CHP’de Türk-İş hesapları

Geçtiğimiz günlerde DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın (BMİS) Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yazdığı bir mektubu kişisel Twitter hesabından takipçileri ile paylaştı.

Bu ilginç mektuba geleceğiz.

Ancak öncesinde, bu mektubun da ipuçlarını verdiği CHP’nin Türk-İş politikasında ortaya çıkan yeni gelişmelere bakmaya çalışalım.

***

Türk-İş yıllardır, kendisini AKP’nin arka bahçesi haline getirmiş bir ekip tarafından yönetiliyor. Yeni Başkan Ergün Atalay’ın AKP’liliğinin, Kumlu’yu aratmayacak düzeyde olduğu da biliniyor.

Oysa Türk-İş tarihinde, CHP etkisinin hissedildiği dönemler hiç de az değildir. Bayram Meral’den sonra bu konuda sıkıntı yaşandığı kesin. Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP) Türk-İş’te ciddi bir değişimi gerçekleştirecek iç enerjiden yoksun olduğunun ortaya çıkması, belli ki CHP’yi mevcut Türk-İş yönetimi içinde arayışlara yöneltiyor. Bu arayışlarda da Türk Metal’in önemli bir yere oturduğu anlaşılıyor.

Bu durum, CHP’nin sendikacı ya da sendika kökenli yöneticilerinin mevcut Türk-İş yönetimi içinde kurmaya çalıştıkları ilişkilerden gözlemlenebiliyor. Bu konuda adı en fazla gündeme gelen kişi, SGBP içinde de yer alan Basın-İş Sendikası’nın genel başkanı ve aynı zamanda CHP’de sendikalardan sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini yürüten Yakup Akkaya.

Akkaya, Kumlu’nun istifasının ardından Aydınlık gazetesine verdiği demeçte, Türk-İş’te sorunun liderlik problemi olduğunu ifade ediyor ve Kumlu’nun istifasını bir şans olarak değerlendiriyor. Ergün Atalay’ın başkanlığındaki “yeni” yönetime destek olunması gerektiğini de eklemeyi ihmal etmiyor. Akkaya’nın bu tavrından, SGBP içindeki kimi sendika başkanlarının da rahatsız olduğu biliniyor.

Rahatsızlık yaratan bir başka olay, mevcut Türk-İş yönetimi içinde genel sekreterliği elinde bulunduran Türk Metal Sendikası’nın son genel kurulunda yaşandı. Geçtiğimiz yıl, 6 bine yakın Bosch işçisi bu sendikadan istifa edip BMİS’e üye olmuş ve sendika değiştiren işçiler fiziki saldırılara maruz kalmıştı. Olaylar sıcaklığını henüz korurken gerçekleşen bu genel kurula Kılıçdaroğlu, Akkaya ile birlikte katılmış, sendikanın genel başkanı Pevrul Kavlak’ın elinden büyükçe bir plaket almıştı. Bu tablo, Bosch işçileri içinde tepkiye neden olmuştu.

***

BMİS Genel Başkanı’nın CHP liderine yazdığı mektuba dönecek olursak…

Mektupta Serdaroğlu, sendikanın Çerkez-köy’de DİNEX isimli bir işletmede örgütlendiğini, şirketin yöneticilerinin bir kısmının CHP’de aktif politika yaptığını ve bu kişilerin Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’nı devreye sokarak bu örgütlenmeyi engellemeye çalıştığını anlatıyor.

Bu yöneticiler, işçiler sendikaya üye olurken noteri basıyor, BMİS’e üye olan işçileri işten atıyor, diğerlerini işten atmakla tehdit ediyor. Durumu protesto etmek için basın açıklaması yapmak isteyen BMİS üyelerine ise Türk Metal ve adamları Emniyet’in gözü önünde taşlı-sopalı saldırıda bulunuyor.

Mektubun sonunda ise Kılıçdaroğlu’ndan “Partinin, AKP güdümünde bir organizasyonla ve çeteci mantığı ile bu derece içli dışlı hale gelmesinin önüne geçilmesi” talep ediliyor.

***

Metal patronları, 12 Eylül’den bu yana fabrikalarında Türk Metal’i besliyor ve kolluyor. Bunun karşılığını, işçilerin olası hak arayışlarını önlemek için kapısında güvenilir bir yardımcının sürekli bekliyor olması ile fazlasıyla alıyor.

Bazı bölgelerde ise bu işbirliği kentin farklı unsurlarıyla da iç içe giriyor. Emniyet, valilik, organize sanayi bölgelerinin yönetimleri ve o kentin yerel siyasetçileri arasında bir “al gülüm ver gülüm” düzeni böylece sürüp gidiyor.

Anlayacağınız şebeke patron-sarı sendika işbirliği ile sınırlı değil. Sömürünün paydaşları olabildiğince çok.

***

CHP liderinden ya da partiden Çerkezköy’deki “organize işlere” bir açıklama gelip gelmediğini bilemiyorum. Ancak CHP’nin İstanbul’u Tekin-Sarıgül ikilisine mahkum etmeye çalışmasıyla, Türk-İş işçisine, hükümet ve patron yandaşlığı tescilli sendika ve sendikacıları reva görmesi arasında en ufak bir çelişki bulunmadığından kesinlikle eminim.