20 Kasım'da laiklik hapse giriyor

Yer: İzmir. Tarih: 2011.

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Rennan Pekünlü, derse türbanla girmek isteyen öğrencileri önce yasaları hatırlatarak uyarıyor, sonra haklarında tutanak tutuyor. Tutanağını güçlendirmek için de, uyarılara rağmen derse girmek isteyen türbanlı öğrencilerin fotoğrafını çekiyor.

Türbanla derse girmek isteyen öğrencilere Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “halen yürürlükte olan” kararlarını hatırlatmaktan başka hiçbir suçu yok Prof. Rennan Pekünlü’nün.

O üç öğrenci, eğitim haklarının engellendiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyor Prof. Pekünlü hakkında. Dava açılıyor, yargılanıyor ve İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi 13 Eylül 2012’de, yani tam iki yıl önce Prof. Rennan Pekünlü’yü 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıyor.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi de bu cezayı onuyor. Hem de ne onamak! Mahkemeye bir de şunu diyor: Prof. Pekünlü’ye az ceza vermişsiniz, kendisi eğitim ve öğretim hakkını defalarca ve nitelikli olarak engellemiştir, dolayısıyla daha fazla ceza verilmelidir!

İdam kaldırılmamış olsa, Pekünlü’yü asacaklar nerdeyse!

Şimdi sıra infazda… Prof. Dr. Rennan Pekünlü 20 Kasım 2014 günü hapishaneye giriyor.

***

Anayasa Mahkemesi’nin 1989/12 numaralı kararı, yine Anayasa Mahkemesi’nin 1991/8 numaralı kararı, ve yine Anayasa Mahkemesi’nin 2008 tarihli kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Leyla Şahin kararı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı gayet açık ve nettir.

Bu kararlara göre Siyasal İslâmın simgesi olarak görülen türbanın, kamusal alanlarda yasak olduğu tescil ve ilan edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi 1989, 1991 ve 2008 yıllarında verdiği kararlarda, türbanın kamu kurum ve kuruluşları ile öğretim kurumlarında serbest bırakılmasına ilişkin kuralların, Anayasa’nın “laiklik”, “demokratiklik”, “hukuk devleti”, “eşitlik”, “din ve inanç özgürlüğü”, “din ve inancını açıklamama özgürlüğü” ilkelerine aykırı olduğunu kabul etmiştir.

Anayasa Mahkemesi, içtihadını değiştirmediğine göre, sözünü ettiğimiz tüm bu kararlar halen geçerlidir. Ve bu kararlara göre türban, “kılık kıyafet özgürlüğünün” dışında değerlendirilmektedir.

Öğrencilerine bu yasaları hatırlattığı gerekçesiyle yargılanan bir profesörü, 20 Kasım’da cezaevine göndereceğiz.

Prof. Rennan Pekünlü, yargılanmış, hapis cezasına çarptırılmış ama AKP’nin yarattığı ucube diktatörlüğe asla teslim olmamış bir bilim insanıdır.

***

Prof. Rennan Pekünlü’ye verilen ceza, sadece Rennan Pekünlü’ye verilen bir ceza değildir.

Prof. Rennan Pekünlü davası, islamofaşist AKP diktatörlüğünün topluma türbanı dayatma operasyonunun en önemli eşiğidir.

Neden mi?

Rennan Hoca’ya hapis cezası 13 Eylül 2012’de verilmiştir: Böylece akademik camianın türbana ilişkin itirazlarının önü kesilmiştir.

Yargıtay, Rennan Hoca’nın cezasını 2013’ün Haziran ayında onamıştır: Hemen ardından, 2013’ün Ekim’inde ise kamuda türbana geçit veren düzenleme yürürlüğe girmiş, parlamentodaki kadın vekiller türbanla sarıp sarmalanmıştır.

Bu sosyolojik müdahalelerin ve toplumsal rıza üretiminin ardından, 2014’ün Eylül’ünde ilk ve orta öğretim kurumlarında türban serbest bırakılmıştır.

Kısacası… Prof. Rennan Pekünlü’ye verilen cezanın ve bu cezanın Yargıtay’ca onaylanmasının ardından, toplum 7’den 77’ye türbana maruz bırakılmıştır.

***

Tüm bunları yapan kim?

2008 yılında “Bir gün gelecek kamusal alanda türban serbest olacak” diyen kendi milletvekili Hüsnü Tuna’yı disipline sevk eden “takiyyeci”, “yalancı”, “ikiyüzlü” AKP’dir. Aynı AKP, Hüsnü Tuna’nın “erkenden” dile getirdiği talebi, 7 yıl sonra ülke sathında kendi elleriyle gerçekleştirmiştir.

“Aman türban serbest kalsın da Anadolu’daki kızlar eğitim hakkından mahrum kalmasın” diyen AKP’nin gerçek niyetinin, “Anadolu’da türban serbest olmadığı için okula gönderilmeyen kız çocuklarının okula gönderilmesi” olmadığı böylece kanıtlanmış oldu.

Bizler AKP’nin aslında ne istediğini, amacının ne olduğunu yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz, ifade ediyoruz. Dilimizde tüy bitti, kalemimizde mürekkep kalmadı!

Aymazlık içinde kıvranan, AKP’nin her dediğine kafa sallayan liberaller utanmalıdır, utanmalıdır, utanmalıdır!

***

Sizler bu yazıyı okuduğunuz saatlerde… 23 Ekim 2014 Perşembe günü 09:00’da Prof. Rennan Pekünlü yeni bir davadan yargılanıyor olacak.

Bir başka türbanlı öğrencinin, “Eğitim öğretim hakkının engellendiği” gerekçesiyle açtığı dava İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek… Muhtemeldir ki yeni bir ceza alacak Rennan Hoca.

Çünkü “Yeni Türkiye”de Rennan Hocalara yer yok.

“Yeni Türkiye”de Rennan Hocaların yeri cezaevi.

***

Merak ettiğim ve kaygı duyduğum şu ki, Rennan Hoca’nın bugünkü duruşmasına destek için, yürek için, yan yana durmak için kim, kimler, hangi aydınlar, hangi profesörler, hangi öğretim üyeleri, hangi siyasi partiler gidecek?

***

Sevinin “Yeni Türkiye” sevdalıları… Mutlu olun “laikçi teyze” düşmanları… Coşun taşın “askeri vesayetten kurtulma” heveslileri…

Prof. Rennan Pekünlü 20 Kasım’da hapse giriyor.

Prof. Rennan Pekünlü’nün hapse girdiği gün, memleketin dört bir yanı da kopkoyu bir “dinsel vesayetin” tahakkümüne, acımasız bir dinsel faşizmin
hükümranlığına giriyor.

Ne mutlu size: Sivilleştiniz! “Sivil toplum örgütü” dediğiniz cemaatler, tarikatlar tüm kurum ve kuruluşlarda tek belirleyici! Demokrasi akıyor paçalarınızdan! Sevinin, mutlu olun, coşun, bendinize sığmayın taşın!

***

Sadece Prof. Rennan Pekünlü değildir 20 Kasım’da hapsedilen… Laikliktir, laik anlayıştır, aydınlanmacılıktır!

“Türban neyi örtüyor?” sorusunu her daim soran ve bu soruyu canlı kılanlardır aslında hapsedilmek, yok edilmek, kahredilmek istenenler…

İnadına ve isyanla, yılmadan usanmadan soracağız hep: Türban neyi örtüyor?