Seçim filan yok, olursa da bir daha seçim...

1 Kasım’da seçim olması çok zor. Bunu birkaç kez yazdım. AKP-CHP koalisyonundan çok umutluydu kitleler, ama onun da olmayacağını belirtmiştim. Diğerleri, yani AKP-MHP, AKP-HDP zaten söz konusu bile olmadı.

Seçim tekrarının neden olmayacağına gelince: Her şeyden önce mevcut tabloyu değiştirecek bir durum yok ortada. Bu da başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP’nin de işine gelmez. Tek başına iktidar görünmüyor.

Yani 1 Kasım’da seçim tekrarı yapılsa bile, yine aynı nafile turlar söz konusu olacak ve yine Saray efendisi koalisyona yanaşmayacak, yine MHP, HDP mızıkçılığını çıkaracak ve tekrar seçime gidilmesi kaçınılmaz olacak.

1 Kasım’dan sonra aşağı yukarı aynı çıkacak tablo söz konusu olduğunda, bu kez toplumsal baskı artacak ve CHP-AKP koalisyonu yeniden ve daha kuvvetli olarak gündeme geleceğinden, Erdoğan bunu göze alamaz. Kendisi için en doğrusu 1 Kasım seçimlerini şu veya bu biçimde ertelemek. Buna yetkisi de var zaten.

Şu da söz konusu elbette: Davutoğlu’nun diğer partilerden katkıyla oluşturacağı bir seçim hükümeti son durumu belirleyecek. CHP ve MHP’den eğer kimi isimler “bakanlık” alarak hükümette yer alırsa, Davutoğlu’nun kuracağı seçim hükümeti en az bir sene iş başında kalacaktır. MHP ve CHP’den gelecek olanlar partilerinden ihraç edileceği için bağımsız durumuna düşecekler ve doğal olarak da AKP yönünde eğilim göstereceklerdir. O zaman 1 Kasım seçimleri formalite olarak da olsa gerçekleşir ve yine Tayyip Erdoğan bir koalisyon kurulmasına izin vermez, yeniden seçim kararı alınır, yine aynı tablo ortaya çıkar ve bu bir yıl bu şekilde devam eder. Geçici seçim hükümetinin tehlikeye girmesi halinde de ülke hızla kaos ortamına sürüklenir.

Bu ortam da Tayyip Erdoğan’ın işine fazlasıyla yarar ve tıpkı Kenan Evren’de olduğu gibi “defakto” bir hamleyle devlet başkanlığını ilan eder ve onu yerinden kimse kıpırdatamaz.

Plan bu...

Einstein’ın söylemi yine geçerli burada: “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek” ahmaklık olduğuna göre, bu ülke niye 1 Kasım’da seçimlere gidiyor?

Hâlâ kendimizi, şu hiçbir anlamı olmayan “Türkiye Cumhuriyeti demokratik hukuk devletidir” sözüne bağlı sanıyoruz. Demokrasinin de hukukun da olmadığı ortada, ama sanki bütün sistem saat gibi işliyormuş gibi, seçimlere hazırlanıyoruz. Herkes farkında, ama üç maymun oynanıyor.

Bazı köşe yazarları da artık “seçim olmayabilir” demeye başladı. Aklın yolu bir...

Gerçekten, bir dakika bekleyip düşünüldüğünde, 1 Kasım seçimlerinin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği açıkça görülyor.

Bir tek şey korkutuyor Recep Tayyip Erdoğan’ı: Olası bir CHP-AKP koalisyonu. Bu durum işine gelmeyecektir doğal olarak. Kamu baskısı arttığı anda da, hızla ortalık karışacak. Erdoğan ve ekibi bunun farkında ve hazırlıklar da, hesaplar da bu ihtimali de kapsayacak şekilde yürütülüyor.

Türkiye tam bir açmaz içine sürüklenmiş durumda. Düğümü de tek bir kişi çözebilir, “saraya sürgün gönderildiği” için artık elini eteğini aktif icraattan çekeceği düşünülen ve bir süre kendini unutturmayı başaran Recep Tayyip Erdoğan. Onun da tek ve vazgeçmeyeceği koşulu var: Devlet başkanı olmak. Oluncaya kadar da ısrarını sürdürecektir.

Başka dengeler devreye girebilir mi?

Elbette... Eğer ABD ve AB bu işin daha fazla uzamasını istemezse, bazı sokak hareketleri başlayacaktır. Ama gerek ABD gerekse AB’nin bu hamlesi ülkede bir iç savaş çıkması potansiyelini de barındırdığı için, göze almaya korkuyorlar. İç Güvenlik Yasası da bu günler için hazırlanmıştı zaten. Sokak protestolarının başlaması halinde mevcut hükümetin ve derin devlet güçlerinin bu protestoları aşırı şiddet uygulayarak engelleyeceği ortada. Bu ise ölümleri getirecek ve hareketlenmeler tüm Türkiye sathına yayılacaktır.

Tekrar ediyorum: Bu durum da en çok Tayyip Erdoğan’ın işine yarayacağından, Saray cephesinde her iki durumda da, yani seçim tekrarında da, koalisyonun kurulmamasında da kaybedeceği bir şey yok.

Türkiye, daha uzun bir süre “geçici hükümetle” yönetilmeye mahkum. Bundan çıkış şimdilik görülmüyor.