Çaresizlik

Sevgili kardeşim Adnan Azar,

Altı yaşındaki o dilenci çocuğu hatırladın mı? Hani bir gün Kızılay’da rastlamıştık ona. Sen, “Çaresiz bırakılmış” demiştin. Ben de “Düzen çaresiz bırakıyor onları. Aslında her şeyin çaresi vardır şu dünyada. Ölümden başka…” diye eklemiştim.

Ölümden başka…

Daha birkaç hafta önce, eşin Dr. Filiz’le bizdeydik. Her zamanki inceliğin, alçakgönüllülüğün ve ağırbaşlılığınla dünyanın şu hallerinden konuşmuştuk. Filiz ve sen, birbirinize çok yakışıyordunuz. Bu gözlem, o denli bilinen bir sonuçtu ki apaçık bir gerçeği ayrıca dile getirmeye gerek görmedim.

Beş-on gün sonraydı, sağ olsun, Fahri Özdemir aradı beni ve senin bir akciğer ameliyatı geçirdiğini söyledi. Şaşırdım. “Hayatta kimi durumlar bazen ne çabuk değişiyor..” diye düşündüm. İki gün geçince Fahri yine aradı, “İyiymiş, pek öyle kötü bir kist falan da değilmiş” dedi. Salı günü, “Geçmiş olsun” demek için seni aradım. Hastanedeydin. Ama öyle gür bir sesle ve öyle sağlam konuşuyordun ki ameliyatlı birinin mecalsizliği yoktu sesinde. Üstelik, “Herhalde yarın çıkarım hastaneden” demiştin.

İçimden, “İyi, bu darboğazı geçti bizim Adnan” dedim. Belki haftaya arkadaşlarla yine beraber olabilirdik, ne güzel…

Haftaya kalmadı, 12 Ocak Pazar günü soL’un kültür sayfasına göz attığımda, senin iki büyükçe fotoğrafını gördüm. Üstteki fotoğrafta, “Adnan Azar’ın ardından…” yazıyordu.

Önce, “Kim yazmışsa atıyor!” diye geçirdim içimden. Öte yandan, Tuğrul Keskin’in bu yazıya koyduğu başlık, koca puntolarla sayfayı enine kaplıyordu:

ŞAİR, RİZELİ, BIÇKIN DELİKANLI
Ben bu yakıştırmaya da inanmadım. Senin şair, hem de soylu bir şair olduğun bilinir de “Bıçkın delikanlı” diye nitelenmen kökten yanlıştı. Adnan Azar kadar ince davranışlı, saygılı, sağduyulu, görgülü bir insana bıçkınlık nasıl yakıştırılır, aklım hiç almıyor.

Ve bu dakikalarda bir rüya ya da kâbus görmediğimi anlayarak hemen telefona sarıldım:

“Fahriiiii! Neredesin? Anladık ama, Ankara’ya, cenazeye geldin de Adnan’ın ölümünü benden niye sakladın?”

Hep birlikte öyle karar almışlar: Bu soğukta ve bu kirli havada Ahmet Say’ı çağırmayalım, demişler, ihtiyarı korumuşlar.

Saate baktım, cenaze çoktan kaldırılmış olmalıydı.

Sevgili Adnan Azar, bak bir kere daha doğrulandı: Her şeyin çaresi vardır şu dünyada.

Ölümden başka…