301

Tam iki yıl önce bugün, Cumhuriyet tarihinin en büyük iş cinayeti yaşandı. Soma’da 301 madencinin, kömür ocağının çıkış kapısına ulaşmaya nefeslerinin yetmediği o günün üzerinden iki yıl geçti.

Katliamdan sonra değişen bir şeyin olup olmadığı sorusunun hiçbir anlamı bulunmuyor. Çünkü Soma katliamı iki yıl boyunca her gün yeniden ve yeniden yaşandı.

Henüz üzerinden birkaç ay geçmişti. 301 madencinin cansız bedeninin kaldığı Eynez ocağında yanan kömür daha soğumadan Torunlar’ın Mecidiyeköy’deki dev şantiyesinde otuz ikinci kattan yere çakılan asansörde 10 işçi yaşamını yitirdi.

İki işletmenin de patronunun ortak noktası AKP döneminin yüksek imtiyazlı devlet işlerinden almış yürümüş olmalarıydı. Hatta ikincisi Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşıydı. Ama asıl ortaklık kasadaydı.

Katliam, sonra Ermenek’te sürdü. Bu kez patron imam hatipten arkadaş değildi ama su katılmamış bir AKP’li, gözü dönmüş bir kömür tüccarıydı. Zaten Ermenek’teki kömür ocaklarının neredeyse tamamını o aile işletiyordu. Tüm kömürü çıkartıp kapattıkları eski galeriye dolan suyun, faal olan komşu ocağa patlamasıyla can verdi 18 madenci. Yerin metrelerce altında suda boğularak öldüler. Otopsilerinde ciğerlerinde karbonmonoksit değil balçık ve su buldular.

Ermenek’ten sonra Şırnak’ta devam etti katliam. Bu kez ocaklar kaçaktı. Kimin öldüğü bile bilinemedi bir süre. Peşinden Kozlu. Arkasından diğerleri…

Soma katliamı iki yıl boyunca inşaatlarda, kömür ocaklarında, fabrikalarda, kamyon kasalarında devam etti.

Yetmedi, Meclis sıralarında sürdü katliam. Hükümet Soma’nın ardından maden işçilerinin çalışma koşullarını iyileştireceğini ileri sürüp, birbiriyle ilgisi olmayan onlarca yasada değişikliğe gitti. Gitti gitmesine de, yasa Meclis’ten geçer geçmez bu kez binlerce madenci kendini ocakların kapısında buluverdi. İki asgari ücret, günde 6 saat çalışma, yıllık izinlerin 4 gün arttırılması gibi düzenlemeler, ocaklarda üretimi durduran maden patronlarının şantajına meze oldu. Patronlar istediklerini üç gün içinde aldılar ve öte yandan “bahar temizliğini” de tamamlamış oldular. Ocaklar yeniden üretime başladığında, çıkarılan madencilerin hepsi işbaşı yapamadı. Böylece katliam Ankara’da Meclis koridorlarından bir kez daha madenlere, Zonguldak, Kütahya, Ermenek ve Nevşehir’deki kömür ocaklarına geri döndü.

Katliam bazen protesto sırasında polis şiddetinden kaçıp markete sığınan bir madencinin suratında patlayan Başbakan tokadı, bazen öfkesiyle acısı birbirine karışmış bir başka madencinin yere düştüğü sırada sırtına inen müsteşar tekmesi oldu. Bazen, ölüm ocağından sağ çıkan iki binin üzerinde işçinin tek bir kuruş para alamadan işsiz kalması, bazen de “devlet büyüklerini” protesto ettikleri için haklarında açılan davalar, gittikleri duruşmalar, verdikleri ifadeler oldu.

Soma’daki katliam iki yıl boyunca devam etti.

Doğrusu katliam, Soma ile de başlamadı. Erdoğan, bu yıl sekizincisi düzenlenen “Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı”nın ilk gününde kürsüden AKP döneminde görev yapan çalışma bakanlarına teşekkür ederken, iktidarı boyunca iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı 15 bine ulaşmıştı. AKP, Türkiye kapitalizminin eline en fazla işçi kanı bulaşan iktidarı oldu.

Soma katliamının yıldönümündeyiz. Ve katliam devam ediyor.

(İkinci yıl dönümünde Soma katliamını konu alan yeni bir belgesel Nazım Hikmet Kültür Merkezleri’nde gösterime giriyor. “301” isimli belgeselin ilk gösterimi dün Adana NHKM’de yapıldı. Bugün ve yarın İstanbul, Pazar günü Ankara ve Pazartesi günü İzmir’de gösterilecek ve söyleşiler yapılacak. Acı tazelemek için değil, katillerden hesap soracak günleri örgütlemek için gösterimlerde buluşalım.)