Paket paket yumurta!

“Demokrasi” paketimiz açıldı.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Gani gani özgür, daha bir serbest olacağız memlekette…

Toplantı ve gösterilerimizi daha özgürce düzenleyebileceğiz örneğin. Bir saat öncesine kadar değil, ta hava kararana kadar yürüyüş yapabileceğiz. Mitingi bitirirken güneşin batışını seyredebileceğiz yani.

Çocuğumuzun anadilde eğitim mi almasını istiyoruz? Bastıracağız parayı, göndereceğiz özel okula, o kadar… Anadilde eğitim hakkını satın alabilme özgürlüğüne sahibiz artık, var mı daha ötesi…

Artık Newroz’u “v” ile yazma mecburiyetinden kurtulacak, “e” ve “u” harflerinin üzerine inceltme işareti koyabileceğiz. Kürt sorununun çözümünde bunları aklına getirmeyen geçmiş hükümetlere kızmayı da ihmal etmeyeceğiz.

Çocuğumuzu, adı Recep Tayyip Erdoğan olan bir üniversiteye değil Hacı Bektaşi Veli olana gönderebilecek, böylece Aleviler olarak ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkacağız.

Kesin olmasa da yüzde onluk seçim barajından kurtulabileceğiz. Onun yerine kimi bölgelerde barajın yüzde onun da üzerine çıkacağı “daraltılmış seçim bölgeleri” sistemine kavuşacağız.

İnançsız insanların, inananlara karşı içinde beslediği nefretin cezai yaptırımlarla köreltilebilecek olmasının huzurunu yaşayacağız. Anlayış ve hoşgörü kültürümüzün gelişkinliği ile gurur duyacağız.

“Ama bu paketin içinde gençlik yok” diye söylenmeyecek, hükümetin on yıllık icraatları ile paketin uyumunu anlamaya çalışacağız. O politikalar, gençlerde işsizlik oranını yüzde 27’lere tırmandırmış olabilir! Ancak demokrasi paketimizle birlikte her üç gencimizden birinin işsiz olmasından şikayet etmek yerine, ikisinin bir işte çalışıyor olmasından gurur duyacağız.

Gençlerimizin üniversitelerde polisin, liselerde cemaatin kollarında güven içinde eğitimlerini sürdürüyor olmalarının huzurunu yaşayacağız.

Peki ya kadınlar?

Demokrasimizin olmazsa olmazı kadın hakları konusunda da yeni paket ile çıtamızı yükseltecek, üç çocuk tartışmasını kapatıp dörtte karar kılacağız.

Dört çocuklu demokraside kadınlarımızın büyük çoğunluğunun evde, diğerlerinin ise en güvencesiz ve alabildiğine esnek çalıştırıldığı işgücü piyasalarında özgürleşmesine tanıklık edeceğiz.

Gelelim işçilere…

Pakette işçi haklarına dair herhangi bir başlığın olmaması, hükümetin bu konuyu atladığı anlamına mı geliyor? Elbette hayır! “Yüce Başbakan”, bundan tam bir hafta önce, paketin işçilerle ilgili kısmını Çalışma Meclisi’nin açılış konuşmasında açıklamıştı.

Başbakan’ın açıklamaları ve Çalışma Meclisi’nin gündemleri ortaya koyuyor ki, yeni demokrasimizde işçi hakları alabildiğine genişleyecek.

Artık işçinin alıp alamayacağını kendine dert edeceği bir kıdem tazminatı olmayacak. Üstüne üstlük işçiler, özel istihdam büroları tarafından başka başka patronlara kiralanabilme ya da çalıştığı işyerinin herhangi bir biriminde taşeron olarak çalışabilme özgürlüğünü sınırsız bir şekilde kullanabilecek. Bir büyük rüya böylece gerçekleşmiş olacak.

***

Haziran ayında milyonlarca yurttaşın sokaklarda istifaya davet ettiği bir hükümet, birkaç gün arayla önce işçi haklarına saldırı başlıklarını gündeme getiren bir Çalışma Meclisi topluyor, sonra gencinden kadınına, Alevisinden Kürdüne, tümüyle alay eden, adı “demokrasi”, kendi “gericileşme” olan bir paket açıklıyor.
Hükümeti gayrimeşru ilan etmiş bir halk için tüm bunlar tek bir anlama gelir:

Paket paket yumurta!