Samsun: 'Bu kadar yeter dağılabilirsiniz çocuklar'

Türkiye Komünist Partisi’nin, Türkiye’nin çaresiz olmadığını anlattığı, halkın çaresizliğine karşı umudu örgütlediği, gerçek seçeneği güçlendirdiği toplantıları sürüyor. Toplantılardan biri 18 Şubat Pazar günü Samsun’daydı. 

Samsun, Mustafa Suphi’yle birlikte TKP kurucuları 15’lerin katledildiği Karadeniz sularına kıyı kent kimliği ve Cumhuriyet için atılan somut adımlar içinde “ilkadım” toprağı olarak tanımlanması yanında Tekel işçileri direnişiyle de önemli, anlamlı bir kent. 

Mustafa Suphi, Giresun doğumlu ama yaşamına ilişkin çalışmalarda Samsunlu olduğu da anlatılıyor. Reji işçileri tarihinde bilinen ilk grev 1908'de Samsun’da gerçekleşiyor. Mehmet Bozışık (Boz Mehmet) ile Zehra Kosova’nın, iki komünistin yolu Samsun’da kesişiyor. "Türkiye Komünist Partisi'nin Samsun vilayet komitesi gazetesi" olan “Kızıl Samsun”, Samsun ürünü. Halit Çelenk ile Şekibe Çelenk’in, Serpil Çelenk (Güvenç)’in Samsun yıllarını nasıl atlarız. 

Samsun’un bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, emek ve hak mücadeleleri tarihi bu yazının içinde özetlenemeyecek derecede uzun ve özlü. TKP yönünden Samsun’un önemi, “Samsun’da örgütlenmesin de nerede örgütlensin” denecek kadar büyük. 

Samsun’un TKP açısından bir yönü daha var: 2005’ten başlayarak 2018’e kadar 7 kez faşistlerin saldırısına uğrayan bir Parti. 18 Şubat 2018’deki saldırı sekizinci. 

Buradan çıkan sonuç mu? 

Sömürücü ve gericiler azdıkça TKP Samsun’da güçleniyor.

18 Şubat toplantısı, üçte ikisi dostlardan oluşan, halka söylenen yalanları ve demokrasi yanılsamasını sıralayan, toplumsal gerçekleri ve gerçek seçeneği anlatan yararlı ve verimli bir etkinlik oldu. Toplantı bitiminde Gazi Sahnesi’nin dış kapısından ilk çıkan ve sayıları onu bulmayan katılımcılara dar sokağın iki yanından elli altmış kişiden oluşan güruhun saldırısı ise cüretkarlığı, rahatlığı ve alçaklığıyla İslami faşizmin bütün emarelerini taşıyordu. 

“Dar sokaktaki organize siyaset” saldırısı planlandığı şekilde gerçekleşmişti ama TKP üyelerinin, işçilerden, emekçilerden, emeklilerden, aydın ve sanatçılardan oluşan konuklarının, Gazi Sahnesi işleticisinin ve saldırıda yaralanan yoldaşların soğukkanlı, kararlı, güvenli ve disiplinli tavırlarıyla vahşiliğini sürdüremedi. Bu tavrın, Samsun’daki sol siyaset, meslek örgütleri, dernekler ve dostlar tarafından hâlâ devam eden dayanışma ziyaretleri, telefonları ve mesajlarıyla desteklenmesi emekçi halk adına umut verici. 

Olay sonrası güvenlik güçlerinin “saldırganları dağıttık, salonu güvenle tahliye edebiliriz” sözlerine “dağıtmak tahliye için iyi de göreviniz saldırganları yakalamak değil mi” şeklinde verdiğimiz yanıt o kargaşada kaldı sanılmasın. Burada yineleyelim.

Aynı sokakta bir görgü tanığının bir güvenlik görevlisine atfen aktardığı, saldırganlara yönelik sözler ise tüyler ürpertici: “Bu kadar yeter dağılabilirsiniz çocuklar”… 

Topyekûn işbirliğine OHAL KHK’si ile getirilen “sorumsuzluk” eklendiğinde at izi it izine karışıyor. Saldıranların güvenliği ve sorumsuzluğu ile saldırıdan bir saat sonra güvenli tahliye… Hangi iz hangisini örtüyor?

TKP tarafından yapılan açıklamada (http://haber.sol.org.tr/toplum/tkpden-samsun-aciklamasi-228937) anlatıldı: “Mustafa Suphileri katleden mürtecilerin devamı olan bu güruhu elbette TKP dikkate almaktadır ve bugün olduğu gibi bundan sonra da püskürtmeyi bilecektir. Ancak TKP’nin daha fazla önemsediği, bu güruhun kaynaklarını kurutacak şekilde TKP üyelerinin ve dostlarının artması, sosyalizm seçeneğinin memlekette yeşermesidir”. 

Samsun, emekçi halka saldıranların yurdu olamaz. Toplumun geleceğini belirsizlikten, yalandan, baskıdan, şiddetten, savaştan, cinayetlerden, tecavüzlerden, talandan, gericilikten ve sömürüden kurtaracak “gerçek yurtseverler”in yurdu olabilir ancak.

Evet. Ülkemiz sömürücü ve gerici işgalcilerin, onların azgın maşalarının yurdu değil.

Evet. Yeter artık, göz yumularak dağılsanız bile hesap vereceksiniz. 

TKP’nin hazırladığı “Toplumcu Anayasa için Taslak”ın Sunuş bölümünün sonunda da belirtildiği gibi: “İşsizliğin yasaklandığı; eşit ve parasız eğitim ile sağlık hizmetinin devlet güvencesinde olduğu; insanın insanı sömürmediği; ısınma, elektrik ve su gibi temel gereksinimlerin bedelsiz karşılandığı; herkesin sağlıklı konutlarda yaşadığı; yoksulluk ve açlığın ortadan kalktığı; cehalet ve gericiliğin alt edildiği; bağımsız ve gelişmiş bir Türkiye mümkün.”

Gerçekleri saklamaya, mücadeleyi engellemeye kalkanlara, saldırganlara en anlamlı yanıtı TKP toplantılarına ilk kez katılan ve Samsun’da dostluğu ve güveniyle bizi yalnız bırakmayan bir değerli, emekli hukukçu verdi. Hem olayı özetledi hem de son sözü söyledi. Ayrıca son söze gerek yok.

“Dün çok değerli dostum (…) Ali Rıza Aydın’ın konuşmacı olduğu Samsun’daki toplantıya katıldım. Toplantıyı TKP düzenlemişti. Toplantı bitiminde sokak aralarından çıkan bir gurup saldırgan salondan çıkan ilk dinleyicilere ‘allahsız komünistler’ diye saldırdılar. Bu saldırı sonucu üç arkadaşımız hastanelik oldu, salonun camları kırıldı. Olay yerine çevik kuvvet dahil çok sayıda polis kuvveti geldi ve bizi polis kordonundan geçirerek sivil araçlarla güvenli bölgelere götürdüler. Kader bu ya, ben de ilk kez böyle bir toplantıya katılıyordum ve olup biten her şeyi gözümle gördüm. Bundan sonra, saldırıya uğrayan bu güzel insanlarla beraber olacağım...”