Seçim sandığı 
ayakkabı kutusu olmasın

İstanbul’da iktidar partisinin belediye başkanı “icraata devam” edeceğini ilan ediyor.

Otobüste, metroda, üstgeçitte, sokakta, her yerde… “Sizin için daha yapacak çok işimiz var” sloganının hemen üzerinden milyonlarca İstanbullu’ya sırıtıp duruyor tam bir haftadır.

Hadi haksızlık etmeyelim, pişkinlik değil “açıksözlülük” diyelim.

İstanbullu aptal değil elbet, anlıyor ne denmek istendiğini.

“Daha yapacak çoook hırsızlık var”

Hiç gizli saklı yok. Açık açık söylüyor Kadir Abisi.

***

Memlekette hırsızlık aleni artık.

Ayakkabı kutularına para istifleyen banka müdürleri.

Para sayma makinasını, evin en fazla kullanılan elektrikli ev eşyası haline getiren bakan çocukları.

Öyle iki günde “sıfırlanamayacak” kadar çok para yaptığı anlaşılan başbakan çocukları.

Müteahhitin talebine göre imar planı değiştiren bakanlar.

Ve alayına onay veren bir başbakan.

Her şey aleni.

Montaj, dublaj, sabotaj laflarının arasında kimsenin gizlisi saklısı yok.

***

AKP döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’nun nasıl sadaka dağıtım merkezi haline geldiğini, özellikle seçim dönemleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları üzerinden dağıtılan “yardımların” boyutunu geçen hafta bu satırlarda paylaşmıştım.

Koli koli gıda yardımları, torba torba kömürler…

Adında her ne kadar “yardım” yazsa da, son yerel seçimlerin yapıldığı 2009 yılında ve hemen öncesinde bu yolla yarım milyar lirayı aşkın seçim rüşveti dağıtıldı.

Şimdi…

Hırsızlık aleni olunca, yurttaşı hırsızlığa ortak etme girişimi de aleni artık. Yardım diye saklamaya, gizlemeye gerek kalmadı.

Seçim günü yaklaştığında kimi yerleşim yerlerinde para dağıtılacağına dair söylentilerini aktarmamızın üzerinden bir hafta geçmedi, “icraatlar” duyulmaya başladı.

***

Geçtiğimiz Pazar günü çaktırmadan kamera kaydı yapan vatandaş, elinde ampullü bayrak Yenikapı’da miting alanına giden diğer vatandaşa soruyor:
“Giriş kaç para, ne kadar veriyorlar?” O da yanıtlıyor: “Valla, geçen sefer ben 100 lira almıştım, bu sefer bilemiyorum”

İstanbul mitinginde kesenin ağzı 100 liradan açılmış.

Hatay’da ise belli ki bunun yetmeyeceği düşünülmüş. Kolay mı, Haziran’dan bu yana kaç çocuğunu aldı Hatay’ın bu hükümet. Orada mitinge katılmaları için vatandaşa 300 lira para öneriliyor.

Faaliyet aleni.

O kadar ki, seçim otobüsünün içinden kocaman para kasası bile çıkıyor artık. Yurttaş Manavgat’ta, içinde para kasasıyla “seçim çalışması” yapan aracı fotoğraflayıveriyor.

Hırsızlığı aleni yapan, ortaklığı da aleni kurmaya çalışıyor.

***

Her şey bu kadar aleni oluyorsa, o vakit Pazar günü işimiz var demektir.

Pazar günü seçim sandığına ayakkabı kutusu muamelesi yapılmasının önüne geçilmeli.

Bu, öncelikle oylara sahip çıkarak yapılmalı. Çalınan paralarımızın hesabını elbette soracağız. O defter kapanmayacak. Ancak oyların çalınmasına da izin verilmemeli. Sandık başlarında, seçim kurullarında, her yerde seçim sandığının ayakkabı kutusuna dönüşmesine yurttaşlar engel olmalı. Mutlaka MÜŞAHİT OLUNMALI.

Sonra da siyasi tercihlere ipotek konulmasının önüne geçilmeli.

“Diğerleri de hırsız ama…”

“Bir şunlardan kurtulalım sonra…”

“Şimdi oyları bölmeyelim yoksa…”

Sağlam ipotek bunlar!

Pazar günü birileri oyları çalmaya kalkacak, birileri de ipotek koymaya. Her iki oyun da bozulmalı.

Pazar günü sol seçmeni cepte görüp gericiliğe yelken açanlara inat solu güçlendirilmeli. Hiç kimse bu seçimlerde birilerine içi doldurulacak boş ayakkabı kutusu hediye etmemeli.