99 kuruşa enflasyonla mücadele

Damat bakan, canlı yayında enflasyonla mücadele programını açıklıyor. Patronlar orada. Kendi deyimiyle bir lansman toplantısı yapıyor. Zaten hali tavrı da mal pazarlayan reklamcı gibi.

Lansmanın adı Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı. Pahalılıkla mücadele yani. Önümüzdeki dönem bu konuda alınacak tedbirler kürsüden bir bir sıralanıyor. Kredi kullanan şirketlere kamu bankaları tarafından yüzde 14’e varan finans desteği verilecek, KOBİ patronlarına 3 milyar liralık ihracat desteği sağlanacak, KOSGEB desteği alan patronların geri ödemeleri 3 ay daha ertelenecek, 1 milyar lira üzerinde makine teçhizat alımı yapan patronlara yatırım tutarlarının yüzde 25’i ödenecek, stratejik ürün (ne demekse) yatırımı yapan patronlara, önce 1 milyar, sonra 1,5 milyar lira teşvik verilecek. 

Ver oğlu ver. Uzayıp giden bir liste. 

Bugüne kadar dağıtılan onca kamu kaynağı yetmemiş gibi şimdi de pahalılıkla mücadele adı altında yeni kaynakları patronlara akıtacaklar. Daha geçen hafta işsizlik sigortası fonundaki 11,5 milyar lirayı, düşük faizle borç vermeye devam edebilsinler diye karga tulumba üç kamu bankasının kasasına koymuşlardı. Bildiğin işçinin parasıydı bu. 

Peki pahalılığın doğrudan vurduğu emekçi halk için ne çıktı bu mücadele paketinden?

Yüzde 10 indirim!

Yılın ilk dokuz ayında tüketici fiyatlarında artış yüzde 20’ye dayandı. Sene başında 1603 lira olarak belirlenen asgari ücret ise yerinde sabit duruyor. Üstelik sene sonunda TÜFE beklentisi 30-35 bandına ulaşmış durumda. 

Ama olsun. Yüzde 10 indirim sayesinde fiyatı bir süredir 9,99’un altına düşmeyen domatesin yeni etiketinde artık 9,00 yazacak. Ücretlerdeki muazzam eriyeme karşı enflasyonla mücadele programının önerdiği köklü çözüm domatesin fiyatından 99 kuruş atmak!

Toprağını kendisi ekip biçen için de benzer bir durum söz konusu. Damattan önce söz alan Tarım bakanı gübre, yem ve ilaç gibi girdi ürünlerde de yüzde onluk bir indirime gidileceğini duyurdu. Oysa son üç ayda bu ürün kalemlerine gelen zam yüzde 50 ile 120 oranında. Çiftçinin derdiymiş, ne gam!

Bir de bu yıl bitene kadar elektrik ve doğalgaza yeni bir zam yapılmayacak olması var. Bu müjdeyi de damat verdi ama son bir yıl içinde enerji ve gaza yapılan zammın yüzde 71,88 olduğunu söylemeyi unuttu. Olsun! Nasılsa kış gelmeden kimse gaz, tüp yakamayacak bu sene. Karakışa ise kim öle kim kala…

Pahalılıkla mücadele bahane, patronlara kıyak şahane. Emekçiler ise başının çaresine bakar, kime dert.

Tavırları bu. Küstah ve rahatlar.

Önceden bu tip işlerde göstermelik de olsa sarı yandaş bir sendika alırlardı yanlarına. İşçileri de işin içine kattıklarını göstermek adına. Dikkat ettiniz mi bilmem. Damat toplantıda “paydaşlarımız” diye konunun taraflarını sayarken “işverenlerimiz, sanayicilerimiz, kobilerimiz, finans sektörümüz” dedi ve bir de “vatandaşlarımız var” diye ekledi. Çalışma Bakanı ise yeni bir tanım bulmuş, “emek verenlerimiz” diyor. İşçi demiyorlar. Onlar için yok hükmünde çünkü. Bu denli rahatlığa, işçi sınıfının bu denli örgütsüzlüğü neden oluyor.

Bu rahatlık aynı zamanda onların zayıf noktası. Bütün planlarını örgütsüz bir işçi sınıfı üzerine kurdular. Bu planı bozmak için geceyi gündüze katmaya değmez mi? Fabrika fabrika, atölye atölye, ofis ofis…