Saltanat kayığında Giresun Karşılaması

Güzel oyundur Giresun Karşılaması.

Adını kızlı erkekli, karşılıklı oynanmasından alır.

Seksenlerde bir avuç gencin bir araya gelerek kurduğu GİFSAD (Giresun Kültür Sanat ve Folklor Derneği) karşılamanın tüfekli de oynandığını tespit etmiştir. Yaptıkları ilk gösteride tüfeklere barutun biraz fazla konması nedeniyle kapalı spor salonunun aydınlatma lambaları isabet almış olsa da kimsenin burnu kanamamıştır.

Tüfekli ya da tüfeksiz, Giresun Karşılaması güzeldir. Yiğitliği ve dostluğu simgeler. Kentin cesaretidir.

İki gün önce Giresun’da bir başka karşılama vardı. “Seçim mitingi” için kente gelen Erdoğan, CHP’li Belediye Başkanı Kerim Aksu tarafından çiçeklerle karşılandı.

“Ne var bunda?” diyenler olacaktır.

Daha beterlerinin yanında Kerim Aksu’nun karşılamasının masum bile kaldığı söylenebilir.

Örneğin İstanbul’da Ataşehir belediye başkanı görevden alındığında, iki kilometre uzaktaki Maltepe belediyesinin başkanı Ali Kılıç soluğu İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun yanında almıştır. Ziyaretin sebebinin aynı akıbete uğramamak için bakanla verilecek samimi bir fotoğraf karesi olduğu kısa sürede anlaşıldı.

Milas’ın “takım değiştiren” belediye başkanının sözünü hiç etmeyeceğim. Erdoğan’la yaptığı ve kaydedip yayınladığı telefon görüşmesini izleyip insanlığından utanan bir tek ben değilim diye düşünüyorum.

Fotoğraf karesi deyip geçmeyin. Kimi cesaret, kimi icazet vesikasıdır.

Oysa Giresun halkının 17 yıllık AKP iktidarı boyunca kaybettiklerinin hesabını sorma cesaretine ihtiyacı var.

Giresun halkı ne mi kaybetti?

En başta kentin kimliğini.

Karadeniz’de sırtını dağlara vermiş güzel bir kıyı kenti Giresun. Giresun’u güzel kılan, fındığıyla, yaylasıyla, deniziyle, FİSKOBİRLİK ve SEKA gibi iki dev kamu tesisiyle tam bir Cumhuriyet kenti olmasıydı. Kaybedilen, kentin bu kimliğidir ve Giresun’da yaşayan emekçi halka maliyeti çok büyük olmuştur.

Kentteki her aileden en az bir kişi ya SEKA’da, ya FİSKOBİRLİK’te çalışmıştır. Sadece bu kent için değil, çevre iller için de can damarıydı bu iki kurum.

Şimdi SEKA yok. Tespit raporunda 60 milyon lira değer biçilen fabrika 2003 yılında Milli Görüşçülere 5 milyon liraya satıldı. Şimdi SEKA arazisinin üzerinde TOKİ konutları yükseliyor.

FİSKOBİRLİK’in de akıbeti farklı değil. Entegre tesis parçalandı, fındık alımlarında ve üreticiyi desteklemede etkisi azaltıldı. Şimdi sadece Giresun’da değil tüm ülkede fındık İtalyan gıda tekeli Ferrero’nun insafına terk edilmiş durumda. Ve tabii fındık üreticisi de…

Bu iki kurumun yerine ne kondu peki? Başta Gülen cemaatini finanse eden, sonra AKP’nin Giresunlu bakanı Canikli’nin TMSF eliyle üzerine çöreklendiği Akın Çorap ile Damat markasıyla üretim yapan Giysu tekstil fabrikası. Birkaç yüz işçinin çalıştığı bu fabrikaların adı uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve güvencesiz çalışmayla anılıyor.

Daha fazlasını ve ayrıntılarını önümüzdeki hafta bu köşeye taşıma sözü vererek bunları kentteki yağmanın küçük bir özeti olarak aktarmış olayım.

Belli ki Giresun’da bu yağma unutturulmaya çalışılıyor.

Saltanat kayığında Giresun Karşılaması oynanmaz. Hatırlatmaya buradan başlayacağız demektir.