İzmir’de 1 Mayıs & 2 Fıkra

KENTİN SESİ-İZMİR Yazıları

İzmir’deki 1 Mayıs’ların deniz kenarındaki bir piknik havası taşıdığını düşünüyorum.

(Ama bunun Gündoğdu Meydanı’ndaki çimenler ve denizle bir ilgisi yok.)

Solun bir türlü zamanında yetişemediği bir piknik. Bir yetişse bu piknik havası da mutlaka dağılacaktır.

Neredeyse tatlı bir akşamüstü saatinde başlayıp yürüyüş kolunun yarısı daha alana girmeden apar topar bitirilen törenlerden bahsediyorum.

Yani İzmir’deki 1 Mayıs’larda solun hali, kaplumbağa ailesinin piknik macerasını anlatan eski bir fıkradaki küçük kaplumbağa gibidir:

Kamplumbağa ailesi evlerinden piknik alanına ancak aylar süren bir yolculuktan sonra ulaşabilir. Her şey yine de yolunda gibidir, ta ki açacağı evde unuttuklarını farkedinceye kadar.

Doğal olarak açacağı almak için ailenin en küçük kamplumbağası geri eve yollanacaktır. Küçük kamplumbağa ise o gelmeden pikniğe başlamayacaklarına dair aileyi defalarca yemin ettirdikten sonra ancak ikna olur.

Günler, aylar, yıllar geçer ve küçük kamplumbağa bir türlü geri gelmez. Kamplumbağa ailesi artık açlıktan ölmek üzereyken biri dayanamayıp piknik sepetini açarak bir şeyler yemeye başlar.

Tam o anda aslında yola hiç çıkmamış olan ve yıllardır yakınlardaki bir ağacın arkasından piknik alanını gözetleyen küçük kamplumbağanın sesi duyulur: “Hani beni bekleyecektiniz?”

Yine 1 Mayıs’la ilgili, 2010 tarihli, yeni ama henüz sonu yazılmamış bir fıkra ise şöyle:

“Hepimizin bildiği nedenlerle 2007, 2008 ve 2009‘da ‘Taksim 1 Mayıs alanıdır’ diye dost emek-meslek örgütleri ve demokrasi güçleri ile birlikte siyasi iktidarın her türlü baskısına rağmen Taksim‘e yürümüştük. Aklımızda ‘Hak verilmez alınır, Zafer sokakta kazanılır’ sözleri vardı.

Verilen bir büyük mücadelenin sonucunda 1 Mayıs emeğin bayram gününde, Taksim yeniden 1 Mayıs alanı oldu.

Emeğin bayramı 1 Mayıs‘ın başta İstanbul Taksim Meydanı‘nda olmak üzere tüm ülke düzeyinde... örgütlü olduğumuz il ve ilçelerde, … kutlanması için..."

Fıkrada şimdilik Temel’in ne dediği belli de İdris, Fadime ve Dursun’un ne diyeceğini ancak 1 Mayıs’ta öğrenebileceğiz.

Yani tebessüm etmek için olmasa bile gülmek için henüz erken!