Hukuka boyun eğme(k)

Ekonomik güvenliği tehdit içeren işlemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında soruşturma başladığı açıklanıp bu işlemlere sosyal medya da eklenince hukuk alanında kafalar yine karıştı. Hep böyle oluyor, önce karışıklık sonra kanıksanma. 

Hukuksallık adına anımsatmalar yapılıp toplumsal gerçeklik ile hukuk tartışmasına, hukuk mu guguk mu gibi sorgulamalara, sınıfsallığa girince de “hukuk tanımazlık, hukuk ret” eleştirileri hemen yapıştırılıyor. 

Hukuk olana hukuk denir, olmayana hukuk denmez… Canlıya canlı denir cansıza denmez. Bir belgeye yalnızca adıyla ya da dayanağıyla hukuk belgesi denmez; içeriğiyle, anlam ve amacıyla denir. Birçok niteliğiyle uygun gibi gözüken bir yasa amacı sakatsa hukuk metni olmaktan çıkar.   

Bir anayasa, bir cumhuriyet düşünün; ilkeleri var, nitelikleri var. Bu ilke ve nitelikler için değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez yasağı olan bir anayasa. Bu ilke ve niteliklere dokunulmayacak, anayasanın diğer tüm maddeleri bu ilke ve niteliklere uygun olacak, diğer maddeler aracılığıyla da dolanma yapılamayacak. Yapılırsa, hukuk devletine aykırılıktan iptal edilir.

Örnek, anayasada cumhuriyet yazıyorsa bu değiştirilemeyeceği gibi cumhuriyet orada dururken soya bağlı yönetim modeli getirilemeyecek. Anayasada laik hukuk devleti yazıyorsa bu değiştirilemeyeceği gibi laiklik orada dururken dine dayalı hukuk ya da eğitim getirilemeyecek. 

Bir de anayasada yazılı tüm hükümler bağlayıcı ve üstün olacak. Yasalar ve diğer hukuk belgeleri bu hükümlere aykırı olmayacak. 

Örnek, hak ve özgürlüklerin özüne dokunulamaz deniliyorsa dokunan mevzuat çıkarılamayacak; anayasada suç ve cezanın yasallığı yazıyorsa yasa dışında hiçbir alt hukuk metni ile suç ve ceza oluşturulamayacak. 

Bir örnek daha verelim. Yasaların genelliği ve eşitliği ilkesi gereği, yasaların kimilerine uygulanması ya da uygulanmaması gibi çifte standartlar olmayacak; yasalar hukuk güvenliğini zedelemeyecek şekilde açık, net, belirli, öngörülebilir ve iyiniyetli olacak.

Başka bir örnek, cumhuriyet, laiklik, hukuk devleti, bireysel ve toplumsal haklar anayasada yazıyor ama yasalarda, diğer hukuk belgelerinde ve uygulamada yoksa, uygulamanın hukuka uyması da hukukun konusu olduğundan burada da hukuktan söz edemeyeceğiz.  

Bir başsavcılık basın açıklaması var. Hukuk hiyerarşisinde yeri olmayan metinlerden biri. Görünürde suç anımsatıyor, şöyle şöyle yapanlar şu yasalara göre cezalandırılır, biz de soruşturma başlattık deniliyor ki yasaların açık, genel ve eşit olması karşısında bunun yapılmasına gerek yok. Gerçekte ise suç ve cezanın şahsiliği bir yana itilerek örtülü suç ithamında bulunuluyor, başka deyişle uyarı hatta tehdit var; şunları şunları yapmayın, yapanlara gereği yapıldı size de yapılır deniliyor. Açıklamaya gerek olmayan bir konuda açıklama yapılınca kaostan ve korkudan başka bir şey doğmuyor.    

Yapmayın dedikleri, hem soyut hem de eleştiri hakkı kapsamında sohbet ve polemikleri de kapsıyor: “Ekonomik güvenliği tehdit eden işlemler”… Ekonomik güvenlik nedir? Kim karar verecek, kimin güvenliği esas alınacak, ölçütü ne? Tehdidin tanımı ve ölçütü ne? Eleştiri ile tehdit arasındaki fark ne? Durum saptaması ya da karşılaştırmalı analizlerle ortaya çıkan olumsuzlukları yazmak ya da açıklamak ekonomik güvenliği tehdit mi? Örneğin 2002 yılı ile 2012 ve 2018’i yıllarını çeşitli tablolarla karşılaştırmak olumsuz sonuç içeriyorsa ne olacak?       

Yapmayın dedikleri, yükseköğretim iktisat öğrencilerine makro ve mikro iktisat derslerini ortaokul tarih dersi gibi öğretin, üniversitelerin sorgulayıcı ve tartışan derslerinden, araştırma ve incelemeden, analitik değerlendirmelerden vazgeçin anlamında.

Yapmayın dedikleri, emekçi halkın kredi kartı faizleri ve kredi faizleri artırılırken, geciken borç ödemelerine icra başlatılırken, ipotekli evlerine el konulurken, kredi taksit sayıları azaltılırken itiraz etmeyin; büyük şirketler için kurtarma operasyonuna, borçların yeniden yapılandırılmasına da ses çıkarmayın anlamında. 

Borçları yeniden yapılandırılanlar belli ki zor durumda, oralarda kazara grev kararı alınır ve ertelenirse de susulacak. Zor durumdaki şirketler tabii işçi çıkarak, aman ha susulacak.  

Ya susun ya da yaptıklarımıza destek verin, susmazsanız başınıza geleceklere razı olun deniliyor.  Ekonomik güvenlik, iktidarın çerçevesini çiziği ekonominin güvenliği olduğuna göre susulacak sınır da belli. İktisatçı da susacak, hukukçu da… “Tıp oyunu” oynanacak; eleştiriyi önlemenin, düzeni sürdürmenin yolu suskunluk ve sessizlik. 

Kriz içinde bolca dinsele sığınmak da aynı suskunluğa yönelik.  Kurtarma operasyonundan yararlanamayacak olan patronlar ne yapacak bakalım, onlar da tevekküle mi davet edilecek?

Daha fazla açıklamaya gerek yok: düzene dokunulmayacak o kadar. Serbest piyasa yalnızca büyük sermayeye… Serbest piyasaya da serbest hukuk ve serbest yargı yakışır.

Hukuka boyun eğmek ya da eğmemek konusunun oturduğu yer çok açık. Hukuk olmayan hukuka boyun eğilmez. Hukuk olan hukuka boyun eğmek de o kadar dar, basit, tapınası bir durum değil; adını sınıfsallık koyar, tavrını sınıf belirler.

Bugünün hukuk metinleriyle meşrulaştırılmaya çalışılan hukuksuzluğu öyle hak mücadeleleriyle kazanılan insanlık hukukunun tarihine sığınarak temize çıkaramayız, perdeleyemeyiz. Kapitalizmin özünde olan adaletsizliği saklayacak sihirli güç ise yok artık, hukukla kandırma dönemi bitti. 

Girdisi sömürü düzeni olan hukuktan adalet çıktısı beklenebilir mi?

Franz Kafka’nın “şimdi anlıyorum ki benim tutuklanmamın ve bu soruşturmanın arkasında koca bir teşkilat var” diyen Joseph K.si bugün konuşsa “koca bir teşkilat” yerine “düzen” derdi.      

Hukuk metinlerinin, düzenlenmesi, okunması, anlamı, yorumu ve uygulanması sınıfsaldır. Sınıfsal bakış hukuk metinlerindeki emekçi karşıtı hükümleri, sömürüyü, oyunları, tuzakları hemen yakalar. 

Sınıflı bir toplumda bu nasıl olur, nasıl yaşama geçer diyenlerin başvuracağı yer bu düzen değişmeli diyen, dediğini işçi sınıfının örgütlü gücüyle yaşama geçirme mücadelesi içinde olanların Partisidir. Türkiye Komünist Partisi içini doldura doldura söyledi “bu düzen değişmeli” diye. Söylemeye devam ediyor hem de emekçi halkın örgütlü direncini artıra artıra.