Hukuksal gericilik tavan yapıyor

Kimileri puslu havayı seviyor, kimileri de dağıtmamak için gözlerini kapatıyor. Puslu havanın iyice yerleşip kirlenmesiyle “geliyorum” diye bağıran OHAL, sevenlerini ve susanları buluştururken, hukuksal gericiliğe de tavan yaptırıyor.

AKP, “hukuksuzluk”, “hukukta çifte standart” ve “AKP hukuku” gibi üç nitelendirmeyle birlikte 2016’ya ulaştı. Bu üçlünün bulamacına 2016’da “fiili durumu” ekledi. Artık hukuk yerine fiili durum geçerliydi, bu fiili durumun hukuku arkadan gelecekti; başta anayasa olmak üzere yasalar yeniden yazılacaktı.

“Yeni ve demokratik anayasa” sevdası altında pazarlıklar sürerken, darbe girişimine bağlı OHAL geldi ve muhalefet de pazarlığı bırakıp milli irade ve demokrasi iplerine sarıldı.  AKP tüm ipleri elinde toplayarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri (OHAL KHK’leri) ve OHAL’li tasfiye/cadı avı uygulamasına geçiverdi.

OHAL KHK’leri ne Anayasa dinliyor ne de Anayasa’nın özellikle gönderme yaptığı OHAL Kanunu’nu ve diğer kanunları; Anayasa’yı da deliyor, OHAL Kanunu da… OHAL dönemine (şimdilik üç ay) ve konusuna (şiddet olayları ve kamu düzeni) özgü olması gerektiği halde kamu ve özel birçok kurum ve kuruluşta değişiklik yapıyor, işçi ve emekçileri kapı önüne koyuyor ve yasak olduğu halde birçok kanunda değişiklik yapıyor.

AKP, “darbe girişimi”ne sığınarak aklına gelen her şeyi OHAL KHK’leri içine yerleştirirken ve devlet yapısını değiştirirken, başta anamuhalefet olmak üzere düzen partileri de “darbe girişimi”ni gerekçe göstererek AKP’nin yaptıklarını seyrediyor; masumiyeti oynuyor.

CHP, OHAL KHK’leri konusunda AKP’ye endişelerini (!) dile getirmekle haber konusu oluyor. OHAL KHK’leri, haddini fazlasıyla aşarak Anayasa ve temel hukuk ilkelerini çiğneyerek uygulanıyor ama Anayasa Mahkemesi’ne bile götürülmüyor. AKP bundan cesaret alıp, TBMM’ye hemen sunulup görüşülmesi gereken KHK’leri “görüşülmese de olur” diye geçiştiriyor (OHAL KHK’leri konusunda kapsamlı bir çalışma Boyun Eğme Dergisi’nin 5 Ağustos Cuma günlü 43. sayısında okunabilir).

Birçoğu soyut ve sahte dayanaklarla ortaya çıkan hak ihlalleri, kapatmalar ve işten çıkarmalar, “OHAL döneminde yargı askıdaymış” gibi dava konusu yapılmıyor, yapmak isteyenler baskılanıyor.

“İdamın bu ülkeye gerekli olduğu”nu düşünen AKP öylesine kendinden emin ve öyle bağırıyor ki, idam cezasını yeniden getirmek için Anayasa değişikliği yapacak olan TBMM’yi de, davaları görüşüp karar bağlayacak olan “yargı” yı da ipotek altına alıyor.

At izi it izine karışırken, artık AKP’nin hukuksal gericiliğiyle birlikte düzen muhalefetinin de hukuksal gericiliğiyle karşı karşıyayız. “Darbe girişimi önlendi ama potansiyel olarak devam ediyor” gibi bir gerekçeyle OHAL’li hale çanak tutan, OHAL’li hali kalıcı yapacak olan tüm hukuksal oyunlara ve uygulamalara payanda olan bir muhalefet ve camilerden sokaklara yığılan kalabalık, hoparlörle okunan dinsel metinlerden feyz alarak her türlü gericiliği hukuksal gericilikle onaylamak için çaba sarfediyor.

Alkışçı muhalefete, önündeki dosyayı açmaktan korkan yargıya ve gerici yandaşlara halkın korkusu eklendiğinde, “yaptım oldu” diyenlerin demokrasi bayramı ilanını beklemekten başka bir şey kalmadığı imajı körükleniyor.

Sahte dayanaklı demokrasi bayramı, kayıtsız koşulsuz “demokrasi, demokrasi” diyenlerin demokrasilerinin de intihar ettiği gün olacak.

Her krizden bayram çıkarmaya kalkan sermaye düzeni sömürüsüne devam ederken, gericiliği yaşam tarzı yaptıklarına sevinenlerle kucak kucağa olmaktan şikayetçi değil.  Hukuksal gericiliğin kendilerine zarar vermeyeceğinden çok eminler. Kendilerini haklı çıkaracak emareler, OHAL KHK’leri ve uygulamalarıyla fazlasıyla görüldü. Onlar demokrasi intihar etse bile bu intiharın kendileri için katliama dönüşmeyeceğini biliyorlar ve sınıfsal karşıtlarının katliamını memnuniyetle karşılıyorlar.

İşçiler ve emekçiler uykuda değiller. Kendilerine karşı “çok sert davranan bir azılı siyasal gericilik döneminde”* hukuksal gericilik de ne kadar hortlatılırsa hortlatılsın, gelecekteki düzenleri için neyi nasıl yapacaklarının ve nasıl örgütlü mücadele edeceklerinin peşindeler.

*V.İ.Lenin, Ne Yapmalı?