Cemaat’ten PAK sendika açılımı

Cemaat-AKP kavgası sendikal alanda da devam ediyor. Cemaat kısa bir süre önce arka arkaya yeni sendikalar kurdu.

Yeni kurulan işçi sendikaların adını PAK koydular. Memur sendikalarına ise UFUK ismini tercih etmişler.

11 PAK, 9 UFUK’un kuruluşu tamam. Sırada “teşkilatlanma” var.

Bunun için muhtemelen Pensilvanya’dan gelecek “fetva” bekleniyor.

“AK” sendikalara karşı “PAK” sendikalar! Hadi bakalım…

* * *

PAK’ların bir ortak tüzüğü var. Tüzükteki ifadeler şöyle:
“Sendika, emek ile sermayeyi ruh ve ceset gibi bir bütün kabul eder.”

Cemaat, emek ile sermaye arasındaki ilişkiyi bu “ilahi” yaklaşımla tanımlıyor. Ruh diyor, cesedi tamamlar. Emek diyor, sermayeye bağlıdır.

Devam ediyor…

“Sendika, …ortaya çıkan problemlerle meşgul olmak yerine taraflar arasında mülayemetle denge ve uyum sağlayarak, hakkaniyet çerçevesinde müntesiplerinin menfaatlerini birleştirmeyi ilke kabul eder.”

Yani işçi “uysal olmalı” diyor. Patron azgınca saldırınca, işçi “mülayemetle” denge sağlayacak.
Emek-sermaye çelişkisi yok, kul hakkı var. Kul hakkına karşı hakkaniyet var.
Allah katında sendikacılık anlayacağınız!

* * *

AKP’ye kadar, ne güzel sarı sendikaydı hepsi. İşçinin dediğini değil patronun isteğini yapan, ufacık eleştiride kapının önüne koyduran sendika... İşçi için “kötü sendika” dedin mi buydu.

AKP’yle birlikte kırk yıllık sarı sendikalar “yandaş” sendika oluverdi. Eskilerinin yanına yenileri kuruldu. Eskisi yenisi, hepsi hızla büyüdü.

Hem de ne büyüme! 10 yılda üye sayısı 40 binden 700 bine çıkanı oldu mesela. Al kadroya, gönder yandaş sendikaya… Otomatiğe bağladılar işi.

Aslında işçi için bir şey değişmedi. Yine patronun dediği dedik, çaldığı düdük, kendisinden kestiği aidat sendikacının yatı, katı, arabası olmaya devam etti.

Şimdi bütün bunlara bir de “paralel” olanı eklendi.

İşçiler demek ki uyanık olacak. AK Parti, Hak-İş, PAK-İş… Adı AK’dan türeyen ne varsa uzak duracak.

* * *

Hizmet-İş’te yaşanan ve 20 milyon lirayı bulduğu ileri sürülen “zimmete para geçirme” olayının, 17 Aralık operasyonundan birkaç gün önce Zaman gazetesi tarafından gündeme getirilmesi, Cemaat-AKP geriliminin sendikaları es geçmeyeceği göstermişti.

Aslında daha öncesinde de bu gerilimin yansımaları vardı. Kumlu’nun istifasını ve yerine Atalay’ın gelişini, Cemaat-AKP geriliminin Türk-İş’teki yansıması olarak değerlendirdiğimizde “hadi canım” diyenlerin sayısı hiç de az değildi.

* * *

Belli ki 10 yıllık koalisyon, sendikal alanda da bozuldu. Artık sendikalarda da “yandaşlar” ile “paralellerin” itiş kakışına tanık olacağız. Bu çekişmeden çokça sendikal yolsuzluk haberi duyarız.

Oysa yıllarca işçilerin ve kamu emekçilerinin aidatları birlikte oluşturdukları havuza aktarıldı. Ayrıca sendikacılıkta kir, sadece yolsuzluk, yüksek hizmet ödenekleri, astronomik maaşlarla olmuyor. Patronların koşullarına göre yapılan anlaşmalar, “işçinin cebinden patronun cebine koyma” anlamı taşıyor ki, aslında sendikalardaki en yaygın yolsuzluğu bu oluşturuyor. İSDEMİR ve ERDEMİR’de işçi ücretlerinin yüzde 35 indirilmesi mesela. Ya da kamu emekçilerinin toplu sözleşmesinde hükümetin verdiği teklifin daha altında bir orana imza atılması. En büyük kiri bu ve bunun gibi uygulamalar oluşturuyor.

Paraleli yandaşı… Hepsi sarı sendikanın bugünkü versiyonlarıdır.

Alayı kırk yıl zemzem suyuyla yıkansa ne AKlanır ne de PAKlanır.