Twitter’ın milli-manevi boyutu

Her hafta yeni bir deyim icat ediyor ve ona sığınıyor.

Şimdi de “milli” sözüne taktı.

Anayasa Mahkemesi’nin twitter yasağını kaldırmasına kızdı, saygı duymadığını belirtti.

Yani “hukuka saygı duymuyorum” demiş oldu.

Gerçi bu ilk değil. Geçmişte de türban ile ilgili bir başka yargı kararı için, “siz kim oluyorsunuz, bu konuda ancak ulema karar verir” demişti.

Şimdi de, twitter konusundaki yargı kararını “milli” bulmuyormuş, “milli ve ahlaki değerlerimize” uymuyormuş.

Ne söz ama. Böyle bir gerekçe bulmak her babayiğitin harcı değil.

Bunu, eğitimi olmayan bir vatandaş söylese anlarsınız da, ülke yöneticisinin söylemesi, “böylesine bir cehalet ancak tahsil ile mümkündür” sözünü hatırlatıyor.

Birileri bu arkadaşa öğretmeli Hukuk milli değil evrenseldir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, adı üstünde milli değil evrenseldir.

Birleşmiş Milletler milli değil uluslararası kuruluştur. “Milli olmayan bu kuruluştan çıkacağız” de bakalım.

Olur olmaz yerde sık sık kullandığınız, tramvay sandığınız demokrasi, “milli” değil evrenseldir. İnsanlık tarihinin ağır bedeller ödeyerek vardığı önemli bir aşamadır.

Düşence ve ifade özgürlüğü, sendika özgürlüğü, emek mücadelesi milli değil, evrenseldir.

Dışişleri Bakanı, Mit müsteşarı, Genelkurmay 2. Başkanı’nın kafa kafaya verip Suriye’deki ajanları kanalıyla, komşu ülkeden kendi ülkemize, kendi halkının kanını akıtmak için fırlatmayı planladığı füzeler de “milli” değil.

Demek siz illa da “milli” olsun istiyorsunuz.

Milli kuruluş deyince sizin aklınıza, MİT, Jitem gibi kanlı olaylara, faili meçhullere bulaşan kurumlar geliyor demek ki.

Roboski’yi bombalayıp kendi vatandaşını öldürenler “milli”ydi, değil mi?

Almanya’da cami avlularında din duygularını sömürerek milyonlarca para toplayıp yüzyılın dolandırıcılığını yapan deniz fenercileri milli ve ahlaki değerlere uygundu demek ki.

Anlaşılıyor ki, milli ve ahlaki deyince sizin aklınıza bunlar geliyor.

Ya da (Şimdilerde aranız bozuk olsa da) F. Gülen ile İsmail Ağa, Menzil gibi cemaatlar ve tarikatlar ya da Zarrab’lar aklınıza geliyor.

Azerbaycan’da yayınlanan Musavvat Gazetesi , Başbakan Erdoğan’ın bu ülkeye gittiği gün şu manşeti atmış: “Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’a, Cemaat okullarını kapatmak için geldi.”

Demek ki, 11 yıl boyunca iktidar ortağınız olan F. Gülen’in okulları da artık “milli ve ahlaki” değil.

Öküz öldü, ortaklık bozuldu ha.

“Haremimize girdiler, inlerine gireceğiz” sözleri de havada kaldı.

Kim kime, nereye girdi, girecek bilemiyoruz ancak o in de bulunamadı galiba. Aramayın, aramayın, hep birlikte aynı yerdeydiniz, aynı yerdesiniz.

Twitter yasağı savunulurken, yabancı şirketin ürününün pazarlanmasının söz konusu olduğu vurgulanarak “kendi milli ve ahlaki değerlerimiz bir tarafa konuluyor” deniliyor.

Ürün, ticaret deyince bunların aklına, para kasaları, rüşvet, aldım-verdim, evdeki paraları eritme gibi konular geliyor.

Yahu bir düşünce ürününden, ifade özgürlüğünden söz ediliyor. Twitter, you tube, gazeteler, televizyonlar bu alanda çalışma yapan kurumlar.

Pazardaki karpuz, kavun sergisi değil.

Demokrat kişiliğin, demokrasi kültürünün yokluğu ya da eksikliği böyle durumlarda nasıl da ortaya dökülüyor.

Kutlama
Seçim sonuçları tartışılıyor, tartışılacak. Birkaç başkanı kutlamam gerekiyor. Sosyalizm öldü, sol öldü diyenlere inat Ovacık ilçe belediye başkanlığına seçilen TKP adayı Mehmet Fatih Maçoğlu ile Mazgirt Belediye Başkanlığı’na seçilen ÖDP adayı Tekin Türkel’i kutluyorum.

20 yıl önce babasının öldürüldüğü Cizre’de BDP’den belediye Başkanı seçilen Genç kadın Leyla İmret’in başkanlığını ve başarısını selamlıyorum.

AKP iktidarı Ankara Yenimahalle Belediyesi’ni almak için bu ilçeyi, parçaladı, böldü, çarptı. Ümitköy’ü kopardı. Buna karşın CHP’li Fethi yaşar kazandı, kutluyorum.

Çankaya Belediyesi Bülent Tanık ile başarılıydı. Yerine genç kuşaktan Alper Taşdelen yüzde 58’lik oyu 65’e çıkardı. Kimileri diyebilir ki, Çankaya zaten CHP’nin kalesiydi. Evet ama nice il ve ilçede kaleler yıkılmadı mı? Genç kuşağın Başkanı Alper Taşdelen’i kutluyorum.