Çal Dağı’nı apolitikleştirmek!

KENTİN SESİ - MANİSA YAZILARI

Manisa Çal Dağı’ndaki nikel madeni sorunu, geçen hafta yine TBMM gündemindeydi.
Manisa’nın CHP’li üç milletvekili, Meclis Başkanlığı’na bir önerge verdi.
Önergenin tam adı şöyle: Manisa Çal Dağı Bölgesindeki Nikel Madeni İşletmesine İlişkin Araştırma Komisyonu Kurulmasına Dair Önerge.
Önerge AKP’lilerin oylarıyla reddedildi.
Buraya kadar her şey normal.
***
CHP’li vekiller aynı gün bir açıklama yayınladılar. Açıklamada, “Çal Dağı’ndaki nikel madeni çevreye ciddi zararlar veriyor. Bu konu Meclis’te araştırılmalı.
Önergemizi vermeden önce iktidar partisinin vekilleriyle görüştük. Bu konunun SİYASİ BİR TARAFI OLMADIĞINI, önergeyi destekleyeceklerini belirttiler. BU İŞİN SİYASETİ OLMAZ, konu partiler üstü bir meseledir, dediler. Ama reddettiler” deniliyordu.
Kısaca “Kandırıldık” diyordu CHP’li vekiller.
***
CHP’li vekillerin tırnak içindeki açıklamasında özellikle büyük harfle yazdığım sözcükler var.
İşte o büyük harfle alıntıladığım sözcüklerdir, bizi bugünlere getiren.
Körleştiren.
Ahmaklaştıran.
Tekrar bakalım o açıklamaya.
Neymiş? Çal Dağı’na yerleşen İngiliz sermayeli şirketin o dağda nikel madeni kurmasının “SİYASİ BİR TARAFI” yokmuş!
Neymiş? Bu işin “SİYASETİ OLMAZ” imiş!
Hayır. Bin kere, yüz bin kere hayır…
İngiliz maden şirketinin Çal Dağı’na yerleşmesi tepeden tırnağa PO-Lİ-TİK-TİR!
Ve de bu işin siyaseti bal gibi OLUR!
***
11 Ağustos 2011’de yine burada yayımlanan yazımda şunları belirtmiştim:
Hiç kimse, “Bu işe siyaset karıştırmayın” demesin. Çal Dağı’nı emperyalizme teslim eden “siyasettir”…
AKP, alabildiğine politik bir kurumdur: Sermaye sınıfının siyasal örgütüdür çünkü. Sermaye diktatörlüğünün politik kuruluşudur.
O maden şirketi de, en az AKP kadar politik bir kurumdur. Her ülkede yandaşları, temsilcileri, parlamentolarda işbirlikçileri olan çok uluslu politik kuruluşlardır bu tür şirketler. Çünkü finans kapital politiktir. Çünkü sömürü politiktir. Yağma politiktir. Peşkeş politiktir. Çünkü hayat politiktir.
İşte tam da bu yüzden olabildiğince ve alabildiğine ve de tepeden tırnağa “politik bir mücadeleyle” yeniden kazanılabilir Çal Dağı.
***
Çal Dağı’nı İngiliz sermayeli maden şirketine tahsis eden, AKP hükümetidir. 3 Nisan 2009’da AKP’li Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun imzasıyla Çal Dağı’ndaki 3 milyon 297 bin 832 metrekare orman arazisi, İngiliz sermayeli Sardes Nikel Madencilik’e 2026 yılına kadar tahsis edilmiştir.
Geçen eylül ayında ise, kapalı kapılar ardında ne dolaplar döndü bilinmez, Sardes Madencilik şirketi satıldı. Bu satışla ilgili sağlıklı bilgi ne yazık ki alınamıyor. Kime satıldı, neden satıldı, nasıl satıldı, nikel madenini bundan böyle kim işletecek? Bu sorular yanıt bekleyen sorulardır. Başbakan’ın başkuyumcusu Cihan Kamer’in satın aldığı konusunda söylentiler var. Yani Başbakan’ın oğlunun ortağı olan Cihan Kamer’den söz ediyoruz!
***
Yanıt beklemeyen, apaçık bildiğimiz yegane gerçekse şudur: Bu tahsis, bu peşkeş ve bu satış, kelimenin her anlamıyla politiktir!
Neden politiktir?
Bakınız, Cumhuriyet gazetesinin Ege ekinde, değerli gazeteci arkadaşım Ozan Yayman imzasıyla 8 Mayıs 2009’da yayımlanan bir haber var. O gazeteyi hâlâ saklarım arşivimde. “Nikelde karmaşık ilişkiler” başlıklı bir haber.
Haber, çok uluslu emperyalist şirketlerin "hangi yöntemlerle" ve "hangi ilişkiler ağını kullanarak" çalıştıklarına dair ipuçları veriyor.
Çal Dağı'nda nikel madeni işletmek isteyen İngiliz Bosphorus Nickel (Çal Dağı’na gelen ilk şirkett,r bu, adı sonradan Sardes oldu) adlı şirketin yöneticilerinden birisi de, 1997-2001 arasında İngiltere'nin Türkiye Büyükelçiliği'ni yapan Sir David Logan.
Sir David Logan'ın şirket yönetimine alınmasının tek nedeni ise, Türkiye'deki bağlantıları sayesinde bürokratik engellerin kaldırılmak istenmesi.
AKP hükümetiyle iyi ilişkileri olan Sir Logan, şirket ile hükümet arasında adeta köprü.
İngiliz şirketinin Çal Dağı’na yerleşmesi sürecinde gerçekleşen tüm işlemler, ilişkiler, bağlantılar, kulisler, lobi etkinlikleri, pazarlıklar, yasal düzenlemeler, hepsi hepsi hepsi… Politiktir. Siyasaldır.
Bir siyasal zihniyetin, anlayışın, yaklaşımın, felsefenin ürünüdür.
***
Tüm bunlar bilinip dururken, Manisa’nın CHP’li üç vekili, AKP’den “himmet” bekliyor, “destek” bekliyor, “himaye” bekliyor.
Bunun adı, tek kelimeyle “siyasal körlüktür.”
Bunun adı, tek kelimeyle “siyasetsizliktir.”
Bunun adı, tek kelimeyle “apolitikleşmedir.”
Çal Dağı’nı sermayeye altın tepsi içinde hediye eden AKP’dir. Bu böyleyken, hâlâ AKP’li vekillerden nikel madeninin tekerine çomak sokacak bir girişim beklemekse ancak ve ancak CHP’ye yakışır!
***
Şirketlerin, holdinglerin, tekellerin ülkenin dört bir yanında gerçekleştirdiği talanla mücadele edecekseniz eğer, tepeden tırnağa siyasallaşmanız gerekmektedir. Sermaye sınıfıyla ve emperyalizmle köprüleri atmanız, yollarınızı ayırmanız gerekmektedir. Bu barbarlıkla, bu işbirlikçi sermayeyle mücadele etmek, politik bir mücadeleyi ilmek ilmek örerek başarılabilir.
AKP’li milletvekillerinden “destek” bekleyerek, “medet” umarak mücadele edilemez kapitalizmle ve emperyalizmle!
Bunu anlayın artık.
Anlayın artık bunu.

[email protected]