7 milyon işsizle patron kasası doldurmak

Geçen hafta açıklanan işgücü verileri, 2018 yılını 7 milyonun üzerinde işsizle kapattığımızı gösteriyor. TÜİK’in rakamı düşük göstermek için şapkadan çıkardığı tavşanlara rağmen işsizlikte 2008-2009 krizinin tepe noktasını yakalamak üzereyiz. Aralık sonu oran yüzde 21.

Üstelik AKP bürokratları, işçi çıkarma planlarını seçim sonrasına ertelemeleri için şirketleri sıkıştırıyor. 31 Mart sonrasını varın siz düşünün. Dolayısıyla bu rakamların “sıkıştırılmış” olduğunu söyleyebiliyoruz.

Bir de hiçbir istatistiğe yansımayan kriz dönemlerinin gizli işsizleri var. Aylardır ücret alamayan, alsa bile eksik ücretle çalışan ya da ücretsiz izine yollanan işçilerin sayısındaki artış gözle görünüyor. 

İşsizlik, güvencesizlik, yoksullaşma ve borçlanma… İşçi sınıfının kriz gerçekleri olarak sıralayabiliriz.

Bu ağır tablonun neden olacağı seçim maliyetini en aza indirmeye çalışan AKP, diğer yandan patronların kriz fırsatçılığını tatmin etmenin de yollarını arıyor. İşsizlik rakamlarının açıklandığı gün Bakanlığın TOBB’la birlikte düzenlediği “İstihdam Seferberliği 2019” buluşması bu arayışın ürünü. Patronlara verdikleri teşvikleri “Burası Türkiye burada iş var” sloganı ile duyurdular. 

İşsizliğin düşeceğine dair herhangi bir reel gösterge ise bulunmuyor. Esas dert krizde patronlara kaynak aktarmayı sürdürmek.

2017 yılında da yapmışlardı. TOBB genel kurulunda konuşan Erdoğan patronlardan birer kişiyi işe almalarını istemiş, böylece ek bir milyon istihdam sağlanabileceğini söylemişti. O yıl istihdam yaklaşık 1,5 milyon kişi arttı. Ama bu artış her işyerine birer kişilik ilave istihdam sağlayarak değil çırak, stajyer, kursiyer ve bursiyer sayısını 1 milyonun üzerine çıkararak sağlandı.

Ekonominin yüzde 7’nin üzerinde büyüdüğü 2017 yılında bile istihdamdaki artış makyajlı, işsizlik yüzde on bandındadır.

Şimdi ise 2019 yılında 2,5 milyon istihdam artışı sağlayacaklarını ileri sürüyorlar. Tam bir palavra. Üstelik bu kez makyaj malzemesi de yok. Zaten kampanya detaylarında istihdam alanları değil patronlara aktarılacak kaynaklar sıralanıyor.

Neler yok ki!

İşe yeni alınan her işçinin üç aylık ücretini devlet ödüyor. Bu üç ayla birlikte sonraki 9 ay boyunca patronun ödemesi gereken prim ve vergileri de… İşçi başına yaklaşık 20 bin lira demek bu. 

Sene başında asgari ücret desteğinin kapsamı genişletilmişti. Patronlar çalıştırdıkları işçi başına 101 ile 150 lira arasında destek almayı sürdürecek.

Önceki yıllarda uygulanan sigorta prim desteği devam ediyor. Yukarıdakilere ek olarak SGK primi işveren payının yüzde 5’ini devlet ödüyor. 2019 yılı sonuna kadar işçi başına yaklaşık 1000 lira ediyor.

Patronlara verilen 5 puan prim desteğine, kalkınmada öncelikli 51 ilde ve 2 ayrı ilçede 6 puan daha ilave ediliyor. İşçi başına yaklaşık 1000’er lira da buradan kasada kalıyor.

İŞKUR tarafından düzenlenen işbaşı ve nitelikli işgücü eğitimleri için de patronlar tek bir kuruş para ödemiyor.

Alın size istihdam seferberliği!

Bunlarla ne istihdam artar, ne işsizlik düşer. İşsiz sayısı artmaya, arttıkça da patronların kasası dolmaya devam eder.

Bunun bir AKP cinliği olduğunu düşünenler ise yanılıyor. Düzen partilerinin içinde bunun tersini yapacak tek bir örnek bulunmuyor.

Çünkü düzen sadece işçilerden alıp patronların cebine koyarak ayakta kalabiliyor. 

Bu nedenle orasından burasından makyaj tutmuyor.