Yakın geleceğin haberi bu

Arada sırada geçmişi hatırlamak gerekiyor. Bir de Gelecekte okuyacağımız haberleri. Ben zaman zaman öyle yapıyorum.

Çok yoğun, devletin bulaştığı cinayetlerin bol olduğu günler yaşıyoruz.

Toplantılar, protesto eylemleri, paneller. Birçoğuna yetişemiyoruz.

Arkadaşım uyardı.

Çarşamba günü, (yani bugün) 12 Eylül darbecilerinin, Kenan Evren’lerin duruşması var. Adliye önünde olacağız, unutma.

Tamam, dedim.

Tamam dedim de, bu davayı hatırlayınca benim kafam başka yerlere gitti.

Birkaç saat sonra, sohbet sırasında hukukçu bir arkadaşım, beni uyardı. Aramızda şu konuşma geçti:

- Haftaya Perşembe Anayasa Mahkemesi önüne gelmeyi unutma.

- Ne vardı?

- Eski Başbakan’ın duruşması var ya unuttun mu?

- Haa, evet ya, az kalsın unutuyordum. Dava yeni başladı ama ne durumda? Sen hukukçusun ne çıkar?

- 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Cinayet işleyen polisleri koruduğu, “vur emrini” bizzat verdiği, 8 gencin öldürülmesine bilerek zemin hazırladığı, Roboski’nin bombalanmasından Soma’daki işçi cinayetine, Suriye’ye silah göndermeye, orada ölümlere yardımcı olmaya kadar, kadar çok ağır suçlamalar var. “Ölmüşse ölmüş, geçmiş, ne yapalım, her ölene tören mi yapılacak?” dediği 14 yaşındaki çocuğun ölümünden de sorumlu.

Ayrıca, bir sürü çalma, çırpma, para sıfırlama suçlamaları da cabası.

Dönemin Başbakanı için, “Camide içki içtiler, iskelede elleri eldivenli, garip kılıklı, yarı çıplak adamlar, başörtülü kadına ve bebeğine saldırdılar” şeklinde yalan beyanda bulunduğu, ayrıca birçok konuşmasında Alevileri hedef alarak, daha ileri gidip bu kesimi Ateist olarak ilan ederek, halkı din, mezhep ayırımı gözeterek kin ve düşmanlığa teşvik etmek, nefret suçu işlemek de iddianamede yer alıyor.

- Tek başına mı yargılanıyor bu adam?

- Suça ortak olmaktan beş sanık bakanıyla birlikte yargılanıyor.

- Nasıl oluyor bu? Diğer bakanlar suçlu değil mi?

- Onlar yırtacak galiba. Öbür bakanlar itirafçı olmuşlar. Örgütü, çeteyi ele verenler, itirafçı yasından yararlanıyorlar ya. Bunlar da suçu birbirlerinin üstüne atıp paçayı kurtarma peşinde.

Örneğin Manisalı bir Bakan vardı ya? O geçen hafta, daha ilk duruşmada, “Böyle güzel mahkeme görmedim ömrümde. Sizleri Allah gönderdikçe gönderiyor” dedi ve ağlayarak şöyle devam etti: “Ben bu yanımda olan dönemin Başbakanı olarak sunulan şahsı ve yanımdaki diğer sanıkları tanımıyorum. İlk defa görüyorum. Kendilerini çıkaramadım. Benim bu kişilerle işim olmaz.”

- Peki, oğlu filan vardı. O da var mı sanıklar arasında?

- Yok. Ailesini, çocuklarını daha önce yurt dışına çıkartmış. Katar’a yerleşmişler. Zaten yargılanan eski Başbakan da biliyorsun, çoban kıyafetiyle İran’a kaçarken sınırda yakalandı. Gazeteler yazdı.

Yahu ben sana bir şey sorayım. Sen gazetecisin. İçeridekileri boş ver dışarıdakilerin halini anlatsana.

- Kimi kastediyorsun?

- Onun, yargılanan Başbakan’ın, yanaşma, yalaka gazetecileri, yazarlarını.

- Ohoo, onların bir kısmı ortadan yok oldu. Kaşarlanmışların bazıları da, köşelerinde yıllarca toz kondurmadıkları eski Başbakanlarına küfredip duruyorlar köşe yazılarında. Hepsi döndü, yeni iktidara yağ çekiyorlar.

* * *

Bu yazdıklarıma gülüp geçmeyin.

Bu tür gelişmeleri, haberleri birlikte yakın gelecekte okuyacağız, göreceğiz.

Kenan Evren ve ekibi de bir zamanlar kraldı ve diktatördü. Hep öyle kalacağını sanıyordu. Çevresindeki çokbilmişler, dalkavukları da.

Diktatörlüğün fıtratında var bu tehlikeli sonuçlar. Darağaçlar, hücreler.

İktidardayken hep öyle gidecek sanırlar.

Ancak öyle olmuyor. Tarih öyle yazmıyor.