CHP’nin mescidi!

CHP’nin tuhaf bir muhalefet anlayışı var. Muhalefet etmesi gerektiği iktidar partisini taklit ederek, iktidar partisine her geçen gün daha çok benzeyerek yürümek istiyor! Adeta AKP’yi tamamlayan, AKP’ye meşruiyet sağlayan, eleştirir gibi yaparak aslında AKP’nin tamamlayıcısı olan…

AKP tüm okulları imam hatipleştiriyor mu? CHP “İmam hatipleri asıl biz açtık” diye atılıyor orta yere.

AKP Diyanet İşleri Başkanı’na şeyhülislam muamelesi mi çekiyor? CHP “Diyanet’in kurucusu biziz” diye yırtıyor kendini.

AKP ilahiyatçıları bakan, imamları genel müdür mü yapıyor? CHP hemen müftüden milletvekili yapıyor, eski Refah Partililerden kadro devşiriyor.

AKP Meclis’e türbanı mı sokuyor? Kılıçdaroğlu aynı günün akşamı türban sorusuna “Bugün çok mutluyum” yanıtı veriyor.

Tayyip Erdoğan “Hem laik, hem Müslüman olunmaz, ya laik ya Müslüman olacaksın” diyordu ya… Kılıçdaroğlu da 2011’de Denizli Ticaret Odası’nda “Siyaset yapmayan tarikatlara saygılıyız” demişti hatırlayacaksınız.

“Cumhuriyet AK Partisi” desek yeridir!

Bunca lafı neden ettim?

Manisa’nın merkez ilçesi Şehzadeler’de CHP ilçe binasına mescit açıldı. Tam da AKP iktidarının üniversitelerde, liselerde, kamu kurumlarında mescit açılması konusunda, adı konulmamış fiili bir kampanya başlattığı dönemde… Tam da hastane koridorlarında toplu namaz seremonilerinin yaşandığı bir zaman diliminde…  

Kimi partililer bu duruma itiraz ettiler, ilçe binası önünde laiklik nöbeti tutmaya başladılar. Tahmin edeceğiniz üzere çok az sayıda partiliden söz ediyorum.

Bu arada Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer de, CHP ilçe binasında mescit açılmasını eleştirdi. Yerel haberler yayınlayan Spilhaber adlı internet sitesinin muhabiri Berna Memiş’in haberinden öğreniyoruz ki, Kılıçdaroğlu, Manisalı vekil Tur Yıldız Biçer’i uyarmış. Evet evet, uyarmış! Kılıçdaroğlu ile Biçer arasında nasıl bir konuşma geçtiğini bilemiyoruz ama ben bu haberin doğru olduğuna inanıyorum. CHP’nin bir ilçe binasında mescit açılmasının, genel merkezin iradesi dışında bir fiil olduğunu sanmıyorum.

Mescit açılmıştır. Kılıçdaroğlu, parti binasında mescidi eleştiren milletvekilini uyarmıştır. Anladığım kadarıyla da o mescit kapanmayacaktır. Belki önümüzdeki günlerde başka CHP binalarında da mescitler açılmaya devam edecektir.

Bundan sonrasını, kendilerini “laik”, “aydınlanmacı”, “ilerici” olarak tanımlayan, tanımlamaya devam eden CHP üyeleri düşünmelidir.

Bir detayı daha aktarmalıyım. CHP’nin hafta sonu Sarıgöl ilçesindeki toplantısında da mescit konusu gündeme gelmiş, az önce andığım sitede haber şu cümleyle veriliyor: “CHP'li vekil Tur Yıldız Biçer'in mescit açılmasına karşı yaptığı radikal çıkış teşkilat tarafından değerlendirildi.”

“Radikal çıkış…” CHP binasına mescit açılmasından daha çok, işte bu cümledir AKP’nin zaferi… Bir siyasi parti binasında mescit açılmasını eleştiren milletvekilinin eleştirisi “radikal çıkış” olarak değerlendiriliyor.

Diğer bir deyişle… Laiklik savunusu: Radikal çıkış!

Gazetecisinden siyasetçisine, akademisyeninden öğrencisine, sosyal demokratından radikal demokratına kadar toplumun kolektif bilinçaltına, laikliğin “radikal”, “marjinal”, “aşırı” bir yönelim olarak yerleştirilmesi. Parti binasında mescitten daha vahim olan bu.

Bu arada kısa bir araştırma yaptım, AKP’nin Şehzadeler ilçe binasında mescit yok. AKP’liler namaz için cami yerine gönül rahatlığıyla CHP’ye gidebilirler!

***

Ne diyorduk yıllardır? Din ve para, siyasetin dışına… Laikliğin bugün en güncel tanımı bu olmalı. Tamamen dışına!

Kamusal alanlarda, siyasi ve adli kurumlarda, üniversitelerde, tüm okullarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, kısacası kamusal/siyasi tüm alanlarda herhangi bir dine özel düzenleme yapılamaz, dinsel referanslar kullanılamaz… Siyasette dinsel olana yer yok. Laiklik bu.

Kimsenin kişisel dinsel inancı bizi ilgilendirmiyor, kime, neye, nasıl inanıyorsa inanır; her dinin ibadethanesi vardır, o dine inananların özel yaşam alanları vardır. Kimse buna karışmıyor. Bugüne kadar karışmadı da.  Konumuz, dinin ve dinsel olanın siyasal/kamusal alanlarda hegemonya, vesayet, baskı kurmaması gerektiğidir.

Laiklik kavramının içini boşaltmaya, laikliği “özgürlükçü laiklik”, “inançlara saygılı laiklik”, “sekülerlik” gibi müdahalelerle sulandırmaya çalışan liberal ihanet odaklarını elimizin tersiyle bir kenara itmek zorundayız. “İnançlara saygılı laiklik” lafazanlığının, aslında laikliğin tümden inkârı anlamına geldiğini biliyoruz.  

O kadar açık ve net ki: Dinsellik, dinsel referans, dini argüman, tüm bunların hepsi siyasetin ve kamu yönetiminin dışına. Bu denli basit aslında.

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_