Ah bu müzikler!

Müzik konusunda herkesin bilmek istediği bir konu vardır: İyi müzik ile kötü müzik hangi ölçütlere göre ayırt edilir? Bu konuda, bütün eğlence müziklerinin “kötü müzik” olduğunu düşünenler çoğunluktadır. Yanlış! Her tür müziğin iyisi de vardır, kötüsü de…

Müzik türlerinden başlayalım: İlkçağ uygarlıklarından günümüze, üç tür müzik yaşamıştır: Halk müziği (halkların yüreğini açarak toplum adına duygu ve düşüncelerini dile getirdiği geleneksel müzik) klasik müzik (sanatsal amacı öne alan müzik) popüler müzik (eğlence amaçlı müzik).

Bu üç tür müziğin içinde “popüler müzik” dediğimiz eğlence müziği çeşitleri, toplumsal ve bireysel bir gereksinimi karşılar. Popüler müzikler, çeşitli çağlarda, değişik adlar altında, hemen bütün ülkelerde yaşamıştır. Antik Yunan uygarlığındaki çalgılı-şarkılı-danslı-şaraplı Dionysos şenliklerinden günümüze kadar çeşitlenerek çoğalan, yaygınlaşan ve bütün kıtalarda ilgi gören popüler müzik çeşitlerini küçümsemek boşunadır. Çünkü insanoğlunun müzikle ve müzik eşliğinde dansla eğlenmesi, vazgeçilmez bir toplumsal olgudur.

Şunu da belirtelim: Eğlencenin ötesinde, popüler müziklerin sanat değeri taşıyanları da vardır: Örneğin caz müziği, 20. yüzyılın ilk yarısında bütün dünyayı etkilemiş olan düzeyli bir popüler müziktir. Çağımızda düzeyli “rock” parçalarını besteleyip seslendiren “The Beatles” grubunun “Yesterday” adlı parçası, klasik müziğin değerli bir bestecisi olan Robert Schumann’ın “Lied” denen sanatsal şarkılarıyla karşılaştırılmıştır. Bu örnek, düzey bakımından popüler müziğin kimi yerde klasik müziğin amaçlarına yakınlaştığını gösterir.

Günümüz Türkiye’sinde iyi müzik ile kötü müzik, hangi ölçütlere göre ayırt edilebilir? Zor değil, bunu okurlarımızın rahatlıkla değerlendireceğini düşünüyorum. Çünkü, bir müzik parçasının değerli olup olmadığını, temel öğelerine bakarak kestirmek olanaklıdır:

İlk ölçüt, “melodik düzey”dir. Parçanın melodisi acaba “vıy vıy vıy” diye hep birbirine yakın sesleri mi yineliyor, yoksa inişli çıkışlı, gerilimli ve çözülümlü, dokunaklı bir çizgi mi izliyor? İkinci ölçüt, “ritmik hareket”tir. Bu konuda biz ayrıcalıklıyız: Aksak ritimlerimiz, şaşırtıcı niteliğiyle Avrupalıların hayran kaldığı özgünlüktedir.

Müziğin düzeyinde başka bir gösterge ise sözlü müziklerde güftenin düzeyidir. Halk müziğimizde ve geleneksel sanat müziğimizde sözler, ustaca yaratılmış şiirlerden oluşmuştur. Bu şiirler, “acılı macılı” değil, incelikli ve derinliklidir.

Bizim düzeysiz popüler müziklerdeki form ilkelliği nedeniyle “form” ölçütünü geçiyorum. Ama “Çalgılama” dediğimiz, çalgıların ses rengi özelliklerini birbiriyle bağdaştıran, müzikal akışı çalgılara isabetli paylaştıran çalgısal gelenek çok önemlidir. Son 50-60 yıl içinde, toplumumuzu ahtapot gibi saran ne idüğü belirsiz popüler müziklerde çalgılama geleneğimiz çoktan yıkılmıştır. Bağlamanın yanında, öğürtü sesleri veren “elektro-org” denen gelenek dışı çalgıyı görürseniz hiç şaşmayın!

Evet arkadaşlar, bir müzik parçasının değerli olup olmadığını, özetlediğim bu ölçütlere bakarak siz de belirleyebilirsiniz.