“Jandarma dışarı! Bilim içeri!”: Bilim üzerine Marksist tartışmalar

Öncesini bilmiyorum ama 90’lı yıllardaki öğrenci eylemlerinin en sık telaffuz edilen sloganlarından birisi buydu. Sloganın popülerliğinin nedeni elbette en azından Ankara’da ODTÜ, Hacettepe-Beytepe ve Bilkent kampüslerinde jandarmanın ve şiddetinin eksik olmamasıydı. Oysa o dönemde ne benim ne de bu sloganı icat eden ve atan diğer öğrencilerin “bilim”den neyi kastettiklerini bilmediklerinden eminim. Konuyla ilgim ancak marksizmle pozitivizm arasındaki ilişkiyi merak edecek düzeydeydi.

Şimdi özel güvenlik birimlerinin (ÖGB) yerini aldıkları jandarmayı hiç de aratmadığını üniversitelerdeki eylemlerden biliyoruz ama slogan bildiğim kadarıyla “ÖGB dışarı! Bilim İçeri!” şeklinde bir değişim geçirmedi, onun yerine doğrudan terk edildi.

Elbette sloganların bilimselliği üzerine bir tartışma yürütülemez ama bilimle jandarma arasındaki ilişki yerine o dönemde öğrenci hareketi içinde daha analitik ve derinlikli tartışmalar yapıldığını da hatırlamıyorum.

AKP’nin üniversite operasyonun bir parçası olarak Büşra Ersanlı örneğinin yanına şimdi bir de Rennan Pekünlü örneğini koyduğu bugün bilim üzerine marksist tartışmalar da nereden çıktı denebilir.

Birincisi, artık eskisi gibi işlemeyen bir KCK bir Ergenokon operasyonu mantığının üniversitede de Büşra hocanın Kürt hareketi ile ilişkisi Renan hocanın da türban yasağı üzerinden işletilerek mahkum edildiklerini söyleyebilmek için marksist olmak gerekiyordu.

İkincisi, bugün gazeteci olmak için nasıl gazetecilik yapmamak gerekiyorsa, Renan hocanın davasından görüldüğü gibi artık bilim insanı olmak için de bilimle her tür ilişkinin kesilmesi gerektiğini öğreniyoruz.

Üçüncüsü, harçların kaldırılmasını bile tartışamayacak kadar yoğun bir gündemi olan üniversitedeki mücadelenin de, Ekim başında çıkacak olan soL gazetesinin gazeteciliğin ne olduğunu göstereceğine benzer bir biçimde bilimle bu tür bir ilişki kurması gerekiyor.

Yani üniversitede de birlikte mücadele eden marksist siyasetçi, sosyal bilimci, felsefeci, fizikçi, biyolog, sinemacı, matematikçi, iktisatçı ve tıp ve müzik bilimcilerinin bilim üzerine de marksist tartışmalar yürütmeleri gerekiyor.

Yine de, bu tür bir tartışma için böyle bir toplamın bir gün, aynı fıkradaki gibi bir Fransız, bir Alman, bir İngiliz ve Temel gibi birlikte gerçek hayatta bir şey yapmalarının anlamı veya olanaklılığı sorgulanabilir.

İkna olmayanlar için bir kötü bir de iyi haberim var.

Kötü haber: Böyle bir toplam Ağustos ayı sonunda Cambridge veya Oxford’da değil Karaburun-İzmir’de toplandı, hem de bir gün değil tam 2 gün boyunca “bilim üzerine marksist tartışmalar” yürüttüler.

İyi haber: Toplantı üstelik terk edilmiş ve artık başka bir amaçla kullanılan eski bir jandarma karakolunda yapıldı. Yani jandarma dışarıda bu kez hem bilim hem de marksizm içerideydi!

Not: Üniversite Konseyleri Derneği ve Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği’nin birlikte düzenlediği bir sempozyum olan “bilim üzerine marksist tartışmalar” ne yazık ki soL sayfalarında ne bir duyuru ne de bir haber olarak yer aldı. Umarım bu yazı geç de olsa bu eksikliği bir parça gidermiş olur. Meraklısı için sempozyumun aşağıdaki web sayfasından tartışmaların özetlerinin okunabileceğini de belirtelim:

http://bilimvemarksizm.blogspot.com/