“Paran Kadar Sağlık!” “Finansbank Kadar Şenlik!”

KENTİN SESİ - İZMİR Yazıları

Tıpla ilgili sayılabilecek bir konuda yazacaktım bu hafta. İlk defa bu kadar net planlamıştım yazımı günler öncesinden. “Descartes’ın yanılgısı”ndan başlayıp konuyu seçimlere getirecektim. Yani diyecektim ki seçim çalışmalarında komünistlerin mutlaka duygulardan arınmış akli ve mantıki argümanlar silsilesi kullanması gerekmiyor, ama bunun nedeni de Aydınlanması yarım kalmış bir Doğu toplumu olarak rasyonalizm, yani akılcılık açısından bir türlü Batı toplumları seviyesine gelememiş olmamız değildir!

Daha açıklayıcı olması için şu lafları hatırlamak yeterli: “Biz çok fazla duygularımızla düşünüyoruz, olaylar karşısında serinkanlı olamıyoruz, Batı ülkeleri hiç öyle mi canım?”

İşte “Descartes’ın yanılgısı: duygu, akıl ve insan beyni” kitabında ünlü sinirbilimci Antonio Damasio, Descartes’ın ünlü sözü, “Cogito ergo sum”’un (düşünüyorsam öyleyse varım) aklın bedenden bağımsız bir varlığı olduğunu önerdiği için bir yanılgı olduğunu söyler. Bu anlamda Damasio bir yandan akıl ve duygunun birbirinden yalıtık olarak düşünülemeyeceğini ortaya koyarken diğer yandan da farkında olmasa da Marx ve Engels’in Aydınlanma felsefesinin idealizmi ile hesaplaşmasının sinirbilimsel temellerini sunuyor.

Descartes’ın ve dolayısıyla Aydınlanmanın yanılgısı her şeyin merkezine sadece aklı ve mantığı koymalarıdır.

Damasio kısaca duygusal olmayan bir düşünmenin aslında problemli olduğunu iddia ettiği kitabında işe Phineas P. Gage isimli ünlü bir vakayı anlatarak başlıyor.

Gage 1948’de demiryolu açma çalışmaları sırasındaki bir patlama sonucu kafasına bir metrelik demir bir çubuğun girip çıktığı bir işçi. Gage kazadan sonra yürüyerek işyeri hekimine gidiyor ve ölmek bir yana sandalyeye oturup olayı tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.

Evet Gage, bu kazadan neredeyse bir mucize sonucu tek bir küçük hasarla kurtuluyor. Bu küçük hasarın ne olduğu ise ancak çok uzun yıllar sonucu anlaşılıyor yani kazadan hemen sonra Gage’in kişiliğindeki olumsuz değişim ve karar alma mekanizmasının sürekli Gage aleyhine olacak biçimde çalışmasının nedeni beyninde akıl ve duygu yollarının kesiştiği bir bölgenin zarar görmesidir.

***
İşte bunları yazmayı planlamıştım ama araya yine tıpla ilgili bir konu girdi.

Yakın zamanda hastahane grevleriyle önce İzmir’in sonra giderek yayılarak Türkiye’nin onuru ve umudu olan bir süreci örgütleyen Tabibler Birliği’nin asistan hekim komisyonu yine İzmir’de bu kez onuru ve umutları yerle bir eden bir işe imza atmış.

Asistan hekimlerle dayanışma gecesi diye duyurulan bir şenlik Cuma akşamı İzmir burjuvasinin eğlence merkezlerinin göbeğinde (elbette toplu ulaşımla ulaşılamayacak bir yerde), sendika bayraklarının bile asılmasının yasaklandığı bir salonda Anadolu Sigorta ve Finansbank bayrakları altında “kutlanmış”.
Geceye dayanışma duyguları ile katılacak bir müzik grubunun başına gelenlerden öğrendik olayı. “Geceye elbette ücretsiz çıkmayacak olan assolist ve grubunun krallar gibi ağırlandığı organizasyonda, dayanışma gecesi için para almayı reddeden müzik grubuna elbette “köpek” muamelesi yapılacaktı” diye açıkladı durumu müzik grubundan bir arkadaş.

Sendika değil ama banka bayraklarının sallandığı bir organizasyona da elbette bu yakışırmış. Henüz yakın zamanda “Paran kadar sağlık: Türkiye’de sağlığın ticarileştirilmesi” kitabını basan tabibler odasının internet sayfası (http://www.izmirtabip.org.tr) gerçekten de sermaye kurumlarının logolarının yer aldığı bu şenliğin afişiyle açılıyor.

İşin kötü tarafı asistan hekimlerimizin baştan beri bildikleri şeyden, sermaye bayraklarından, bizim müzik grubu toplu taşıma araçlarıyla ulaştıkları olay yerinde haberdar olmuş. Böyle bir şenliğin sadece kendilerine değil grev örgütleyen asistan hekimlere de asla yakışmayacağını dostça ve yoldaşça söyleyen gruba karşı ise son derece “akıllı ve mantıklı” gerekçelerle açıklamalar yapılmış.

Bando mu neydi şimdi adını hatırlayamadığım müzik grubu ise son derece “duygusal” davranıp olay yerini terk etmiş.

Ne diyelim “finansbank kadar şenlik”leri kutlu olsun.