HDP'nin kalelerinde seçim ertelenirse....

Başta 26 Ağustos’ta soL Portal’da olmak üzere, birkaç kez 1 Kasım seçimlerinin şu veya bu şekilde ertleneceğini veya iptal edileceğini, 1 Kasım’da seçim yapılmayacağını yazdım. Bunu da kendimce belli kriterlere oturttum, mantık yürüttüm ve nedenlerini açıklamaya çalıştım:

Hatırlatayım:

a. Aynı sonuç çıkması ve AKP’nin tek başına iktidar olamaması büyük olasılık, bu nedenle seçim anlamsızlaşıyor.

b. Aynı sonuç çıkmasa bile 276 milletvekili AKP’yi zayıf da olsa tek başına iktidar yapar, ama bu Recep Tayyip Erdoğan için iyi bir sonuç değil

c. Kaldı ki, şu durumda AKP 330 milletvekilliği kazansa bile, başkanlık sistemi için referandum yoluna gidilecek, ki bu kez Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi kıl payı da olsa başkanlığı kazanması neredeyse imkansız. Bu yüzden Erdoğan 550 milletvekili istiyorum diyor, istediği aslında 367 sandalye. Ancak o zaman başkanlığı garanti olur.

d. 1 Kasım seçimlerinin gerçekleşmesi halinde yine AKP-CHP koalisyonu daha da güçlü bir şekilde gündeme gelecek, Erdoğan bu kez ilk seferde olduğu gibi rahat davranamayacak. Kamu baskısı artacak. Bu yüzden de 1 Kasım seçimlerine yanaşmayacaktır.

Uzatmayayım.

Şimdi farklı senaryolar gündemde. Seçimlerin iptali çok zor, ama yasaları ve anayasayı hiç dikkate almayan Erdoğan son çare bu yola da gidebilir. Çünkü yasada “savaş hali” denmiş, başka bir açıklama veya ayrıntı yok.

Ancak daha önce yapılabilecek şeyler var:

Seçim güvenliği olmayan bölgeler HDP’nin kalesi bölgeler. AKP’nin burada zaten şansı çok azdı, tek tük milletvekili çıkarıyordu, görünen o ki, onu da kaybetmiş durumda. HDP’yi baraj altına itemeyeceğine emin olduğu için Erdoğan, oradan vazgeçti ve milliyetçilerin oylarına yüklenmeye başladı. Ama kendi de, danışmanları da çok iyi biliyor ki, HDP’nin baraj altı kalmasında elde edilecek milletvekili sayısıyla MHP’nin milliyetçi oylarını devşirmek aynı şey değil. Hatta yarısı bile değil.

Milliyetçi oylar da yetmez. Üstelik garanti de değil. Oysa HDP baraj altı kalsa, o bölgede ikinci veya üçüncü bir parti yok. Tek parti AKP kalır.

Taşımalı oy kullanma sistemiyle ilgili ilçe yüksek seçim kurulları veriyor. Bunlar “zarf” atma yöntemi. Yüksek Seçim Kurulu bu kararı onaylamadıkça, geçerliliği yok. YSK ise nabız yokluyor. Ses çıkaran olmazsa, bu uygulamayı hayata geçirebilir, ama ses çıkacak, belli.

Eğer taşımalı sistem uygulanamazsa, bölgedeki birçok ilde seçim güvenliği ciddi anlamda tehlikede. Seçimlere birkaç gün kala çıkacak bazı tatsız olaylar, HDP’nin “tulum” çektiği kentlerde seçim güvenliği nedeniyle iptal edilirse ne olur?

Kolayca tahmin edileceği gibi, HDP baraj altı kalır.

Şu yol anayasaya da seçim yasasına da aykırı olmasına rağmen yapılabilir: Güvenlik nedeniyle iptal edilen seçimler daha sonra yenilenmek üzere yok kabul edilir ve geriye kalan oran da AKP’nin tek başına iktidarıın getirir, hatta referandum yolunu bile açabilir.

Kurulacak parlamento, eksikliklerini bir süre sonra tamamlamak üzere işbaşı yaptıktan sonra ilk fırsatta Erdoğan’ı başkan yapar ve ardından da zaten rejim değişikliğine gidilir. Yeniden seçim nasıl yapılır, o artık yeni anayasa ile gündeme gelecektir.

Kimileri buna itiraz edecektir: Yapamaz, yasalar izin vermez, Anayasa’yı çiğnemiş olur vb...

Bugüne kadar yasalara harfiyen uyan birinden söz etmiyoruz: Ne diyor AKP’nin en önde gelenlerinden Bekir Bozdağ: “Besmele’yi kullanacağız. Cezası neyse versinler...”

Neler yapmadı ki Erdoğan: “Türkiye’de rejim değişmiştir. Artık siz de kendinizi bu konuma göre ayarlarsınız.” Çıt çıkaran oldu mu?

Danıştay cumhurbaşkanlığı sarayı için önce yürütmeyi durdurma, ardından da yıkım kararı verdi de ne oldu? Cevap: Gelin de yıkın...

Onlarca örneği var yasa dinlememelerinin. Başta Erdoğan olmak üzere, AKP tamamen yasaları hiçe sayarak akıllarındaki işleri yürürlüğe koyuyorlar.

Bunu yapmak hiç kolay değil, çünkü bu sadece yasa dinlememeyle ilgili değil. Diyelim ki HDP’nin tulum çektiği illerde seçimler güvenlik nedeniyle ertelendi, bu kez seçim ertelenmemiş kentlerde milletvekilliğini kazanmış HDP’lilerin durumu ne olacak? İşte bunun cevabı yok. HDP, kendi kalelerinde seçimin ertelenmesi halinde, diğer bölgelerdeki milletvekillerini de kaybetmiş olacak. Bu planın en büyük açmazı işte bu. Şimdilerde bunu nasıl aşacaklarını düşünüyorlar. Zor, ama belki de bulurlar, kim bilir?

Bunu da şu şekilde aşabilirler. Seçim yapılması ertelenen bölgede seçimler yenilenmez de, şimdi olduğu gibi seçim tekrarı yapılır.

Ama bunlar da boş gevezelikler zaten. Eğer yukarıda yazıldığı gibi bir senaryo sahneye konur da, Tayyip Erdoğan Başkan olursa, sistem değişmiş olur ki, o zaman seçime filan da gerek kalmaz.

Bunun çok uç bir senaryo olduğu, hatta bir komplo teorisi olduğu söylenebilir. Elbette uygulaması oldukça güç bir senaryo. Bedeli çok ağır olabilir.

Ama şunu hala iddia ediyorum ki, Erdoğan seçimleri bir şekilde erteleyecek ve zaman kazanma yoluna gidecektir. Hangi yolla yapacak, onu zaman gösterecek işte.