Veysel ile Sebahattin’i kim öldürdü?

29 Eylül 2016 Perşembe günü bu köşede yayınlanan “Moloz” başlıklı yazı, çalıştığı inşaatın moloz yığını arasında cesedi üç gün sonra bulunan Veysel Karani Keleşoğlu'nu anlatıyor ve şöyle bitiyordu:

Şimdi de Veysel… Veysel’in kanı sudan ucuz, cesedi her şeyden ucuz!

Bu sınıfsal soykırımdan kurtulmanın tek çaresi, işçilere “patronunuz düşmanınızdır”ı öğretmek. Memleketin her yerini ve her gününü “işçi cehennemi” haline getiren düzeni tarihin çöp kutusuna, Türkiye kapitalizminin cesedini moloz yığınının içine göndermek...

Cesetlerimiz bir moloz yığını arasında bulunmadan önce! Bir an önce!

Haber

SEKİZ AY GEÇTİ ARADAN...

Devam ediyoruz kaldığımız yerden…

Şimdi de Sebahattin Ünlü… Sebahattin’in kanı da sudan ucuz, cesedi her şeyden ucuz!

20 yaşındaydı Sebahattin. Yeni evliydi. Niğde’nin İlhanlı mahallesinde bir inşaatta çalışıyordu gece bekçisi olarak… Tıpkı Veysel gibi: Hayatta ve ayakta kalmak için.

3 Mart günü eve gitmedi. Ailesi kayıp başvurusunda bulundu. Arandı tarandı nafile. Tam iki ay geçti aradan. 11 Mayıs günü Sebahattin’in çalıştığı inşaattan ağır bir koku yükselmeye başladı. Çevreyi kolaçan eden işçiler, havalandırma boşluğunda bir ceset buldu. İki aydır kayıp olan işçi Sebahattin’in cansız bedeni bulunmuştu inşaatın havalandırma boşluğunda.

Sebahattin’le ilgili haberlerin hepsi şu cümleyle bitiyordu: "Ünlü'nün kesin ölüm nedeni, yapılacak otopsinin ardından belirlenecek.”

Veysel Karani Keleşoğlu’nun da, Sebahattin Ünlü’nün de, 2016’de ölen 1970, 2015’te ölen 1730, 2014’te ölen 1886, 2013’te ölen 1235 işçinin de kesin ölüm nedeni belli değil mi? Bu cinayetlerin faili belli değil mi?

Binlerce iş cinayetinin otopsi raporu bellidir: Kâr hırsı, rant sevgisi, açgözlülük, kuralsızlık, uzun çalışma saatleri, üretim baskısı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin gözardı edilmesi… Daha onlarca neden saymak mümkün.

Fail belli: “Bu işlerin fıtratında ölüm var” fetvası verip fıtrat edebiyatı parçalayan cumhurbaşkanından tutun da, göz göre göre gelen iş cinayetlerine “kaza”, o cinayetlerdeki ölümlere “kader” diyen herkestir fail.

Fail belli: İş cinayetlerini sıradanlaştırmaya, ölümleri kanıksatmaya çalışanlardır.

Fail belli: İşçi ölümlerinin önlenebilir olduğu fikrini unutturmaya çalışan patronlardır.  

Fail belli: İş cinayetlerinde patronları cezalandırmayan, patronların suçunu örtbas eden yargıdır.

Fail belli: İş cinayetlerini ve işçi ölümlerini “facia”, “felaket”, “görünmez kaza” diye haberleştiren holding medyasıdır.

Fail belli: İş cinayetlerini sorgulamasınlar, işçi ölümlerine itiraz edemesinler, patronlar düzenine biat etsinler ve kendilerine sunulan sadakayla idare etsinler diye işçilerin hayatlarının her milimetrekaresini dinselleştiren, türbanlaştıran, imam hatipleştirenlerdir.

Fail belli: "Neden ölüyoruz", "Biz öldükçe siz neden semiriyorsunuz" demesinler diye işçi çocuklarına aydınlanmayı, laikliği, ilerici değerleri, bilimsel düşünmeyi değil; sabır, şükür, tevekkül, dua, rıza, kader dersleri okutanlardır. 

Fail belli: Mutlak yoksulluğun ve mutlak ölümün öteki adıdır AKP diktatörlüğü. Tarihte görülen en emekçi düşmanı rejimin göbek adıdır AKP islâmofaşizmi.

Cesedi molozlar arasında üç gün sonra bulunan Veysel’in, cesedi inşaat boşluğunda iki ay sonra bulunan Sebahattin’in ve ölen binlerce işçinin katili, memleketi bir “şirket” gibi yönetmek isteyen, kendisini ülkenin CEO’su ilan edenler ve onların ucube rejimidir.

Bir ülke “anonim şirket” gibi yönetildiğinde, bunun çalışanlar açısından anlamı tektir: Mutlak yoksullaşma ve mutlak mülksüzleşme… Ücretlerin daha fazla düşmesi, kazanılmış hakların daha çok budanması, daha esnek ve daha güvencesiz koşullarda çalışma, daha vahşi biçimde sömürülme ve ölüm…

Sırtını “Baş CEO”nun iktidarına, dinselleştirme politikalarına ve polis gücüne dayayan patron sınıfı, istediği gibi at oynatıyor memlekette.

İnsanları sadece yoksullaştırmıyor, aynı zamanda öldürüyor da: Zorbaca ve arsızca...

Katledilen işçilerin cesetleriyse bazen günler, bazen haftalar, bazen aylar sonra bulunuyor tesadüfen. 

Fail belli! 

twitter.com/_ahmetcinar_