Yeni darbe 
girişimlerine dikkat...

Dikkatli olmak gerekiyor.

Herkese de güvenmemek lazım. Özellikle hükümet yetkilileri uyanık olsunlar.

Farkında mısınız? Ülkemiz son haftalarda ard arda yeni darbe girişimlerine sahne oldu.

İktidarı, başbakanı, tabii ki Türkiye’nin istikrarını ve gelişmesini çekemeyen iç ve dış odak bağlantılı bu yeni darbe girişimleri anında ustalıkla def edildi.

Bunların içinde ilk sırayı Türkiye’yi ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un ODTÜ’de yaptığı konuşma yer alıyor.

Dış güçlerin gönderdiği, zaten kendisi dış güç olan, hükümetin başarısını, Türkiye’nin büyümesini çekemeyen bu adam, Türkiye’deki hukuk dışı uygulamalardan, baskılardan girerek, basın ve düşünce özgürlüğü önündeki engeller olduğundan, Twitter yasaklarından çıktı.

Bu adamın bu eylemi, tutumu Başbakan’ın varlığına ve tekliğine, iktidarın bütünlüğüne, MİT’in milliliğine karşı önceden planlanmış, tasarlanmış sinsi bir darbe girişimidir.

Recep bey, bu darbe girişimini fark edince anında bunu önledi.

Olacak şey mi? Sen Almanya’lardan kalk gel, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına , “Demokrat ol, yasakçı olma, adam ol” türünden laflar et.

Sen kim oluyorsun be!

Recep bey de böyle dedi.

“Sen aklını kendine sakla” dedi bastı kalayı. Neredeyse sınır dışı edecekti. Cumhur başkanının eski mesleğini hatırlatıp,”kendini hala rahip sanıyor” dedi.

Başbakan çok dikkatliydi “Erkeksen, delikanlıysan cübbeni çıkar, çık karşıma sandıkta yarışalım” demedi.

Çünkü adam zaten cübbesini çıkarıp çıkmıştı bizimkinin karşısına.

“Ateist Alevilerin diliyle konuşuyor” dedi. Burada Alevilere karşı nefret suçu işledi ancak ülke gündeminin yoğunluğu nedeniyle bu söz kaynadı gitti.

Geçen hafta içinde Başbakan’a yönelik bir başka darbe girişimi uzaklardan, denizaşırı taraftan geldi.

Amerikan Merkezli Freedom House adlı düşünce kuruluşu, basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye raporunu açıkladı.

Aman ne rapor.

Tam bir darbe planı. Hem de tasarlanmış, aylarca üzerinde çalışılmış, bir kadro, ekip işi. Uluslararası alandaTürkiye’nin itibarını sıfıra indirmişler.

Bunların elebaşlarını, yardımcılarını toplayıp içeri atmak gerekir.

Bu Darbe Raporu’na göre, Türkiye “kısman özgür” ülke kategorisinden çıkartılıyor, “özgür olmayan ülke” bölümüne konuluyor.

Hem de kiminle beraber?

Ekvator, Ermenistan, Libya, Güney Sudan’a birlikte 134. sıradaymışız.

Hükümete yönelik bu darbe girişimine göre Uganda, Kuveyt, Fiji, Kenya, Nijerya gibi ülkeler bile Türkiye’nin üzerinde yer alıyor. Yani bizden daha iyiler.

Süratle gelişen, dünyaya örnek olan, uluslararası alanda artık sözü dinlenen Başbakan için bu hareket darbe girişimi değil de nedir?

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde İstanbul ve Ankara’da gazeteciler kitlesel eylemler yaptı. İstanbul’da Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), Ankara’da G-9 Gazeteciler Platformu, basın özgürlüğü istediler, baskılara son verilmesini talep ettiler.

Aynı gün Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun açıklaması vardı.

Bakan, Freedom House’un Türkiye Raporu’nu “kabul edilmez” olarak değerlendirdi ve basına da akıl verdi. Diyor ki, “Gazeteciler bu raporu reddetmelidirler. “

Ben de, Ankara’da, Kızılay’da yapılan gazetecilerin eyleminde ÇGD Genel Başkanı olarak yaptığım konuşmada “Bizler, bağımsız gazeteciler olarak bu raporu değil, sizi, baskıcı iktidarınızı reddediyoruz, uyguladığınız diktatörlüğünüzü reddediyoruz.” dedim.

Davutoğlu da bu raporun darbe girişimi olduğunu şu cümleyle vurguladı: “Bu, Türkiye’ye yapılan algı operasyonudur.”

Geçtiğimiz haftalarda daha bir sürü darbe girişimi yapıldı, Başbakan’a ve güçlü iktidara karşı. Ancak hepsine yer veremiyorum.

Örneğin Wall Street Journal de geçen hafta hükümete ve Başbakan’a karşı bir darbe girişiminde bulundu. Recep Bey’in en kararlı sansürcülerden biri, baskı uygulayan yönetici olarak sundu.

Olacak şey mi? Bu da bal gibi darbe projesi.

Daha bir sürü darbe girişimi var ama köşemde yer kalmadı.

Her yerden darbe fışkırıyor.

İktidara sorarsanız, “meyveli ağacı taşlıyorlar” diyecekler.

Ama ne taşlama.

Kuru, çürümüş çalı taşlanıyor.