilişkin kapsamlı çalışmalar mutlaka çıkacak. Dönemin belgeleri mevcut, tanıkları hala hayatta.

Türk Metal ileriki yıllarda, genel başkanı Mustafa Özbek ile kamuoyunun gündeme geldi. Beş yıldızlı oteller, değme patronlara taş çıkartacak mal varlığı ve servet, sendikanın Özbek hanedanlığı olarak anılmasına neden oldu.

Özbek 2009 yılında Ergenekon davasından suçlandı ve cezaevine konuldu. Ergenekon davasında Veli Küçük gibi kontrgerillacıların isimleri ne kadar itibarsızlaştırma aracı olarak kullanıldıysa, Mustafa Özbek’in ismi de bu davada aynı amaca hizmet etti.

Özbek’in ardından sendikanın başına, yine O’nun adamı diye bilenen ve eski yönetimde Genel Sekreterlik görevini yürüten Pevrul Kavlak geçti.

Türk Metal’in bu yeni dönemine dair sendikal çevrelerde iki farklı beklenti yaşandı. İlki Özbek’siz Türk Metal’in biteceği idi. Birleşik Metal-İş’in Özbek’in tutuklanmasının hemen ardından yaptığı “Özbek hanedanlığının sona ermesi metal işçilerinin kurtuluşudur” başlıklı açıklaması bu beklentinin en somut örneğiydi.

Bunun boş bir beklenti olduğu kısa süre sonra ortaya çıktı. Özbek içerden çıktıktan sonra konuşmaya kalkınca Bülent Arınç “haddini bilmesi” gerektiğini hatırlattı. Sonra yeni genel başkan, selefine “köşene çekil” dedi. Sendikadan tüm resimleri indirildi. Böylece Türk Metal’de Özbek dönemi bir daha açılmamak üzere kapanmış oldu.

Özbek’in defterinin dürülmesi Türk Metal’in işkolundaki hegemonyasını zayıflatmadı. Zira Türk Metal’i var eden Özbek değil MESS idi. İşkolunda patronlar Türk Metal’i gözden çıkarmadıkça bu sendikayı devlet de gözden çıkarmayacaktı.

Özbek sonrası döneme ilişkin diğer beklenti ise Türk Metal’in değişeceğine dairdi. Sendikanın ufak tefek eylemler yapmaya başlaması, 1 Mayıslara katılması, uluslararası ilişkilerde rotayı Avrasya’dan Avrupa’ya çevirmesi gibi gelişmeler bu beklentiyi güçlendirdi. Bir parlatma operasyonu başladı. Türk-İş’in içindeki kimi uzmanlar doğrudan bu işe soyundu. Ek araçlar geliştirildi. İş, Türk Metal’i propaganda eden sol jargonlu internet siteleri açmaya kadar vardı. Siyasetle bağların yenilenmesi gündeme geldi. Başbakan sendikanın kurultaylarında, ana muhalefet partisinin başkanı ise genel kurullarda boy göstermeye başladı.

Tüm bunları Türk Metal’in normalleşmesi olarak okuyanların bu şebekeden sendika çıkacağına dair beklentisi devam ediyor.

Bu aşamada en büyük sıkıntıyı geçtiğimiz yıl üç binin üzerinde Bosch işçisinin kitlesel olarak Birleşik Metal’e geçmesi yarattı. Artık gerçek bir sendika haline gelindiğine dair makyajlı fotoğraflar verilmeye başlamışken binlerce işçi gemiyi terk ediverdiğinde yaşanan sıkıntı büyük oldu.

Her ne yapılırsa yapılsın, Türk Metal bir sermaye organizasyonu olduğunu her defasında kanıtladı.

***

Bu misyon hatırlatmasının ardından başta bahsedilen fabrikaya dönelim. Üye olmayanın işten atıldığı Arabus-Argen isimli fabrikada yaşananlara ilişkin ayrıntılı bir haber 27 Haziran 2013 tarihli soL gazetesinde yer aldı. Fabrikada, adlı adınca Türk Metal eliyle sendikasızlaştırma yaşanıyor. İşçiler birkaç önce Türk Metal’e gidiyorlar. Sendika, daha üyelik yapmadan işverenle görüşüyor. Bu görüşmeden sonra kimi işçiler işten çıkartılıyor. Şirket yetkilisi işçilere sendikanın onları sattığını söylüyor. Bir süre sonra işçiler Birleşik Metal’e gidiyor. Burada üyelikler başlıyor. Bunu öğrenen işveren daha önce gönderdiği Türk Metal’i işyerine çağırıyor. İşçiye de “ya buraya üye olursunuz, ya işten çıkarılırsınız” diyor. Buna direnen 15 işçi kapının önüne konuyor.

İşçilerin gazeteye anlattıkları, “misyonun” devam ettiğini gösteriyor.

***

İleri demokraside işler tersinden yürüyor. Patron, sendika eliyle sendikasızlaştırıyor.

Büyük ya da küçük, Türk Metal üzerinden hesap yapanların elinde ise bir kez daha onlarca işçinin ve onların ailesinin ekmeği kalıveriyor.

[email protected]