Hepiniz oradaydınız: 'O zat' da oradaydı!

Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç’ı kastederek “O zat dürüst davranmıyor” demiş.

Bülent Arınç da, Tayyip Erdoğan’a üç sayfa mektupla “ağır” bir cevap vermiş.

İkisi arasında gerilim varmış. Arınç tüm köprüleri yakıp ekibiyle kopabilirmiş… Bundan medet uman var! Ellerini ovuşturanı gördüm! Yazık!

Emperyalizmin merkezlerinde kurulup, 3 Kasım sandık-darbesiyle iktidara yerleştirilip, memleketin başına bela edilen AKP adlı ucubenin üçlü sacayağından biri değil mi bu Arınç?

İnanılmaz bir pişkinlik, kibirli bir tepeden bakış, bencil bir kendini bilmezlikle “iyi polisi” oynayan Arınç, ellerini yıkayıp aklanabileceğini, temize çıkabileceğini mi sanıyor?

Cumhuriyetin temel değerleri birer birer yok edilirken, laikliğin ruhuna fatiha okunurken, insanlığın ilerici birikimine dair ne varsa hepsi tepelenirken Arınç Ankara’da piknik mi yapıyordu?

***

Gündüz vakti görevi başında katledilen Danıştay üyesinin cenazesi daha ortadayken, “Danıştay baskını türban kararıyla ilgili olmayabilir” diyebilecek kadar şirazesi kaymış Arınç’ı biz unutmadık.

“Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak” diyen kadın düşmanı Arınç hâlâ hatırımızda.

Bir kadın milletvekiline Meclis çatısı altında “Bir kadın olarak sus” diyen cinsiyetçi, ayrımcı, gerici Arınç hâlâ belleklerimizde.

Sorusunu beğenmediği gazeteciye “şeyini şey ettiğimin şeyi” diyecek denli kabalaşan Arınç, hâlâ aynı Arınç.

Devletin AKP’ye göre yeniden yapılandırılması için uydurulan Ergenekon zırvalığı gündemdeyken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Arınç’ı da anımsıyoruz; tüm iddianameler çatır çatır çöküp Ergenekon’un bir kumpas olduğu anlaşıldığında sus pus olan Arınç’ı da…

“Kendisi Manisa’dayken Ankara’da suikast düzenlenen Arınç” ise gerçeküstücü bir fantezi olarak geçti siyasi tarihimize… Suikast tezgahının gerçek nedeniyse sonradan anlaşılabildi!

Sarıgöl’de perişanlığını anlatmaya çalışan çiftçiye, “Otur yerine terbiyesiz, kim gönderdi seni buraya” diyebilen halk düşmanı Arınç ise gazete arşivlerinde sonsuza dek yaşayacak!

17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun sabahın 5’inde yapılmış olmasına çok içerleyen Arınç’ı da unutamayız… “Bir Bakan’ın oğlu o saatte gözaltına alınır mı” diye soran ama ülkenin gazetecilerinin, akademisyenlerinin, siyasetçilerinin, yazarlarının gün doğmadan yaka paça götürülmesini unutan Arınç’ı biz hiç unutamadık.

Katıldığı bir cenaze töreninde durup dururken Yargıtay Başsavcısı’nı kastederek, “Başsavcı da ölümü tadacak, herkes ölümü tadacak” diyerek resmen hedef gösteren Arınç unutulabilir mi?

Melih Gökçek’e “Ankara’yı parsel parsel sattın, 8 Haziran’dan sonra her şeyi açıklayacağım” deyip, 8 Haziran günü “Bugün 8 Haziran, ben 8 Haziran’dan sonra dedim” diyerek sırıtan, yedi ay sonra hâlâ bir şey açıklamayan Arınç… Nasıl unutulur!

AKP’nin 14 yıldır yediği tüm naneleri birer birer bilip kulağının üstüne yatan, arada bir “açıklarım haaa” diyerek bildiklerini tehdit eden bir parmak gibi sallayan “Arınç samimiyetsizliğini” kim unutabilir?

***

Ülkeyi tarikatlara ve tekellere tımar eden AKP adlı islâmofaşist diktatörlüğün en asli ve kurucu unsurlarından birisi olan Arınç, hiçbir şekilde elini yıkayıp kenara çekilemez.

Tayyip Erdoğan’la birlikte o da hesap verecek!

“O zat dürüst davranmıyor” diyen Tayyip Erdoğan; Arınç’a 40 yıldır “abi” diyen, kahrolası AKP iktidarının her döneminde Arınç’la birlikte çalışandır.

“Yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş daha birçok hakikat gölgeleniyor” diyerek Tayyip Erdoğan’ı tehdit eden Arınç ise daha beş ay önce “Tayyip Bey bizim kaderimiz” diyordu.

Bu coğrafyanın en halk düşmanı, en işçi düşmanı, en kadın düşmanı, en gerici, en emperyalizm işbirlikçisi hükümetini birlikte kurdunuz, birlikte yönettiniz: Hepiniz oradaydınız… “O zat” diyen de oradaydı, “o zat” da oradaydı!

Hiç kimse bu kayıkçı kavgasından aklanıp paklanarak çıkamaz. AKP diktatoryasının her türlü alçak icraatına ortak olup, şimdi “Aklım ve vicdanım neyi emrediyorsa onu yaparım” demagojisi sökmez.  

Her fırsatta “Bu partiyi üçümüz kurduk” diyenler, elbette günü geldiğinde birlikte yargılanacaklar.

Yok öyle vicdan edebiyatıyla kaçıp kurtulmak. Yok öyle kendi kendine “eski çınar” yakıştırması yapıp laf kalabalığıyla aklanmak.

Soma’nın, Ermenek’in, Haziran’ın, sermaye işbirlikçiliğinin, karanlığın hesabını vermeden ne Tayyip Erdoğan kurtulabilir, ne Bülent Arınç!

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_