Ensarist AKP şebekesini aklama kararı!

Durmuyorlar farkında mısınız?

Frene basmıyorlar, geri adım atmıyorlar.

Gericilikte, yobazlıkta, Ensarizm’de asla ve asla sınır tanımıyorlar. Dururlarsa, frene basarlarsa paldır küldür düşeceklerini biliyorlar. Gericiliği daha da şiddetlendirmekten, yobazlığı daha da koyultmaktan başka çarelerinin olmadığının farkındalar. Yoksa düşecekler.

Gerek soL Haber Portalı’ndaki editörlük mesaim sırasında, gerekse bu köşedeki Perşembe yazılarını yazarken, son aylarda “gerici” kavramını ne çok kullanmak zorunda kaldığımı fark ettim. Ben “gerici” yazmaktan bıktım, onlar gericilik icat etmekten bıkmadılar, bıkmayacaklar.

Gericiliği, birilerine hakaret etmek ya da egomuzu tatmin etmek için kullandığımızı sananlar fena halde yanılıyorlar. Gericilik ve ilericilik kavramları, derinliği olan, katmanları olan, tarihsel ve felsefi boyutları olan kavramlar. Üretim ilişkileri düzleminde, aklın özgürleşmesi düzleminde, kamusal ve siyasal alanın her türlü dinsel vesayetten ve referanstan kurtulması düzleminde… Buna benzer pek çok başlıkta ve düzlemde kullanıyoruz “gericilik” ve “ilericilik” kavramlarını. Bir önceki çağın ya da çağların değerleriyle bugünü dizayn etmek, oluşturmak, kurmak isteyen; istemekle kalmayıp dayatan zihniyete “gerici” diyoruz. Dini özel alandan çıkarıp siyasal, sosyal, kültürel, kamusal alanları tepeden tırnağa dinselleştirmeye çalışanlara “gerici” diyoruz.

Sadece dün… Dün birkaç saat içinde yayımladığımız haberler bile, bize bir Türkiye tablosu sunuyor:

Bir ilkokul, bir lise, bir üniversite…

Birkaç gün önce cinsel tacizin yaşandığı bir ilkokulda, hiçbir şey olmamış gibi, parmak kadar kız çocuklara ferace, erkek çocuklara takke giydirip bir dizi dinsel ritüeli sergiletiyorlar/dayatıyorlar.

“Kardan adam puttur, yapmak günahtır” diyen bir mollayı, bir liseye davet edip konferans verdirtiyorlar/dayatıyorlar.

“Hamile kadının sokağa çıkması edepsizliktir” diyen müfrit bir gericiyi üniversiteye çağırıp “Üniversite Resulullah’ı anıyor” etkinliğinde konuşturuyorlar/dayatıyorlar.

Feracenin takkenin ilkokulda ne işi var, mollanın lisede işi ne, bir üniversite bir dinin peygamberini neden ansın?

Budur “Yeni Türkiye” diye övündükleri garabet!

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nin çıkış bildirisindeki “Türkiye'nin bir İslam devleti olarak ilan edilmesine ramak kalmıştır” tespiti, her geçen gün daha yakıcı, daha gerçek, daha şiddetli bir biçimde doğrulanıyor, kanıtlanıyor.

Karaman’daki hukuk rezaletine ne demeli?

İlkokulda, lisede, üniversitede bunlar yaşanırken, aynı saatlerde Karaman’daki Ağır Ceza Mahkemesi salonunda AKP’yi ve Ensar’ı aklama operasyonuna imza atılıyordu.  

Duruşmadan bir gün önce önlemler alan Karaman Valiliği, Ensar Vakfı’nın önüne yatıyor ve tecavüzü protesto için kente gelecek olanları peşinen “provokatör” ilan ediyordu… Duruşma günü, aslında sanık sandalyesine oturması gereken Ensar, "zarar gören" sıfatıyla davaya müdahil oluyordu… Ensar evlerindeki toplu tecavüz davası, polis ablukası ve kolluk gücü vesayeti altında gerçekleşiyordu…

Pişkinliğin, arsızlığın, yüzsüzlüğün böylesi görülmüş müdür!

AKP iktidarının olduğu bir ülkede Ensar Vakfı yargılanamaz. AKP-Ensar iç içedir, şebekedir, karanlık bir ağdır!

Ve karar: AKP-Ensar diktatörlüğünü aklama kararı…

Dün mahkemenin verdiği 508 yıl hapis cezası kararı, AKP’yi ve Ensar’ı aklama kararıdır. AKP zihniyetini ve Ensar Vakfı’nı, yaşanan tüm rezaletlerin dışında bırakarak, “İşte sanığa ne kadar çok ceza verdik” deyip AKP-Ensar diktatörlüğünü sütten çıkmış ak kaşık ilan etmektir. Mahkemenin dünkü kararıyla, tecavüzcü zihniyet aklanmış, sadece “günah keçisi” ilan edilen bir sanığa ceza verilmiştir.

Sanığa verilen yüksek ceza sayesinde kamuoyu tatmin edilecek, rahatlatılacak ve bu şekilde olayın soğuması, unutulması beklenecektir.

Asıl sorumlular, yani AKP-Ensar diktatoryası, yani bu diktatoryayı yaratanlar ve yaşatanlar yargılanıp ceza almadıkça, Karaman ve benzeri davalar bitmiş sayılamaz.

Çünkü yobazlığın ve gericiliğin olduğu yerde, ahlak var olamaz, erdem var olamaz, akıl var olamaz, bilim var olamaz.

Sadece “Ensar Vakfı kapatılsın” demek yetmez. Benzer tüm vakıf, dernek, cemaat, tarikat, tekke ve bunların ortak paydası olan, karanlık şebekenin merkezi olan AKP yıkılmalıdır!

 

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_