Bazen yazıyı siz yazmıyorsunuz, yazdırıyorlar...

Bir kez daha görüldü ki, Türkiye’de gündem hiç beklenmedik bir şekilde saatler içinde değişebiliyor. Bu da, 7 Haziran seçimlerine kadar Türkiye’nin ateşten bir çemberden geçeceği anlamını taşıyor.

Dün sabah saatlerinde tüm Türkiye’de, Van dışında tüm illerde elektrikler kesildi. Hayat felce uğradı, insanlar mağdur oldu falan filan, ama daha da vahim olanı, bu nasıl oldu? İlk söylentiler Keban’daki sıkıntıdan kaynaklandığı yönündeydi, ama aklı başındaki herkes biliyordu ki, Türkiye’nin tüm elektrik enerjisini sağlayan tek başına Keban değildi. Keban’ın ulaşamadığı yerlerde de elektrikler kesilmişti. Bir sistem, bir kitle, bir grup, adına ne derseniz deyin, bir şekilde Türkiye’yi saatlerce elektriksiz bırakacak bir güce sahipti. Nitekim resmi bir açıklanma da yapılamadı, zira buna yapılabilecek resmi bir açıkla olamazdı, olamayacak da. Açıklama yapılacak, ama akla yakın olmayacak. Son seçimlerde “trafoya kedi” girdi gibi, bu kez de “trafoya ayı” girdi türü bir açıklama gelecektir.

Bir ülkenin elektriği, bir tek düğmeye basılıp da kesilebiliyorsa, birilerinin bize “ayağını denk al, canına okurum,” demesi akla geliyor. Böyle bir sistem mümkün mü? Tüm elektriği tek tuşla kesebilecek tek güç olabilir bir ülkede: Devlet (veya yürütmeyi üstlenen hükümet). Ama bu da halktan gizli, kimsenin bilmediği bir plan şeklinde olamaz. Ya açıklanır ya da böyle bir sistem kurulmaz. Bunun teknik olarak nasıl yapılabileceği konusunda hiçbir fikrim yok elbette, sadece yapabilirse bunu sadece iktidarı elinde bulunduranlar yapabilir. Derin devlet filan da olmaz böyle bir konuda. Derin devlet denilen “gladyo” örgütlenmesi bile, bu denli bir gücü kullanmak için bugünü beklemezdi.

Bu yüzden de, Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Bilemiyoruz, araştırıyoruz,” kaçamağının arkasına saklandı. Açıklayabilecek bir şeyi yoktu. Dikkat edin, hemen her konuda, özellikle maden kazaları olduğunda konulara son derece “vakıf” edayla konuşan Yıldız, bu konu hakkında konuşurken son derece tedirgindi ve zaten hiçbir şey de söylemedi.

Ama bildiğiniz gibi gün sadece elektrik kesintisi sorunuyla karşı karşıya değildi.Çağlayan Adliye Sarayı’nı basan iki kişi, Berkin Elvan davasına bakan savcıyı önce rehin aldı, dokuz saat sonra ise Savcı dahil tümü öldürüldü. Bu gibi durumlarda olduğu gibi, yine ortada kocaman soru işaretleri olan bir operasyon söz konusu, ama mesele bu da değil artık. Zira geri dönüşü olmayan bir süreçteyiz. Meclis’ten geçen iç güvenlik yasasını haklı çıkaran bir eylem olduğu kadar bu son eylem, Berkin Elvan olayını da itibarsızlaştıran bir durum ortaya çıkardı. Terör ile hiçbir ilgisi olmayan, ama buna rağmen başta dönemin Başbakanı olmak üzere, bir çok insan tarafından terörist ilan edilen, annesi halka yuhalatılan Berkin Elvan, bir şekilde “terör” ile ilişkilendirilmiş oldu. Şimdi artık o “bazı” kişiler, gördünüz mü, biz haklı çıktık. Berkin Elvan’ın terörist olduğunu söylediğimizde bize inanmıyordunuz, söyleminin arkasına sığınacak. Elbette buna çoğunluk inanmayacaktır, ama zaten inananların sayısında mutlaka artış olacaktır.ak

O zaman bu eylemin amacının ne olduğunu sorgulamak gerekmiyor mu? Kaldı ki öldürülen savcı, Berkin Elvan davasına adil olarak bakan ve yürüten bir savcıydı. Öyle olduğu söyleniyor en azından.

Gerek elektriklerin tek bir hamlede ve tüm Türkiye’de kesilmesi, gerekse terör ile ilişkilendirilemeyen Berkin Elvan’ın bir şekilde bu işe bulaştırılması, Türkiye’nin dün çok kara ve komplo dolu bir gün geçirdiğinin ıspatı. Bu arada elektrik kesintileri için “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” diyenler de oldu. Olay biraz daha uzasa ve elektrik kesintisi gece saatlerine sarksaydı, gerçekten bir 11 Eylül vakasına dönüşebilirdi durum. Ama bu haliyle bile müthiş bir tedirginlik yaratan olay olarak tarihe yazıldı. Bundan sonraki bu boyutta bir tehdit ve bağlı olarak felaketin Türkiye için ne anlama geldiğini şimdiden kestirmek ise neredeyse imkansız.

Bazı günler gündemden kaçamıyorsunuz ve dağarcığınızda ne olursa olsun, sonuçta gözünüzü kapatıp geçemeyeceğiniz olaylar karşısında düşüncelerinizi yazmak zorunda kalıyorsunuz. Sonuçta hangi yorumu yaparsak yapalım, ne tür komplo terorileri üretirsek üretelim, uçuk tahminlerde bulunursak bulunalım, dün Türkiye’nin yaşadığı çok vahim bir gündü ve bunu görmeden bir sonraki güne uyanmak mümkün değildi.