Bülent Arınç, Çal Dağı’na Yerleşen İngiliz Maden Şirketinin “Şeyini Şey Edebilir mi?”

KENTİN SESİ-MANİSA Yazıları

İngilizler, madencilik faaliyeti ile 1.2 milyar doları Türkiye'de bırakacak,

20 milyar doları alıp götürecekler. Bunun karşılığında,

dünyanın en değerli yedi ovasından biri olan

Gediz Ovası'nı yok edecekler.

Av. Hasan Namak

(Gediz Havzası Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma

Çevre ve Kalkınma Vakfı Kurucu Heyeti Üyesi)

Geçen hafta "İngiliz Madenine Kıyak, Manisa'nın Tiyatrosuna Dayak" başlıklı bir yazı kaleme getirmiş ve yazıyı şöyle sonlandırmıştım:

"2002'den beri AKP'nin haşarı çocuğu... AKP kadrolarının "dili kemiksiz" elemanı... Her konuşması, "Acaba şimdi kaç çuval inciri berbat edecek" diye dikkatle izlenen milletvekili... Sorusunu beğenmediği gazeteciye, canlı yayında "şeyini şey ettiğiminin şeyi" diyebilecek kadar pervasız... Laikliğin tarifinin yeniden yapılması gerektiğini söyleyecek kadar gözü kara... Alaşehir ve Turgutlu'da hallerinden şikayet eden çiftçileri, "Terbiyesiz, otur yerine" diye azarlayacak kadar mağrur... "Afrikalı zombiler" diyerek yılın gafı ödülüne hak kazanmış bir ayrımcı... Ve Manisa'nın medâr-ı iftiharı (!) Bülent Arınç... "Başbakan Yardımcısı" olmuş, onu yazacaktım. Haftaya kaldı..."

***

Kaldığım yerden sürdürüyorum...

Ve...

Eski TBMM Başkanı, Manisa Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Turgutlu'nun Çal Dağı'na yerleşen İngiliz maden şirketine karşı neden bir hukuk ve siyaset mücadelesi başlatamayacağını irdelemek istiyorum.

Konuya yeni başlayanlar için hızlı ve de kısa bir özet yapalım:

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde kızılçam ormanlarıyla kaplı bir Çal Dağı vardır. Türkiye'deki 10 nikel yatağından birisi de, işte o dağın altındadır. Bir İngiliz şirketi olan Bosphorus Nickel Madencilik adlı firmaya, 3 Nisan 2009'da AKP'li Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun imzasıyla Çal Dağı'nda orman arazisi tahsis edildi. Çal Dağı'nda 2 milyon 56 bin metrekarelik orman arazisi, "4. grup maden" adı altında 2026 yılına kadar İngiliz firmasına verildi. Söz konusu alanda 300 bine yakın kızılçam ağacının kesilebileceği söyleniyor.

***

Böyle bir olay, "muasır medeniyetler seviyesine" çıkmış bir ülkede meydana gelse, hükümetler yıkılıp başbakanlar devrilir.

Bizim memlekette ise "vaka-i adiyeden" sayılıyor.

Kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Başbakan Yardımcısı makamına getirildiği için on gündür tebrikleri kabul eden Bülent Arınç'tan ise tık çıkmıyor.

Çıkacağını, çıkabileceğini de sanmıyoruz.

Zaten kendilerinden böyle bir çıkış da beklemiyoruz.

Neden beklemiyoruz?

Anlatalım...

***

8 Mayıs 2009 Cuma günü Cumhuriyet gazetesinin Ege ekinde, değerli dostum Ozan Yayman'ın "zihin açıcı" bir haberi yayımlandı. Manşetten.

Haberin başlığı: "Nikelde karmaşık ilişkiler" idi.

Haber, çok uluslu emperyalist şirketlerin "hangi yöntemlerle" ve "hangi ilişkiler ağını kullanarak" çalıştıklarına dair ipuçları veriyor.

Çal Dağı'nda nikel madeni işletmek isteyen İngiliz Bosphorus Nickel adlı şirketin yöneticilerinden birisi de, 1997-2001 arasında İngiltere'nin Türkiye Büyükelçiliği'ni yapan Sir David Logan.

Sir David Logan'ın şirket yönetimine alınmasının tek nedeni ise, Türkiye'deki bağlantıları sayesinde bürokratik engellerin kaldırılmak istenmesi.

Ozan Yayman'ın haberinin izini sürerken, bir başka yazıya da ulaştım.

Metalurji Yüksek Mühendisi Lütfi Tozar'ın kaleme getirdiği bir yazı.

Başlığı: "Bosphorus Nickel Madencilik, BHP Billiton ve Gerçekler: Türkiye'de Bir Madencilik Öyküsü".

Her yurtseverin okuması, okuyup ibret alması gereken bir yazı.

Çok uluslu emperyalist şirketlerin global ölçekte nasıl ince hesaplar yaparak yeryüzüne yayıldıklarını anlatan bir yazı.

Uzun olduğu için buraya alamıyorum.

Ama bir link veriyorum. Bu linke tıkladığınızda o yazı (.pdf) formatında karşınıza çıkıyor.

http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi142/d142_3338.pdf

***

Lütfi Tozar'ın yazısından öğreniyoruz:

Ülkemizde nikel madenciliğini başlatan European Nickel PLC adlı şirket, 1999'da bir grup

yatırımcı tarafından Balkanlardaki nikel laterit yataklarını araştırarak düşük maliyetli metalurjik bir işlemle (Sülfirik Asit Liçi yöntemiyle) nikeli geri kazanmayı amaçlayan bir proses bulmak üzere kurulmuş.

1999'da Arnavutlukta Adriatic Nickel adıyla kurulan şirket, 2000'de Europen Nickel PLC adını alarak faaliyete devam etmiş. 2001 yılında şirket faaliyet alanına Türkiye'yi de katmış ve Mart 2002'de Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel madeninin işletme haklarını ele geçirmiş. European Nickel şirketi, Türkiye'de Bosphorus Nickel Madencilik, Arnavutluk'ta Adriatic Nickel Resources sh.pk, Bosna Hersek'te Dinara Nickel d.o.o., Kosova'da Morovo Nickel LLC adlarında faaliyet gösteriyormuş. European Nickel PLC, bütün bu şirketlerde yüzde 100 hisseye sahipmiş.

Şirket yöneticileri isimleri size sıradan gelebilir ancak dikkatle incelendiğinde, yönetimde önemli şahsiyetler olduğu görülüyor.

Şirket yönetimindeki en dikkat çekici isim Sir David Logan. Bu zât 1997-2001 yılları arasında İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi imiş, İstanbul ve Ankara'da görev yapmış. Şirkete 29 Nisan 2004'te katılmış. Şirket Başkanı Felix Pole, 30 Eylül 2004 tarihli konuşmasında şöyle demiş: "David'in akıcı Türkçesi ve Türkiye'deki güçlü bağlantıları bize çok yardımcı oldu."

Ne tür bağlantılar ve hangi konularda yardım?!

İnsan ister istemez düşünüyor.

Sir David Logan'ın başka bir görevi de yüzde 70'ine Anadolu Efes'in sahip olduğu Efes

Breweries International şirketinde, Tuncay Özilhan, İbrahim Yazıcı, Mustafa Uysal,

Micheal O'neil, Ali Tigrel ve Christos-Alex Komninos (1972-2000 yılları arasında Hellenic Bottling Company'de çeşitli pozisyonlar ve genel müdürlük) ile birlikte yönetim kurulu üyeliğidir. Bu Hellenic Bottling Company ilginç bir firma. Kıbrıs doğumlu sahibi George

David'in Kıbrıs'ın Rumlaşması için gayretleri bilinmektedir. G. David'in bir başka özelliği de Soros ile olan yakınlığıdır.

***

Yaaa, neler oluyor hayatta...

Ve de emperyalist cenahta...

İşte tüm bu nedenlerden dolayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çaldağı'nda at koşturan İngiliz maden şirketine "höt" diyemez!

Diyebilemez!

Zira dedirtmezler...

Arınç'ın gücü ancak ve ancak Alaşehir'de, Turgutlu'da gariban çiftçiyi azarlamaya yeter.

Bir de sorusunu beğenmediği gazeteciye, "Şeyini şey ettiğimin şeyi" demeye.

Bekleyelim görelim.

Bakalım Bülent Arınç, Turgutlu'nun Çaldağı'nda konuşlanan İngiliz maden şirketinin "şeyini şey edebilecek mi?"